★13★

2.4K 210 51
                                    

"Zülfikar, delirttin beni, delirttin. Yeter lan. İyiyim diyorum işte. Sorup durma."

"Üç kurşun çıkardılar, komiserim. Müsaade edin de endişelenelim."

"Endişelenme diyorum lan işte. Dikkatini işine ver."

Nefes çayından büyük bir yudum alıp bakışlarını önündeki dosyalara çevirdi. Hastanede yattığı zaman boyunca Zülfikarların hazırladıkları raporlardı. Dikkat çeken hiçbir şeyin olmaması sinirlerini bozuyordu. Artık bitsin istiyordu. Karadenizdeki işi bitsin de gitsin istiyordu. Öfkeyle diğer sayfayı çevirdiğinde karşısına çıkan gazete sayfasıyla kaşlarını çattı. Bunun burada ne işi vardı? Zülfikara sormak yerine hızla gözlerini satırlarda dolaştırdı. Okuduğu her satır, her kelime canından can koparılıyormuş gibi hissetmesine neden oluyordu.

"Zülfikar?"

"Efendim komiserim?"

"Bu haberde ihalede sadece üç şirketin kaldığı yazıyor."

"Evet, komiserim. Siz hastanedeyken diğer iki aileye saldırı düzenlendi. Üç şirket de büyük ihtimalle canlarının daha önemli olduğuna karar verip geri çekildiler. Kaleliler dışında sadece iki şirket kaldı."

Nefes canının yanıyor oluşunu umursamadan hızlı hareketlerle ihale tekliflerinin bulunduğu dosyayı alıp kalan üç şirketin tekliflerine baktı. Birinin teklif ettiği para miktarı bakmaya bile değmeyecek kadar azdı. Kazanma şansı sıfırdı. Bu da geriye üç değil iki şirketin kaldığını gösteriyordu. İnsanları öldüren Kaleliler olmadığına göre...

"Fiyat olarak tehlikeli tek rakip Kaleliler."

"En yüksek fiyatı onlar vermiş."

Kız kalbine sızan korkuyla başını dosyalardan kaldırıp adama baktı. Kabul etmek istemese de ikisinin de söylediklerinin tek bir anlamı vardı. Elindeki sıcak çay dolu bardağı buğumları beyazlayana kadar sıkıp "Sıradaki hedef Kaleliler," diye fısıldadı.

***

Hastanenin çıkışında adamı beklerken gerginlikten ne yapacağını şaşırmıştı Nefes. Sabah Ali sayesinde Tahirin hastaneye gelmemesini sağlamıştı ama çıkışta onu beklemesini tembihlediğinden buraya gelmek zorunda kalmıştı. Yine de pansuman yaptırmak için yeterli zamanı yoktu. Yaralarının sebep olduğu ağrı yüzünden dişlerini sıkıp önünde duran arabaya bindi. Arkadaşıyla Tahir önde oturduğundan ikilem yaşamasına gerek kalmadan arkaya geçmişti.

"Ne dedi doktor?"

"Geçen sefer söylediklerinin aynısını. Üç gün sonra dikişleri çıkarmak için geleceğim ve bitecek."

"Desene Karadenizdeki son üç günüm."

Alinin kıza gülümseyerek söyledikleri üzerine öfkeyle derin bir nefes aldı Tahir. Sevdiğini başkasına gülümserken, başkasını severken görmek gün geçtikçe daha da canını yakıyordu. Normalde Ali gideceği için mutlu olması gerekse de acısı dinmiyordu. O gidince ne fark edecekti ki? Adam Nefesin yanında olmasa da kalbinde varlığını sürdürecekti. Genç kız anlık bir duygu karmaşasıyla kollarını adamın boynuna dolayıp "Çok özleyeceğim lan seni," diyerek yanağından öptü. Aradan geçen zamanda kendini öylesine robotlaştırmıştı ki, onlara olan özlemini fark etmemişti. Şimdiyse... Şimdiyse kalbi sızlıyordu eski ekip arkadaşlarının özlemiyle. Ali de boynuna dolanmış olan eli öpüp "Bir aramanla buradayım," dedi. Söylediğinde ciddiydi. Nefes burada yalnız ve tehlikedeyken İstanbulda zaten rahat olamayacaktı. Bir aramasıyla kalkıp gelirdi.

"Barıştığınız halde neden ayrı kalmayı tercih ediyorsunuz? Manyak mısınız lan siz?" Tahirin anı çıkışıyla ikisi de kaşlarını çatarak ona baktılar. "Merakımdan sordum."

{Tamamlandı} Ölümle Aşk Arasında|NefTah|Where stories live. Discover now