SEN LEYLA'SIN 🕸️ 33

6.3K 548 40
                                    

Dakikalarca susturamamıştım gözyaşlarımı. Ayrılık için dökemediğim yaşları akıtmak kavuşmaya nasip olmuştu. Sus Gülfem, her şey bitti, diyordum kendime ama gözyaşlarıma söz geçiremiyordum. Bir ara Zaydan'dan biraz uzaklaşıp gözyaşlarımı bastırmak istemiştim ama Zaydan yanından ayrılmama izin vermedi. Biraz önce oturduğum banka yeniden oturmuş, ne yanımda oturan Zaydan'ın ne de diğerlerinin yüzüne bakamadan gözyaşlarımı susturmaya çalışıyordum. Böyle çocuk gibi ağladığım için mi, olanlardan sonra yanlış anlaşılmaktan çekindiğim için mi yoksa pek çok insanın gözünü üzerimde hissettiğim için mi bilmiyorum ama utancımdan başımı kaldırıp kimseye bakamıyordum. Zaydan uzanıp elimi tuttuğu zaman da çok özlediğim yüzüne bakabilecek cesaretim yoktu.

"Gülfem."diye seslenince yüzüne bakmamı bekleyen adamın sesine kayıtsız kalamadım. Merakla bana bakan o ıslak gözleri öyle özlemiştim ki... Zaydan bir şey söyleyecek gibi oldu ama sonrasında vazgeçti. Merak ettiği çok şey olduğunu biliyordum. Bunca zaman neredeydim, neden gitmiştim, neden aramamıştım, Tarık'la Mahmut Ağabeylerden neden kaçmıştım, bugün neden ortaya çıkmıştım... Yorucu sorularına hazır değildim. Olanları bir kez daha hatırlamaya, anlatmaya halim yoktu. Gene de kafasındaki sorulara biraz yanıt olur umuduyla birkaç cümle kurdum.

"Kaybolduğum gün bir kaza oldu. Hafızamı kaybettim. Geçmişime dair her şey kaza yapan kamyonetle birlikte yanmıştı. Üç buçuk ay sonra, bugün yeniden hatırlamaya başladım." Bu hiç beklemediği, aklına gelmemiş bir ihtimal olmalı ki şaşkınlıkla bakakaldı. Saçma bir şekilde bu kadar şaşırmasına kırılıyordum. Sanki bu düşünmesi gereken ilk hatta tek ihtimaldi. Ölmemişsem başka ne sebeple kaçardım ondan? Ölmediğimi görüyordu.

"Sen... Beni hatırlamıyor muydun?"diye sordu sanki sadece onu unutmuşum gibi. Hayır, anlamında başımı salladım.

"Dubai'yi, evimizi, anneni, babanı?"

"Geçmişe dair bütün anılarım kaybolmuştu. Kim olduğumu hatırlamıyordum."

"Bu yüzden dönüp gelemedin. Bu yüzden kaçtın Tarık'la Mahmut'tan." Elleriyle ağzını kapattı. "Beni unuttun. Bütün geçmişini? Hatta kim olduğunu da öyle mi?"

"Ne hatıralarım vardı ne de kimliğim."

"Peki, şimdi her şeyi hatırlıyor musun?"

"Hatırlıyorum her şeyi. Bu sabah tekrar hatırlamaya başladım." Bir zaman şaşkınca bakmaya devam ettikten sonra, nihayet başka önemli sorular geldi aklına.

"Bunca zaman neredeydin?"dedi daha meraklı bir sesle. Noyan'ın tuzağından bahsedersem deliye dönerdi. Bahsetmesem de öğrenecekti.

"Çok yorgunum. Sonra."

"Tamam. Tamam, hadi gidelim buradan."diyerek elimi tuttuğu halde ayağa kalktı. Yerimden kımıldamadım.

"Annemler yolda. Birkaç saate burada olurlar."

"Onları arar, eve dönmelerini söyleriz. Biz de Sakarya'ya gidelim." Bu teklifi kabul etmek için can atıyordum ama komiser sabah savcının karşısına çıkmam gerektiğini söylemişti. Hem trafikteki kargaşa yüzünden, hem de bunca zaman sahte kimlikle yaşadığım için ifade vermeliydim. Üstelik Noyan'dan da şikâyetçi olacaktım. Yasal sürecin nasıl ilerleyeceğini bilmiyordum. Babam bir an önce gelmeli beni içinde bulunduğum bu kaostan kurtarmalıydı. Ne yapacağımı, ne anlatacağımı, eve ne zaman gidebileceğimi bile bilmiyordum.

"Babamı beklemek zorundayım."dedim.

"Neden?"

"Bazı hukuki şeyler var."

"Ne demek bu?"

"Bugün trafikte bir kargaşaya sebep oldum. Bir de üç buçuk aydır sahte kimlik kullanıyordum." Zaydan her söylediğimle biraz daha şaşırıyordu. Hayret ve merak dolu bakışlarını gözlerimden çekmeden yanıma oturdu tekrar.

SEN LEYLA'SINWhere stories live. Discover now