[ Bölüm Kırk Yedi: Başkaldırı ]

1.6K 78 31
                                    

Multimedya: Ecrin (üzerindeki de giydiği elbise).

Şarkı: Panic! At The Disco - Far Too Young To Die

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Şarkı: Panic! At The Disco - Far Too Young To Die

[ Bölüm Kırk Yedi: Başkaldırı ]

Bir meleğin kanatlarıydı bana verilen; taleplerin ardındaki o alçakgönüllü varlık, ancak kutsal olandı sahiplendiğim. Yüceltiyordu ruhumu; itinayla yaratılmış parmakları düşleyebileceğimden daha narin, ancak yaralarımı mahcup bırakacak kadar dayanılmaz hissettirendi.

Şaraptı bu sefer boğazımdan aşağı akan; ekim ayının soğuk esintisini beraberinde sürükleyen ve enfes bir uykunun öngörülebilir uyuşukluğunu getiren. El eleydik onunla; bütün şehri kıskançlığa gömen o meşhur gülümsemesi suratında, varlığı gibi alımlı olan dudaklarındaydı.

İsmimi söyleyişini seviyordum en çok; "Ecrin," diyordu Işık, saten gibi parlayan gözleriyle. "Bu geceyi tanımlayabilecek bir kelime bulunmuyor sözlükte."

Onunla karakoldan sonra geldiğim o üç katlı villadaydım; şezloglardan birinin üzerinde, karşımızdaki boş havuzun nahoşluğuyla oturmaktaydık. Yalnızca birkaç saat vardı etkinliğin başlamasına; makyajım ve saçım hazır olsa bile henüz elbisemi giymemiştim.

"İki gün önce anlamsız bir cumartesi akşamı yaşayacağından bahsediyordun," diye alay ettim laflarıyla.

Şaraptan son bir yudum daha aldı ve elindeki kadehi yanındaki sehpaya yerleştirip, "Gelmeyi kabul ettiğinden beri şahane olacağına inanıyorum," diye izah etti.

İçkimi bitirsem dahi boş kadehi elimde oyalamaktaydım. "Benim için günün niteliği önemli değil," diye itiraf ettim. "Birlikte olacağımız sürece."

"O şerefsizlerle seni tek başına bırakacağımı düşünme bile," diye yüzünü buruşturdu Işık. "Sıfatsızların sana kene gibi yapışmasına izin veremem."

"Davetlilerin yarısından çoğunu tanıyorum," derken ona karşı çıkıyordum. "Doğrusu, birkaç kişi hariç diğerlerinden bir zarar geleceğini zannetmiyorum."

"Onlara kanma," diye öğütledi. "Katrana bulanmış zihinlerin önderliği, en masum ruhu dahi cehenneme davet eder."

"Çok tekin insanlarmışız gibi," dedim. "Hemen tuzaklarına düşeceğiz; yankesicilik yapan biri ve onu destekleyen bir öteki."

Işık bir kahkaha patlatırken, "Ufak bir detayı es geçiyorsun Ecrin," dedi ve uzanıp, bir süredir elimde tuttuğum kadehi aldığı gibi sehpaya bıraktı. Yeniden bana döndüğünde, "Kalıplaşmış inançlar sınırlandıramaz bizi," diye devam etti.

Şezlonglarımız bitişikti; bir eli belimi kavrayarak, beni kendisine doğru çektiğinde dengemi sağlamak adına Işık'ın göğsüne yerleştirdim avuçlarımı. "Biz," diye sorguladım, onu sınarcasına. "Nerede son bulacağız, o halde?"

NOKSAN | ✓Where stories live. Discover now