17

10.2K 691 377
                                    


  Annemin doğum günü pastasını üstündeki sayısız mumla önüne koyduğumuzda o kadar sevinçliydi ki küçük bir çocuk gibi ellerini çırptı.

Yoongi de kendini öyle sevdirmişti ki annem her hafta kendisini ziyaret etmesi için zorla ağzından söz aldı. Utançtan kafamı kuma gömmek istiyordum. Kendi öz annem kızının fanfiriğini kızından daha fazla görmek istiyordu.

"Bir dilek tut, omoni." dedi Yoongi elindeki polaroid fotoğraf makinesini gülümseyerek gözüne yaklaştırıp.

Annem hınzırca güldü ve üflemeden önce ikimizi baştan aşağı süzdü.

"İkinizin evlenip çok mutlu olmanızı diliyorum!"

Zaten yemekte söylediklerinden sonra gerildiğimi hissetmişken bu da tuzu biberi olmuştu. Şaşkın şaşkın anneme baktım.

"Tüh be omoni, dileğini sesli söylediğin için artık gerçekleşmeyecek." dedi Jae Bum alayla. Yoongi'nin gözlerini devirdiğini görür gibi oldum. Annemse gülüyordu.

"Üzgünüm ama sadece şu ikisinin birbirine bakışından bile birbirleri için yaratıldıkları belli oluyor, Jae Bum. Artık Yoo Rae'den vazgeçmenin zamanı geldi." dedi dudaklarını büzerek. Benim hakkımda konuşuluyordu ve ben bir buz kütlesi gibi olanları izliyordum. Jae Bum'un yüzünün rengi mora dönerken Yoongi sinsi sinsi güldü ve Jae Bum'a tip tip baktıktan sonra bakışlarını bana çevirdi. Bana baktığında onu izliyor olduğumdan gözlerimiz kenetlenince tuhaf hissetmiştim. Hafifçe gülümsedi. Salak gibi gözlerimi kaçırdım.

~

  Pastayı kesip annemin Yoongi'ye bol bol sorular sorduğu sohbetten ve pastalarımızı yedikten sonra annem uyku saati geldiği için Jae Bum'la beraber üst kata çıktı. Çıkmadan önce ikimize de kocaman sarıldı ve merdiven çıkarken de keyifle el salladı. O gidince dik tuttuğum omuzlarımı kamburlaştırdım ve iç çekerek kendimi koltuğa attım. Yoongi de gömleğinin bir düğmesini daha açtı. İlk baştaki kadar gergin değildi ve harika bir izlenim vermişti ama onun da gözle görülür bir şekilde rahatladığını görebiliyordum.

Jae Bum'a da veda ederken Yoongi elini belime attı ve tip tip Jae Bum'a baktı. Bu sayede Jae Bum bana sarılmaktan son anda vazgeçmek zorunda kalmıştı. 

  Arabaya bindiğimizde dönüş yolunu onun sürmesi için yer değiştirmiştik.

"İyi gitti bence. Annen çok şirin bir kadın." dedi gülerek. Sonra bana döndü. "O kadar narin bir kadından nasıl senin gibi bir savaşçı çıkmış şaşırdım doğrusu."

Gözlerimi kısarak yüzüne baktım. "Narin ve şirin olmadığımı ima ettiğini iddia ederek kavga mı çıkarmalıyım?"

Güldü. "Bence bugün savaşçım tarafından biraz olsun sevgi görmeyi hak ettim." 

Gözlerimi devirdim. "Rüyanda görürsün."

Yüzünü buruşturdu. "Zaten ne görüyorsam ya rüyamda görüyorum ya da karanlıkta." dedi hafif bir imayla.

Dudağımı ısırdım. "Bugünkü evlilik konusunu açmanla akşamki ödülü kaybettin." dedim sırıtarak. Birden arabayı yol kenarına çekti ve bana itiraz edercesine baktı.

"Ama ben... Anneni mutlu etmeye çalışıyordum. Nişanlı olduğumuzu duyunca nasıl sevindi görmedin mi?!" dedi yemekteki seksi adamdan eser bırakmayarak.

Kıkırdadım ve boğazımı temizleyerek yemekteki taklidini yaptım.

"Yaşadığımız bunca şeyden sonra senin başka bir herifle evlenmene izin vereceğime gerçekten inanıyor musun, diyen seksi adama ne oldu?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Önce gözlerini devirdi, sonra da güldü.

one million bullets || myg.Where stories live. Discover now