Korku Okulu - 62.Bölüm - Hastane Koridorları

6.8K 357 46
                                    

"Baba sen ne diyorsun ? Ne silahı ne vurulması ?"

"Tamam sakin ol, kendine zarar vereceksin."

"Neredeler şimdi ?"

"Bu hastaneye kaldırıldılar ama nerede olduklarını bilmiyorum."

"Baba bırak beni onları bulmam lazım!"

"Hayır buna izin veremem bir yere gidemezsin."

Babamın kolunu iterek hızlı bir şekilde yanından sıyrılarak odadan kaçtım. Hastane koridorunda Tülin, Melis ve Efsun diye bağırıyordum ki önümden Melis'in sedyesi geçti.

"Melis gözlerini aç, Melis uyan hadi!"
Hemşire yanına yaklaşmamı istemedi. Melis'i ameliyathaneye sokarlarken peşinden gitmeye çalıştım ama beni içeri almadılar.

Efsun ve Tülin'den hâla haber yoktu. Hastaneye ararken yoğun bakım odasının içinde Tülin'e kalp masajı yapıldığını gördüm. İçeri daldığımda hemşire beni durdurmaya çalıştı. Doktor bir anda kalp masajı yapmaya çalışırken bir andan da "Nabız alamıyorum!" diye sayıklıyordu.

"Hayır ya, hayır olamaz." diye bağırdım odanın içinde. Yavaş yavaz gözlerimin kapandığını anladım. Karnıma doğru baktığımda dikişlerimin açıldığını gördüm.
.
.
.
Gözlerimi açtığımda karşımda polisleri ve babamı gördüm. Polisler bana soru sormaları gerektiğini söyledi. Müsait olduğumu söyledikten sonra sormaya başladılar.

"Sizi vuran kişiyi tanıyor musun ?"

"Hayır, daha önce hiç görmemiştim." dedim. Babam burada olduğundan bizi Kaan'ın vurduğunu söyleyemedim. Nasıl belaya bulaştığımızı öğrenmemesi lazımdı. Polisler tekrar bir soru daha sordu.

"Peki ya sizi sevmeyen ve bu iş için birisini tutup sizi öldürtmeye çalılan biri olabilir mi ?"

"Sanmıyorum, kimseyle bir düşmanlığım yok." dedikten sonra polisler cevaplarım için teşekkür edip odadan ayrıldı. Polisler odadan ayrılırken odama dedem ve Banu Hanım girdi. Dedem yanıma doğru yaklaştı. "Özür dilerim kızım, seni konakta yalnız bırakmamalıydık." dedi. "Siz bilemezdiniz böyle olacağını." diyip konuşmayı bitirdim. Dedem ve Banu Hanım kantine inip yiyecek bir şeyler almaya gittiler. Babam ile odada yalnız kaldık. Hiç konuşmaya fırsat kalmadan Aysun Abla ve Burak geldi. Burak elindeki çiçeği bana uzatıp "Geçmiş olsun." dedi. "Teşekkür ederim." diyerek cevap verdim. Bir türlü kafamı dinlendiremedim.

Aklıma arkadaşlarım geldiğinde onların yanına gitmeyi istedim. Şuan ne hâlde olduklarını bilmiyorum ve çok mera ediyordum. Hemşire odama gelip nasıl olduğuma baktı. O sırada cebinden bir şey çalmaya başladı. Bana bakarak "Kusura bakmayın, seksen numaralı yoğun bakım odasındaki hastada bir problem oluştu." diyip koşarak odadan ayrıldı.

O odanın Tülin'in yattığı oda olduğu aklıma geldi. Daha önce de oraya gitmiştim. Hemşirenin ardından koşarak peşinden gittim. Odaya vardığımda Tülin'in kalp atışının olmadığını gördüm. Doktorlar elektroşok cihazıyla kalp atışlarını normalr çevirmeye çalışıyorlardı. Tülin'in yanına gittim.

"Tülin ne olur uyan, gözlerini aç!" diye sayıkladım. Benim ardımdan odaya Efsun girdi. Efsun'u o olaydan sonra ilk defa gördüm. İyi olduğunu görüp ona sarıldım. Bana bakarak konuşmaya başladı.

"Selin, Tülin'e ne oldu?"

"Tülin'den nabız alınamıyor ?"

- Bölümü nasıl buldunuz ? -

Korku Okulu Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu