10

15.1K 813 718
                                    

 Gözlerimi açmadan önce burnumu gıdıklayan saçları hissettim. Hafifçe araladığımda ise bir kedi gibi boynuma sokulmuş olan Yoongi'yi fark ettim. Saçları yana doğru ayrıldığı için alnı pürüzsüz bir şekilde ortadaydı. 

Gecenin başında kalkanlarımı indirmeme ne sebep olmuştu? Kontrolü kaybettiğimi hissedebiliyordum. Hala karanlıktı. Ay ışığı pencereden içeriye yeterince giriyordu ve gözlerim zaten karanlığa alışkın olduğu için detayları gayet net görebiliyordum.

 İç sesim bana bağırıp çağırıyordu. Neden buradasın?! 

 Bir anlığına iç sesimin cazgırlığına yenildim ve Yoongi'nin kollarından yavaşça sıyrılarak yatakta doğruldum. Gitmem gerekiyordu. Sabah olup Yoongi'nin kollarında uyandığımda kahvaltı hazırlayacak o tip kızlara mı dönüşecektim?! Ne bekliyordum ki? Ne kadar kendimi Min Yoongi'nin çekiminden kurtaramasam da asıl kişiliğimin katılığından da kurtulamıyordum.

 Kıyafetlerim aşağıdaki odada kalmıştı. Çok güzel. İçimden okkalı bir küfür savurdum. Tam kalkıp giyecek bir şeyler bulmak için Min Yoongi'nin dolabına bakacaktım ki kolumu kavrayan bir el donup kalmama sebep oldu.

 "Bir yere mi gidiyorsun?" Sesi fısıltıyla çıkıyordu ama bana kızmış olduğu gerçeğini saklamıyordu. Yavaşça yüzüne döndüm ve kolumu kurtarmaya çalışıyorum.

 "Nereye gideceğim? Su içmeye gidiyorum!" dedim çenemi yukarı kaldırarak. Bana imalı bir şekilde bakarak tek kaşını kaldırdı. Yatakta doğrularak oturur pozisyona geldi ve dağınık saçlarıyla gölgelenen gözleri gözlerimde sabitlendi.

 "Bütün gece uyanıp uyanıp seni kontrol etmekte haklıymışım. Beni bırakıp gitmeyeceğine emin olamadım, zaten gidiyorsun." dedi somurtarak. Kolumu hala sıkı sıkı tutuyordu. Gözlerimi devirdim ve kolumu işaret ettim.

 "Aslında gidemiyorum."

 Bana hayretle baktı. "Gerçekten beni deli ediyorsun!" dedi sinir olmuş bir şekilde. Şaşırmıştım. 

 "Ben sana karşı koyamıyorum ama sen gayet de rahat bir şekilde kestirip atabiliyorsun. Bu gerçekten çok sinir bozucu!" Yüzünü buruşturup saçlarını karıştırdı. 

 "Egonu tatmin edemediğim için kusuruma bakma!" dedim kolumu kurtararak. Bana tip tip baktı ve gözlerini kapayarak derin bir nefes aldı. Aslında ne dediğini gayet iyi anlıyordum ama anlamazdan gelmek daha kolaydı. Kendimi açıklamak istemiyordum.

 "Bunu bilerek yapıyorsun değil mi?" dedi gözlerini çok az aralayıp imalı bir şekilde bana bakarak. Gözlerindeki yoğunluk beni tuhaf hissettiriyordu. İç çamaşırlarımla olduğum için irkildiğimde vücudumda üşüme hissi yarattı. 

  "Belki de senden sıkılmışımdır." dedim alayla gülümseyip resmen meydan okuyarak. Bana hayretle baktı ve başını iki yana sallayarak aniden beni yatağa sırt üstü yatırdı. Yavaşça dudaklarımızı birleştirip zamanla hızlanarak vücudunu benimkine bastırdı ve bel kıvrımımımdan başlayarak bacaklarıma kadar yavaşça okşadı. 

 Ben bu ani değişimine daha ayak uyduramamışken aklımı kaybedeceğimi düşündüğüm bir anda iç çamaşırımı eliyle kenara çekip iki parmağını içime ittirdi. Şaşkınlıkla omuzlarına tutundum ve derin derin nefes aldım.

 "Ne yapıyorsun?!" diyerek çaresizce inledim. Dudaklarını boynumdan kulağıma kadar yavaşça çıkardı ve titrememe sebep olarak fısıldadı. "Başka bir şeyler."

 Fısıltısıyla parmaklarını geri çekip tekrar ittirdi ve inlememek için dudağımı ısırdım. Parmaklarının hareketi zaten başlı başına bana aklımı kaçırtırken dudaklarının bana işkencesi titrememe sebep oluyordu. Nefes alıp verişim parmaklarının ritmiyle daha da hızlandı. His o kadar yoğun ve hızlıydı ki inlemeye bile vaktim kalmadan yeniden kasılıyordum. 

one million bullets || myg.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin