[ Bölüm Kırk Dört: Şehrin Prensesi ]

1.4K 90 58
                                    

 Ufak bir not: Sarp ve Amas eskiden yakın arkadaşlardı

Şarkı: Alice Kristiansen  - Lost My Mind 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şarkı: Alice Kristiansen  - Lost My Mind 

[ Bölüm Kırk Dört: Şehrin Prensesi ]

Uğursuzdu; Amas, bir köpekbalığının ancak uyurken sahip olabileceği bir durağanlıkla karşımda, ellerini kucağında kavuşturmuş bir biçimde, bir zamanlar büyükbabasının sahip olduğu koltukta oturmaktaydı. Çıt çıkmıyordu kendisinden; pencereden sızan hafif ışıkta saçları kızıl olmaktan öte sarımsı bir renge, ona yakışmayan bir tona bürünüyor, tutamlar alnından aşağı düşerek elmacık kemiğindeki yarayı vurguluyordu.

Gözlerimi ondan alamasam da yastıklarla uğraşarak ve kanaması durduğu halde sürekli burnumu kontrol ederek gerilim tellerini biraz daha zorluyor, kaçınılmaz olandan sıyrılmanın bir yolunu arıyordum.

Bana aylar gibi gelen sessizliği Amas kısık ve çatlak sesiyle böldü. "Kaçacak yerin kalmadı," dedi, gözlerini suratıma odaklarken. "İstersen ağla Ecrin veya bağır, çağır, küfret; bu evde bizi duyabilecek kimse yok."

"Çığırdan çıkmamı istiyorsun," diye fısıldarcasına konuştum. "Sinirlenmemi ve krizlere binmemi. Ancak böyle bir şey yaşanmayacak Amas."

"Çünkü," diye açıklamaya girişti. "Önce konuşacak, sonra kaskatı kesileceksin."

"Tahmin edebiliyorsun," diye ufakça gülümsedim. "Fakat her şeyi değil. Bazı detayları; şu an olduğu gibi."

"Ecrin," diye kısıkça nefesini verdi Amas. "Burada tahmin edilecek bir nokta yok."

"Bu kadar iddialı olma," dedim. "Yanıldığını gördüğünde üzülebilirsin."

Oturduğu yerden huzursuzca kıpırdanarak ayağa kalktı Amas; gözlerini suratımda sabitleyip bana doğru birkaç adımda bulundu, ancak hemen duraksadı. "Sana," diye mırıldandı. "Göstermek istediğim bir şey var."

Soğukkanlı bir duruşla, "Nedir bu şey?" diye sordum.

Kendisini takip etmemi istercesine başını salladığında, adeta birer mermere dönüşen bacaklarımı ovuşturarak peşine takıldım ve gürültüyle atan kalbime rağmen nefes alış-verişlerimi kontrol edip merdivenleri çıktım. Üst kattaki odalardan birine gireceğimizi zannetsem de Amas, merdivenin köşesinde bulunan rafların yanına, daha önce dikkatimi çekmemiş olan kapıya yöneldi.

Ahşap kapıyı ardına kadar açtığında, çatı katına giden merdivenleri görmemle ürperdim; tozlar, karanlığı yararcasına üzerimize doğru yağıyor, beraberinde getirdikleri rutubeti saçlarıma ve tenime yapıştırıyordu, ancak Amas basamakları çıkmaya başladığında onun ardından gitmek haricinde bir şansım kalmadı. 

NOKSAN | ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin