[ Bölüm Kırk Beş: Soysuz ]

1.5K 88 75
                                    

Şarkı: The Neighbourhood - A Little Death

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Şarkı: The Neighbourhood - A Little Death

[ Bölüm Kırk Beş: Soysuz ]

Rasatya, iklimi haricinde özgün bir şehir değildi; ana yol boyunca ilerlerken bunu öğrenmiştim. Müstakil evler, neredeyse kusursuz denebilecek bir hesaplamayla sıra sıra dizilmiş, birbirinin simetrisini oluşturmuştu; parklar, zemindeki çakıl taşlarına kadar aynı, metal tahterevallileri ve zincirli salıncakları ile de bir ötekinin kopyasıydı. Sıkıcıydı; on beş dakikadır yürüyor, ancak kafamı kaldırım taşlarından kaldırma zahmetine bile girmiyordum.

Bir arabanın kornasıyla olduğum yerden sıçradığımda kırpıştırdığım gözlerimle yola döndüm ve koyu mavi bir aracın yaklaşarak yanımda durmasını izledim; gelen hiç şüphesiz Işık Arınkan'dı.

Pencereyi hafifçe açıp binmemi işaret edercesine kafasını salladığında, dediklerini ikiletmeden arabanın kapısını açtım ve Işık'ın yanındaki ön koltuğa yerleşerek kapıyı kapattım.

"Selam," diye mırıldandım, kemerimi takarken.

Işık arabayı yeniden çalıştırarak, "Selam," diye güleç bir yüzle beni karşıladı. "Sana okula gitmemen gerektiğini söylemiştim. Hoş, şu an da okulda değilsin ya."

"Kusura bakma, zahmet oldu sana," diye sızlandım. "Geldiğin için çok teşekkür ederim, seni rahatsız etmek istemezdim ancak..."

Cümlenin devamını nasıl getireceğimi seçemediğimden, "Her neyse," diye bir nefes verdim.

"Benim için bir zevk," diye güldü. "Size erkenden ulaşabilmenin sevinci içerisindeyim Bayan Karayel."

Işıldayan cildine geri dönmüştü Işık; saçları özenlice taranmış, siyah parkası ve altına giydiği gri kazağı ile oldukça şık, modern bir görünüme kavuşmuştu. Gözleri yolda, ancak kulakları bendeydi; görüşmeyeli yalnızca birkaç saat olmasına karşın bu denli değişmesi, akıl almazdı.

"Sahi," diye kendimi almaksızın konuştum. "Akşam arayacağını yazmışsın bana. Yani ben... Telefon için ne diyeceğimi bilemiyorum; gerçekten şaşırdım. Sanırım bunun için teşekkür etmem gerekiyor."

"Böyle gitmeyeceğinin sen de farkındaydın Ecrin," diye dikiz aynasından bana kısa bir bakış gönderdi. "Diğer insanlar gibi sosyal medya hesaplarını her beş dakikada bir kontrol etmiyorsun sen; bir telefona sahip olmadığını ilk görüşte anlamıştım."

"Yine de almana gerek yoktu," diye açıkça belirttim. "İdare ediyordum ben."

"İdare ettiğini düşünüyordun," diye düzeltti beni Işık. "Haberleşebilseydik Rasatya arkamızdan ağlıyor olurdu."

"Sanki bırakıp gitmek basitmiş gibi," diye yalanladım onu.

"Kolay aslında," diye açıklamaya girişti. "Tek yapman gereken buradan ayrılmak istediğini dile getirmek."

NOKSAN | ✓Where stories live. Discover now