×11

483 72 66
                                    

"Siktir." Luke gözlerini kapayıp tavana bakmaya başladı. "Nasıl?"

Michael onun görmeyeceğini bilmesine rağmen omuz silkti. "Kalp atışların hızlandı."

"Bunu nereden biliyorsun?"

"Damarının üzerinden öptüm, aptal. Kalbinin ne kadar hızlı attığını hissettim."

Luke gözlerini açıp Michael'a bakarken bakışlarındaki çaresizlik mavi saçlı çocukta herhangi bir etki yaratmamıştı. Gözleri hala donuk bir şekilde bakıyordu.

"Kimseye söyleme" dedi Luke. Michael tekrar omuz silkti ve ayağa kalktı. Luke gözleriyle onu takip ederken mavi saçlı çocuk Luke'un dolabına yönelmişti. Dolabın önünde durdu ve yerdeki çantasının içinden kalın bir ip çıkardıktan sonra tekrar sarışının yanına döndü. Luke, Michael'ın kendisini boğacağını düşünürken çocuk kelepçelerden tekini çözdü ve Luke'un sağ elinin serbest kalmasını sağladı. Michael, Luke'un durumunu düşünmeden onun üzerinden uzanıp diğer kelepçeyi de açarken Luke gözlerini kapatmakla yetinmişti.

"Eğer yumruk atmaya falan çalışırsan ölürsün" dedi Michael, Luke'un sol elini de kelepçeden kurtarmadan önce. İki kelepçeyi de alıp komodinin üzerine koyarken Luke bileklerini ovuşturuyordu. Bir an kaçmayı düşünse de bunu yapamayacağını biliyordu. Ayakları hala kelepçeliydi. Michael'ın suratına yumruk atabilirdi ki bunu istiyordu. Ama içinden bir ses bu mavi saçlı çocuğun dediği şeyi yapabileceğini düşünüyordu. Sadece tehdit değildi, yapardı.

"Kalk" dedi Michael sert bir sesle. Luke ona baksa da bunu umursamıyor gibiydi. Sarışın çocuk yataktan destek alarak bedenini kaldırdı ve oturur vaziyete geçti. Michael ayağa kalkıp Luke'un dolabını açtı ve eline gelen bir tişörtü çocuğa fırlattı. "Giy şunu."

Luke, Michael'ın attığı sıfır kollu tişörtü üzerine geçirdiğinde Michael yanına geldi; Luke'un az önce sırtını yasladığı tarafa oturdu ve Luke'a doğru yaklaştı. Luke arkasındaki çocuğun varlığıyla gerilirken hızlanan kalp atışlarını yavaşlatmaya çalıştı ama başarısızdı. Daha önce Ashton ya da Calum'la bundan daha da yakınlaştıkları olmuştu. Öyle ki Luke aptal bir yaz etkinliğine katılmış ve Calum ile birlikte aynı çadırda kalmışlardı. Uyandıklarında birbirlerine sarılmış haldelerdi ama Luke herhangi bir şey hissetmemişti.

Michael onun ellerini arkasında birleştirip yatağa koyduğu ipi aldı ve çocuğun ellerini sıkı bir şekilde bağlamaya başladı. Luke, Michael ipi çektiğinde dişlerini birbirine bastırmıştı. Fazla sıkıydı ve damarlarında akan kanın parmaklarına ulaştığından emin değildi. Yine de sustu. Michael onun ayak bileklerindeki kelepçeleri de açtıktan sonra tekrar çantasına gidip oradan bir ip çıkardı ve ayaklarını da birbirine bağladı. İki adım geri çekilip Luke'a bakarken gülümsüyordu.

"Ne var?" dedi sarışın öfkeyle. Michael cevap vermedi, komodine koyduğu kelepçeleri çantasına yerleştirdi ve fermuarı kapayıp spor çantayı omzuna aldı. "Ayağa kalk."

Luke ona baktığında çocuğun aptal olup olmadığını ölçmeye çalıştı. "Bu şekilde mi?"

"Evet" dedi Michael. "Yolculuk boyunca baygın kalmak istemiyorsan tabi."

Luke ona ters bir bakış atsa da Michael'ın bundan vazgeçmeyeceğini anladığında derin bir nefes aldı ve ağırlığını öne doğru verdi. Dengesini kaybedip öne doğru düşecekken Michael onu tutarak düz bir hale getirdi ve bunu yapar yapmaz ellerini Luke'un omuzlarından çekti ve ilerlemeye başladı. Luke da seke seke onun peşinden gelirken küfür etmemek için kendisini zor tutuyordu. Odadan çıktığında Michael kapıyı açmış, onu bekliyordu. Luke zıplayarak ilerlerken mavi saçlı çocuk gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı. Luke onun yanına ulaştığında "Bunu neden yapıyorsun?" diye sordu öfkeyle.

"Seni kaçırmamı mı diyorsun?"

"O da var ama şu iplerden bahsediyorum."

Michael omuz silkti. "Hoşuma gidiyor."

Luke gözlerini devirip evden çıktığında Michael da peşinden daireden ayrıldı ve merdivenleri inmeye başladılar. Apartmandan çıkana kadar Luke yaklaşık on iki kere düşme tehlikesi atlatmış, Michael onu tutmuş, sarışın çocuğun küfürleri apartman boyunca yankılanmıştı. Binanın önündeki siyah arabaya bindiler, Michael çantasını arka tarafa attı ve gülerek hala bağlı bir şekilde yanındaki koltukta oturan Luke'un yanağını hafifçe sıktı. "Aferin, prenses."




*feels*

time of death || muke (+)Where stories live. Discover now