[ Bölüm Kırk Bir: Takdire Şayan ]

2.1K 112 26
                                    

Hikâyeye başlamadan önce bölümde kullandığım 'proleterkelimesinin anlamını yazayım buraya: Proletarya alt sosyal sınıfı tanımlamak için kullanılan terimdir, bu sınıfa mensup kişilere ise 'proleter' denir.

İyi okumalar dilerim herkese ^^

İyi okumalar dilerim herkese ^^

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Şarkı: Zella Day - Hunnie Pie 

[ Bölüm Kırk Bir: Takdire Şayan ]

Doğal sayılar yalnız bırakılmalıydı bana göre; sadece matematik işlemlerinde değil, gerçek hayatta da muhatap olunmamalı ve benim gibi, saatlerdir aynı odada, aynı floresan lambanın altında oturan bir öğrenciye teslim edilmemeliydi. Ancak başladığım yoldan geri dönmenin, ulaştığım beş basamaklı sayıya şaşırmamamın imkânı yoktu: Fatura hesaplıyordum, karakolun elektrik, su ve doğal gaz faturasını.

Alakasızdı; buraya ilk adım attığım andan beri o kadar çok şey geçmişti ki aklımdan, toplama yapmak ve sayıların önemini ilkokulda anlatıldığı gibi kavramak, fişlerin heybetli basamaklarını indirgiyor, onları 'bir-iki-üç-dört-beş' örüntüsüne çeviriyordu. Her sayışımda parmaklarım yüzüme gitgide yaklaşıyordu, ancak bu dahi hafızamdaki ismi değiştirmeye yeterli olmuyordu; kavuşamadığım ve özlemekten tükendiğim o ismi.

Eda, minik ellerini adate bir yelpaze gibi açardı bir şeyler öğretmek istediğinde. Ses tonunu olgunlaştırır, tek kişilik eğitmen kadrosunu oluştururdu; kâğıda yazdığı eğri büğrü sayıları okuyabilmek adına gözlerimi ne denli kıstığım, ona karşı olan ilgimi açıkça ifade ederdi.

"On, bir rakam değildir," diye belirtirdi her zaman. "Rakamlar sıfırdan dokuza kadardır."

Bunu neden öğrettiğini sorardım ona; her daim aynı yanıtla çıkagelirdi: "Faturalarını hesaplayabilmen için."

O işin annemlere özgü olduğunu söylesem dahi beni dinlemezdi; sayı kümelerini sever, sahiplenirdi ve hareketlerinin ardında bilinmedik bir mantığın yattığına inandırırdı beni. Çocuk aklım bu gizemi çözmekle yükümlüydü o günlerde; saçlarının altında yatan ve yanaklarını allaştıran bu üst düzey denklem, onu adeta gıdıklar, kahkahalar içerisinde bırakırdı çünkü.

Annem ona yavaş olmasını tembihlerdi; ben ise onun sınırlarını zorlamasını izlerdim, tıpkı o geceden sonra gelen yargı sürecine ve şu an olduğuna benzer, Eda gibi düşünmeye zorlardım kendimi. Bu sebepledir ki oldukça sert olan masaya kolumu dayamış, başımı üzerine yaslamışken daha önce de bu odada, bu pozisyonda saatlerce beklediğimi ve faturaları düşündüğümü biliyordum.

"Yani Ecrin Hanım, evden çıktığınızı, ablanız Eda Karayel ve sevgilisi Caner Kesici ile birlikte olduğunuzu kabul ediyorsunuz?" diye sorulduğunu ve ardından gelen baygın bakışları anımsıyordum.

NOKSAN | ✓Where stories live. Discover now