★2★

3.6K 253 15
                                    

Yeniliklerden nefret eden biri için işkenceden farksızdı ayak bastığı bu yer. Gözlerini araladığı günden beri İstanbuldan ayrılmamıştı. Yaşanan olaylara rağmen gidememişti. Her sokağı acısını, her siren sesi özlemini artırıyordu. Buna rağmen gidememişti. Şimdiyse... Bir gün içinde pılını pırtını toplayıp Karadenize gelmişti. Gözlerini kapatıp temiz havayı ciğerlerine doldurdu. Dayanacaktı. O aileyi koruyacak, geçmişin ona mani olmasına izin vermeyecekti.

"Nefes hanım?"

Arkasını dönüp elinde çay ve simitle yanına gelen adama baktı. İsmi Yusufdu. Tek derdi evdeki küçük kızına, annesine yaşam sunmaktı. Üstelik Fırat müdürün sağ koluydu. Bu yüzden Nefes de Yusufa güveniyordu. Ona alınan çayla simidi alıp bakışlarını yeniden Karadenize çevirdi. Kokusu bile bir ayrı güzeldi.

"Fırat müdürle ne zamandır tanışıyorsunuz? Ben gittiğimde yoktun sen, değil mi?"

"Evet, siz gittikten sonra geldim. Hem ekipte, hem de etrafında büyük boşluk yaratmış gidişiniz. Sanırım bende o boşluğu doldurmak için işe alındım."

"Saçmalama. İyi biri olmasan bu zamana kadar yanında tutmazdı."

"Biliyorum. Zaten duyduğuma göre sizin de yeriniz doldurulmazmış."

Alayla gülümseyip çayından bir yudum aldı. Polisliği bırakmıştı bırakmasına da hakkında konuşulanlar bitmemişti ki. Hala daha yolda yürürken onu tanıyıp selam verenler vardı, onları tanımamasına rağmen. Fırat müdürün ekibinde olmak unutulmamaktı demek ki.

"Ne söylediler hakkımda?"

Yusufun içtiği çay boğazına takılırken öksürmeye başladı. Gelen soru dengesini bozmuştu. Nefes ise adamın şaşırmasına sebep olacak şekilde kahkaha atıp sırtına vurdu. Tahmin ediyordu böyle olacağını ama adam Nefesin cevabını bildiği bir soru sorduğunu bilmiyordu.

"Korkma, korkma. Hakkımda neler söylediklerini bildiğimden soruyorum."

"Ciddi misiniz?"

"Evet. Kendi ekibim ve bizimle aynı katta olanlar dışında beni kimse sevmezdi."

Yusufun duydukları da buna benzerdi. Fakat şöyle bir gerçek vardı ki, kötü konuşanlar bile onun işinde ne kadar iyi olduğunu kabulleniyorlardı. "Öyle diyorsunuz da başarılarınızdan hala da bahsediliyor," diyerek gerçeği söyledi.

"Başarısızdık demedim zaten. Gözü karaydık biraz. Birimize dokunulsa o eli kırmadan durmazdık."

Yusuf anlatılan hikayeleri hatırlayınca "Tuttuğunu koparanlardandınız," diyerek çayından büyük bir yudum aldı. Fırat müdürle ekibi herkes için efsaneydi. Ekip üyelerinin her biri şimdi kendi ekiplerinin başındaydılar. Bir tek Nefes Zorlu aralarından ayrılmıştı. Buna rağmen onun yaptıklarından da efsaneymiş gibi bahsediliyordu.

"Eskileri bir kenara bırakalım. Fırat müdür ne dedi? Ne yapacağım burada?"

"Kalelilerin evinde kalacaksınız."

Nefes son yudumunu alırken adamın söylediğiyle çayı geri püskürttü. İlk başta yanlış duyduğunu sanmıştı ama doğruydu. Son günlerde yanlış duyduğunu umut ettiği kaç cümle kurulmuştu? Önce Fırat müdür "Sana sahada ihtiyacımız var, Nefes," demişti. Şimdi de Yusuf "Kalelilerin evinde kalacaksınız," diyordu. Onu delirtmeye mi çalışıyorlardı?

"Ne demek evlerinde kalacağım?"

"Biliyorsunuz, Kaleliler koruma istemediler. Bu yüzden Fırat müdür başka bir plan yaptı."

Kız öfkeyle plastik bardağı buruşturup çöp kutusuna fırlattı. Nokta atışı yapmıştı. Buraya geldikten sonra geri dönüş yoktu zaten. Kaleli ailesini canı pahasına koruyacaktı. Onların evinde ya da başka bir yerde, fark etmezdi. Eliyle silahını yokladıktan sonra "Anlat bakalım," diyerek müdürünün planını dinlemeye başladı.

{Tamamlandı} Ölümle Aşk Arasında|NefTah|Where stories live. Discover now