★18★

1.9K 181 22
                                    

Genç kız saatlerdir olduğu gibi ameliyathanenin önünde otururken artık nefes almakta zorlandığını hissediyordu. Şimdiye kadar çok beklemişti bu kapının önünde. Bir çok kez de içeride yatan kendi de olmuştu ama ilk kez... İlk kez biriyle birlikte yaşam mücadelesi veriyor gibiydi. Tahir vazgeçerse o da ölürdü, biliyordu. Çünkü saatlerdir düşündükleri bile elinin sürekli belindeki silaha gitmesine neden olmuştu.

"Ve kadın bir kez daha ağlamaktan korkarak çeker acısını."

Kulaklarına dolan sesle hızla başını kaldırıp gözlerini kırpıştırdı gördüğünün gerçek olduğuna inanmak için. Eğer adam başından tutup çekmese göğsüne, rahatça ağlaması için saklamasa yüzünü hala da inanmayacaktı. Saatlerdir hissettiği acısının ağırlığını adama sıkıca sarılıp da gözyaşlarını serbest bıraktığı an anlayabilmişti.

"Tahir ölüyor," diye fısıldayıp gömleğini parmaklarının arasında buruşturdu. "Sevdiğim adam onu sevdiğimi söyleyemeden beni terk ediyor." Ali kızın yanına oturup hıçkırıklarla sarsılan bedenini kucağına çekti. Zülfikar onu arayıp da olanları söylediği an yola çıkmıştı. Çünkü arkadaşını tanıyordu. Nefesin acısını saklayacağını, gözyaşlarını utandığı için engelleyeceğini biliyordu. O günden beri genç kız ağlamıyordu. Öldürdüğü çocuğun gözyaşları onunkilerin de sonu olmuştu. Bu yüzden bir an bile düşünmemişti yola çıkarken.

"Ne kadar güçlü olduğunu ikimiz de biliyoruz, Nefes. Senin sevgin, gücün onu ölümden bile korur."

"Şimdiye kadar kimseyi koruyamadım, Ali. O da gidecek."

"Gitmeyecek. Söz veriyorum sana. Artık kimse terk etmeyecek seni." Saçlarını okşayıp rahatça ağlasın diye sessizliğe büründü. Kızın ne düşündüğünü çok iyi biliyordu. Yine o çocuk vardı anılarında, emindi. O günden beri hayatında can yakan ne olsa bunun öldürdüğü çocuk yüzünden olduğunu düşünür, hak ettiğini söyleyerek acısını tek başına çekerdi. Keşke anlatabilseydi Ali. Suçsuz olduğunu, ellerinde kan olanın kendisi olduğunu anlatabilseydi. Bu sır gün geçtikçe daha çok yakıyordu canını. Gerçekler ortaya çıktığı an dostlukları bitecekti. Susma nedeni buydu işte. Onu kaybetmeye dayanamazdı. Hayatındaki onu terk etmeyen tek kişi Nefes iken o da giderse... Yaşamak için hiçbir sebebi kalmayacaktı.

"Tahiri vuran şerefsizi buranın polisi aldı."

"İstanbula, bizim şubeye aldırmamı ister misin?"

"Kendime hakim olamam, Ali. Gözümü bile kırpmadan onu öldürürüm."

"Tamam. Takma kafana sen. Ben halledeceğim."

***

Saatler birbirini izlerken Ali bir an olsun ayrılmıyordu Nefesin yanından. Durumu kötüleştiğinden oda ayarlamış, rahat uyuması için ilaç vermişti doktor. İlaçla uyutulmasına rağmen arada sırada kabuslar görüp debeleniyordu. Adamın katlanamadığı şey tam olarak buydu işte. Uyurken bile rahat vermiyordu hayat arkadaşına. En çok da bu yüzden kendinden nefret ediyordu işte. Telefonunun sesiyle düşüncelerinden sıyrılıp aramayı cevapladı.

"Ne yaptınız, Savaş?"

"Adamları bizim şubeye aldırdım. Kayıtlarını da almadık daha. Sen gelene kadar tutacağız."

"Teşekkür ederim, kardeşim. Gerçekten teşekkür ederim."

"Nefes nasıl?"

"O olaydan sonra ne hale geldiğini hatırlıyor musun?"

"Tabii ki hatırlıyorum, abi. Hangimiz unutabiliriz ki o lanet günleri?"

"İşte o zamankinden bin kat daha kötü," diye mırıldandı kızın yüzüne düşen saçlarını arkaya doğru iterken. Aşkın Nefesi iyileştireceğini umut etmişken onu böyle görmek... "O şerefsizleri geberteceğim."

{Tamamlandı} Ölümle Aşk Arasında|NefTah|Where stories live. Discover now