SEN LEYLA'SIN 🕸️ 8

6.7K 567 23
                                    

Türkiye. Sorunsuzca ülkeme gelebilmiştim. Havaalanına inip de Esenboğa'nın geniş salonunda etrafımda konuşulan Türkçe sesleri duydukça ağlamıştım. Herkes ve her şey yabancı olmasına rağmen bu benim dilimdi. Benim ülkemdi. Dakikalarca Türkiye'de olduğuma inanamayarak ağlamıştım. Hafızamı kaybettiğimden beri ilk kez huzurlu hissediyordum.

Başkenti ardımızda bırakıp Doktor Yavuz'un Samsun'daki evine gelmiştik. Güzel bir apartmanın yedinci katındaydı dairesi. Rahat edebilmem için odasını bana vermiş kendisi salonda yatmıştı. Yaptığımız sözlü anlaşmanın adil olduğunu söylüyordu ama ben ona karşı borcumun sürekli kabardığını düşünüyordum. Bu durum ezik hissettiriyordu. Geçmişi olan Leyla'nın zengin, hiç değilse Yavuz'a borcunu ödeyebilecek kadar servet sahibi biri olması için Allah'a dua ediyordum.

***

Samsun'a gelişimizin üçüncü gününde yeni bir yatak odası takımı almış büyük evin odalarından birini benim için hazırlamıştı. Yavuz bu kadar düşünceli davrandığı zaman kendimi kötü hissediyordum.

*****

Türkiye'de 5. gün

Beş gündür Türkiye'deydim. Kendimi ilk günlere nispeten daha güvende hissediyordum ama üzerimdeki yabancılık hissini atamıyordum. Kendime, evinde kaldığım adama, ülkeme yabancıydım. Üstelik tedirginliğimden de kurtulamamıştım. Korkuyordum.

Doktor Yavuz, çok garip bir şekilde girivermişti hayatıma. Ona rastlamış olmamın Allah'ın bir lütfuydu. Eğer o gün limanda bu adama rastlamamış olsaydım ne olurdu, nerede, ne durumda olurdum bilmiyorum. Öncesinde nasıl bir hayatım vardı bilmesem de hafızamı kaybettiğimden beri sanki Dünya dev dalgaların çılgın sularını sağa sola savurduğu bir okyanus... Doktor Yavuz'un evi kıyıdaki korunaklı bir liman gibi... Geçmişi hatırladığımda fırtına dinmiş olacaktı ve ben Yavuz'un üzerine daha fazla yük olmayı bırakıp ait olduğum yere dönecektim. Umut ediyordum ki bir an evvel hatırlamaya başlayacaktım.

Doktor anlayışlı, nazik, bir adamdı. Benim rahat olmam, güvende hissetmem için olabildiğine dikkatli davranıyordu. Yeri yurdu, milliyeti, sicili belli bir adama güvenmek kesinlikle Anwer gibi birinin peşinden gitmek, ona güvenmekten daha akla uygundu. Üstelik Doktor, benim durumumla da ilgileniyor, tedavime yardım ediyordu.

Özel bir hastanede muayene edilmiştim. Testler, tahliller, radyoloji odaları... Yavuz'a ve diğer doktorlara göre beynimde hafıza kaybına sebep olacak büyük bir yıkım görünmüyordu. Bu da araştırmayı daha ilginç kılıyordu. Bir anda her şeyi hatırlayabilme ihtimalim olduğunu söylemişlerdi. O anı merakla, sabırsızlıkla bekliyordum.

*****

Türkiye'de 15. gün

Yavuz ve hastaneye gittiğimizde gördüğüm insanlar dışında kimseyi görmüyordum. Muhatap olduğum insan sayısı ise gördüğüm insan sayısından çok daha azdı. Doktorlar ve ben. Yeryüzünde muhatap alınacak başka kimse yoktu sanki. Sosyalleşemedikçe tedirginliğimi yenemiyordum. Tedirgin hissettiğim için de Yavuz ve hastanedeki birkaç doktordan başka kimseyle konuşmak istemiyordum.

Yavuz'la tanışmamızın ikinci haftasında gene hastaneden eve döndüğümüz bir gündü. Asansöre altmışının üzerinde bir teyzeyle birlikte binmiştik. Kısa, bakımlı saçları özenle taranmış kadına baktım kısa bir an. İnce kaşlarının kenarındaki kızarıklık ve yoğun parfüm, şampuan karışımı kokuya bakılırsa kuaförden geliyordu. Göz göze gelince çekinerek gözlerimi kaçırdım. Kadın sonunda merakına yenik düşüp konuşmaya başlamıştı.

"Apartmana geçen ay taşınan doktor sizsiniz değil mi?"

"Evet."dedi Yavuz.

"Maşallah. Uzmanlığınız neydi?"

SEN LEYLA'SINМесто, где живут истории. Откройте их для себя