28

9.1K 582 402
                                    



 Koltukta etrafa ölümcül bakışlar atarak otururken karşımda arkadaşıyla dikilmiş Hana'yı izliyordum. 

 Evlenme teklifini öğrenir öğrenmez ruh hali bir anda değişmişti. 

 "Neden bunu yapıyorsun?" dedim yüzümü buruşturarak. Hana titiz bir anne edasıyla arkadaşını kapıya kadar geçirdikten sonra karşıma geçti.

 "Pekala, kısaca anlatacağım. Annem ve babam evlenecekleri zaman şaman tipli kadının teki karşılarına geçip evlenmeden önce birlikte olmamalarını söylemiş, anne ve babam tabii bunu umursamamış çünkü sizin gibi çoktan işi pişirdikleri olmuş. Bil bakalım sonra ne olmuş? Bir yıl evli kaldıktan sonra beni teyzeme bırakıp ayrılmışlar, bir daha da görüşmemişler. Uğursuzluk mu istiyorsun?! Böyle bir şeyin senin başına da gelmemesi için uğraşıyorum, garanti gibi düşün!"

 Dehşetle iç çektim. "Vay! Demek bu yüzden Yoongi'nin yanına gidemiyorum!"

 Çenesini bana doğru kaldırdı. "Zaten bir ayı aşkındır beraber olmuyorsunuz belli ki, ruh halinden anlamıyorum sanma! Yan yana geldiğiniz ilk anda birbirinizin üstüne atlayacağınızı bilmiyor muyum ben?! Hayır! Kesinlikle hayır! Ne zaman evlenirsiniz, o zaman isterseniz fantezi yapın, isterseniz tüylü kelepçe kullanın; anlaşıldı mı?! Min Yoongi'ye de mesajı ilettirdim. Konu kilit!"

 Gözlerimi kapattım ve sakin kalmaya çalıştım. "Ama evlenmeyecek olsak istediğimiz gibi düşüp kalkabilecektik öyle mi?! Saçmalıyorsun, Hana!"

 Hana kaşlarını kaldırdı ve bana tip tip baktı. "Ben açıklamamı yaptım, Yoo Rae. Min Yoongi'yle evlenmeden bir şey yapmayacaksın. Zaten bütün uğursuzluklar, kötü olaylar sizin başınıza geliyor. Bunun da gelmesine izin mi vereceksin?!"

 Bir kere içime kurt düşürmüştü. Yüzüne boş boş baktım. Tereddütümü o da görebiliyordu. 

 "Hah! Şöyle işte! Eğer duvarlara tırmanacak durumdaysanız gidin ve evlenin. Bu kadar basit. Daha ne kadar ertelemeyi düşünüyorsun ki hem?"

 Ne kadar geç, o kadar iyi mantığımı fark etmişti. Evlilikten korkuyordum tabii ki. Oyuncak değildi ki bu. Parmağımda bana tonlarca ağırlıkta gibi gelen pahalı yüzüğe baktım. Dizleri üzerine çökmüş Yoongi'yi hatırladıkça içim titriyordu. 

 Ve böylesine muhteşem bir anda, sözlerine "Ha?!" diyerek karşılık vermiştim. 

 Bana gülüp yüzüğü parmağıma geçirmişti aniden. Yüzündeki mutluluk bir şey söylememe gerek bırakmıyordu. Evlenecektik ama ne zaman olduğunu da bilmiyordum. Yoongi bir şeyler sormaya kalktıysa da heyecanımı kalkan olarak kullanıp konuyu geçiştirmiştim. 

 Şimdiyse Hana benden Yoongi'yle olmam için evlenmemi istiyordu. İstemekle kalmıyordu, beni zorluyordu da.

 Çalan telefonumu cebimden çıkardığımda Hana'nın kulakları dikilir gibi oldu. Gözlerimi devirdim ve ekranı gösterdim. Ekrandaki ismi gösterince gülümsedi. 

 "Akıllı zilli seni." Telefonu aldı aramayı yanıtladı ve hoperlörü açtı. Telefonu bana doğru tutarken kaş göz işaretleriyle konuşmamı söyledi.

 "Jungkook?" dedim Hana'nın gözlerine tip tip bakarak. Jungkook'un sesi yarım yamalak duyuluyordu. Hana gerçekten onun olduğunu duyunca biraz şaşırmıştı, kafası karışmış gibi koltuğa oturdu. 

 Jungkook sarhoş olmuştu ve belli ki yalnızdı. Tek başına gidebilmesi çok zordu.

 "Noona ben kayboldum galiba, çıkışı bulamıyorum!" dedi dili dolanarak. İç çektim. 

one million bullets || myg.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin