★29★

1K 96 19
                                    

Saçlarının arasında dolaşan parmakların etkisiyle gözlerini araladığı anda ona bakan kahvelerle buluştu yeşilleri. Günlerdir uyandığı an gördüğü kişi o oluyordu. Tahir ondan önce uyanıyordu. Nefes sebebini bilmiyordu ama adamı uyandıran kabuslarıydı. Her uykuya dalışında sevdiği kadını kaybediyordu. Her rüyası Nefesin ölümüyle kabusa dönüşüyordu. Her gecesi kalbindeki, ruhundaki korku yüzünden yas oluyordu. Bu durumun ne zaman düzeleceğini bilmiyordu. Bildiği tek şey düzelene kadar elinden geleni yapacağıydı.

"Günaydın."

"Aslında saat daha gecenin dördü ama sana da günaydın."

"Dört mü?"

"Neden bu saatte uyanıksın?"

Dudaklarına misafir olan küçük gülümsemeyle aralarındaki mesafeyi azalttı. Nefesin bu kadar sakin olmasına alışık değildi. Geldiği günden beri hep inatçı tarafını göstermişti. Şimdiyse ilgi bekleyen kedi gibi bakıyordu ve ciddi anlamda Tahirin kalbi bu halleri yüzünden sıcacıktı. Alnına kokusunu içine çekebilecek kadar uzun bir öpücük kondurup geri gözlerine döndü.

"Seni izleyebildiğim her ana ihtiyacım var da ondan."

"Bu ihtiyacının nedeni ne?"

"Kaybettiğim çok yıl var, Nefes," diyerek yaralı yüzünü okşadı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Kaybettiğim çok yıl var, Nefes," diyerek yaralı yüzünü okşadı. Onu ne kadar izlerse izlesin, ne kadar dokunursa dokunsun yıllardır kalbinde büyüyen özlem azalmayacak gibi geliyordu. "Daha görmem gereken çok gülümsemen var." Söylediği şey anında genç kızı gülümsetmişti. Kalbini hızlandıran gülümsemesine karşılık olarak kollarını beline sarıp kendine çekti. "Sana sarılmam gereken çok konu var." Dudaklarını sırasıyla alnında, gözlerinde, yanaklarında, çenesinde dolaştırdı. "Ezberlemem gereken çok noktan var." Dün kokusunu içine çekmek istediğinde boynunda fark ettiği noktaya dudaklarını bastırarak huylanmasına sebep oldu. "Kokunu tam ezberleyemedim mesela. Ve en önemlisi..." İkisinin de kalbinin hızlanmasına sebep olacak öpücüğü başlatmadan önce "Sana dokunarak geçirmek istediğim çok gece var," diye fısıltıyla konuştu.

Alt dudağını çekiştirdiğinde Nefes ellerini adamın boynuna sararak inledi. İkisi de başlattıkları öpüşmenin sonunu ilk anda fark edecek kadar zekiydiler. İtiraflarının üzerinden çok geçmemişti. Daha birbirlerini sorunlar, yalanlar olmadan sevmeye başlayalı çok olmamıştı. Belki de teslim olacak kadar güvenmemelilerdi ama o an için bunların önemi yok gibiydi. Adamın koyulaşan kahveleri de, kahvelerin takılı kaldığı yeşiller de fazlasını istiyordu.

Nefesin iki eli de -biri sargılı olmasına rağmen- adamın aşık olduğu yüzünde dolaşırken ilk kez kirli hissetmiyordu. Küçük kız çocuğunun yüzü ömrünün sonuna kadar zihninde duracak olsa da düşünceleri eskisi gibi değildi. Hata yapmaya hakkı olduğunu kabullenmişti çünkü Ali de hata yapmıştı. Polislerdi. İnsanların hayatlarını kurtarmak, korumak zorundaydılar ama mükemmel de değillerdi. Kimse mükemmel değildi ki. Nefes ona söylenmiş yalana inanan çocuğa inanmış ve tetiği çekmişti. Ali de kalbini saran, hatta taşmak üzere olan sevgi yüzünden tereddüte düşmüştü. Bu hikayedeki tek suçlu küçücük çocuğu kaçırıp üzerine bomba bağlayan şerefsizlerdi. Nefesle Ali ise sadece farkında olmadan ve istemeden hata yapan insanlardı. Adı üstünde insanlardı. Mükemmel olmakla yakından uzaktan ilgisi olmayan insan. İşte bu yüzden artık birini sevmekten korkmuyordu Nefes. Tahire dokunurken, dudaklarını hep merak ettiği gibi yüzünde dolaştırırken korkmuyordu. Onun da hakkı vardı. Sevmeye, sevilmeye hakkı vardı. Sırf belinde taşıdığı silah yüzünden mutluluğa arkasını dönemezdi. Geç olmuş olsa da anlamıştı artık.

{Tamamlandı} Ölümle Aşk Arasında|NefTah|Where stories live. Discover now