Korku Okulu - 11.Bölüm - Keşif

23.6K 956 134
                                    

Bu sefer ben bile gitmemeye karar verdim, Cenk'in bulunduğu yere. Belki de bu notlar sadece bizi yanıltmak içindi. Notu hemen Tülin'e gösterdim, Tülin'de hemen elbiselerini toplamaya başladı. "Ne oluyor?" dediğimde "kalk gidiyoruz." dedi.Bende hiçbir şey anlamadığım halde toplanmaya başladım.

Toplanırken anlatmaya başladı. "Belki belli etmesemde en az senin kadar bende merak ediyorum Cenk'i ama oraya gidersek bizde durduk yere kendimizi tehlikeye atarız Selin! Şimdi bu ıssız yerden bir an önce gidiyoruz. Geçen gün senin kaybolduğunu sanıp seni ararken, yerde bir pizza dükkanının broşürünü gördüm. Belli ki buralara yakın bir yerde kasaba var. O kasabayı bulmaya gidiyoruz şimdi." dedi. İlk defa Tülin'e bu kadar hak vermiştim. Bu sözleri duyunca daha da hızlı toparlanmaya başladım. Belki de o kasabayı gidip bi yolunu bulup ailelerimize ulaşabiliriz. Herşeyi alıp tam yola çıkarken arkamdan havlama sesi geldi. "Bunu burda yanlız mı bırakacağız?" dedim, Tülin'e. Tülin'de umursamamaz bir şekilde "O zaman her şeyiyle sen ilgileneceksin." dedi. Bende mutlu bir şekilde köpeği kucağıma aldım. Biraz ilerledikten sonra Tülin cebinden broşürü çıkarıp biraz inceledi. Belki üstünde telefon numarası vardır diye çantamdan Meral'in telefonunu çıkarıp Tülin'e verdim. Tülin'de bana tip tip bakarak "Biraz daha geç veremez miydin?" diyip laflandı. Ben o telefonu çantama koymasam hiç gidemeyecektik, teşekkür edeceği yerde laflanıyor. Hemen aradı ama çekmiyordu. İlerde çeşme gördüm biraz daha yürüdükten sonra. Koşarak çeşmenin yanına gittim. Tam musluğu açacakken Tülin elimi tuttu ve suyun aktığı yerlere bakıp "buralar hâla ıslak demek ki kısa süre önce buradan su alınmış veya içilmiş." dedi. Heralde polisiye filmlerinin ilk defa bir yararını görmüştüm şuan. Köpeğide yanıma koyup su içmeye başladım. Bir andan ben içerken bir andan da elimdeki su birikintilerini köpeğe içirttiriyordum. Tülin'e su içip içmeyeceğini sorduğumda heralde bizim içtiğimizi görüp dayanamadığından o da hemen içmeye başladı. Musluğu kapatıp ağzını sildi ve yolumuza devam ettik.

Demek ki doğru yoldayız ki önümüze çeşme felan çıkıyor ve muhtemelen kasabadakiler bu çeşmeden su ihtiyaçlarını gideriyorlardı. Biraz daha ilerledikten sonra Tülin yere oturdu. Yorgunluğu gözlerinden bile belli oluyordu. Aslında bende biraz yorgundum ama daha fazla vakit kaybedemezdik çünkü havanın kararmasına az kalmıştı. Tülin'de bu durumu anlamış olmalı ki hemen kalktı ve yolumuza devam ettik. Sonunda aradığımız kasabayı bulmuştuk. Yanlız bu kasaba daha çok köy gibi duruyor. Çünkü hiç teknolojik bir şey yoktu etrafta. Zaten amacımız burada kalıp Cenk'i kurtarmanın yollarını bulmaktı. Daha fazla yürümeden önümüze çıkan ilk evin önüne gidip kapıya vurduk. Kapıyı yaşlı ve şirin bir teyze açtı. Kısık bir sesle "Buyrun" dedi. Bizde olayı hemen anlattık. Bizi içeriye davet etti. Hemen önümüze yemek koydu ve bize adımızı sordu. Selin ve Tülin dedim. Bende teyzeye adını sorduğumda bana Zeynep dedi. Hemen konuya geçmeliydim. "Zeynep teyze biz bir okuldan geliyoruz ve orada bir arkadaşımızı kaybettik" dedim. Bize "Demek sizinde başınıza aynı olay geldi. O zaman ben anlatmaya başlıyorum.

Korku Okulu Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu