SEN LEYLA'SIN 🕸️ 20

5.9K 498 47
                                    

...

"Hiçbir şey tanıdık gelmiyor işte!" Sinirden ağlamak üzereydim. Tepemde kaynayan Güneş vücudumdaki bütün sinir hücrelerinin içinde ayrı ayrı bombaların fitilini ateşliyordu.

"Sakin ol. Tanıdık bir şeyler görüp hatırlaman küçük bir ihtimaldi zaten."

"Çıldırmak üzereyim! İki gündür buradayız. Şehirde gezmediğimiz yer kalmadı. Belki beni görmeyen kimse de kalmadı. Kimse beni tanıdığını söyleyerek yanıma gelmedi. Hani kasabaya gidecektik!"

"Leyla, kasabaya gitmen tehlikeli olabilir."

"Nedenmiş!"dedim öfkeyle.

Bu sabahtan beri iyice hırçınlaşmıştım. Geldiğimiz gün her an bir şeyleri hatırlamanın eşiğinde olduğum inancına kendimi kaptırmıştım. Ama bu hatırlama geciktikçe kontrolümü de sabrımı da daha hızlı kaybetmeye başlamıştım. Ne olacaksa olsun, artık geçmişi bileyim istiyordum. Dün bütün gün boyunca şehri gezmiştik. Bugün de bu tarihi şehrin geleneksel sokaklarında dolanıp durmuştuk. Ne bir tanıyana ne de tanıdık bir figüre rast gelmiştim. Yaşadığım kasabaya gitmek istiyordum.

"O adamın anlattıkları doğruysa, yani peşinde birileri varsa sana zarar vermeye kalkabilirler. Bu şehirde dolanıp durmamız bile tehlikeli ama beni dinlemiyorsun."

"Yavuz, o kasabadakiler beni tanıyor olmalılar. Çok büyük bir şehir olmasa da burada tanıdık birilerini bulmam çok zor. Ne olur kasabaya gidelim. Gerekirse peçe takarım. Bak bu şehirde peçe takan pek çok kadın var. Tanımazlar beni. Yabancı gibi giderim kasabaya."

"Leyla, kasabaya ben yalnız gideyim. Senin de benimle gelmen ikimizi de tehlikeye sokar. O insanların nasıl insanlar olduklarını, seni tanırlarsa ne yapacaklarını bilmiyoruz. Eğer onlardan kaçmaya kalkmışsan belli ki sevimsiz bir şeyler olmuş. Ben turist gibi gideyim, bir şeyler öğreneyim. Söz veriyorum, bir şeyler öğrenmeden dönmeyeceğim."

Ben de gitmek istiyordum. Hayır. O kasaba her neresiyse gidip görmek için ölüyordum. Ama biraz daha sabırlı olmalıydım. Sadece kendimi değil Yavuz'u da tehlikeye atabilirdim.

"Tamam. Sen git. Ama yalvarıyorum sana her şeyi öğren."

"Söz veriyorum. O adamın söyledikleri doğru mu yalan mı, her şeyi öğreneceğim."

...

*****

Anwer'in anlattıkları doğruydu. O kasabada yaşıyordum. Yavuz her şeyi doğru düzgün anlatmamıştı. Yarın beni de kasabaya götürecekti. Beni tanıyan birini bulmuştu. Her şeyi ondan dinlememi istiyordu. Bekleme işinden hiç hoşlanmamış olsam da yarın kasabaya gidecek olmam, beni tanıyan biriyle buluşacak olmam fazlasıyla heyecan vericiydi. Bir parça daha sabırlı olmalıydım. Sonra geçmişimi önüme sereceklerdi.

Az kaldı Leyla. Çok az kaldı. Belki sadece saatler...

DÜŞÜYORUM YAKANIZDAN

Kasabaya gitmek için camları filmli bir araba kiralamıştık. Yaşadığım evin yakınına gitmiştik önce. Yüksek duvarlarla çevrili, kapısında geleneksel kıyafetli kara yüzlü, adamların beklediği büyük bir evi göstertmişti.

Birkaç ay öncesine kadar burada yaşıyordum. Oraya gitsem beni tanırlardı yani. Ama içinde annem, babam, sevdiklerim yoksa neden oraya gidecektim ki? Onun yerine evin çalışanlarından biri gelip bana beni anlatacaktı.

...

"Nerede kaldı bu kadın? Yoksa gelmeyecek mi?"diye söylendim sabırsızlıkla.

"Söz verdi. Gelir herhalde. Sabırlı ol biraz."

SEN LEYLA'SINWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu