SEN LEYLA'SIN 🕸️ 22

5.7K 506 7
                                    

Otelden çıkmamalıydım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Otelden çıkmamalıydım. Ghademes'te kimseye rastlamadığım halde Trablus'ta yarım saat için dışarı çıktığımda karşılaşabileceğim en korkunç kişiyle, Nevfel'le karşılaşmıştım.

Gaddar adam ve yanındaki siyahî bana doğru gelmeye başladıkları anda bilmediğim, çarşının içlerine doğru koşturmaya başladım. Her adımım beni otele giden kapıdan biraz daha uzaklaştırıyordu. O yeşil kapılardan birini görene kadar arada bir başımı çevirip peşimden koşan iki adama bakarak bir suçlu gibi çarşının içinde koştum. Gördüğüm ilk yeşil tahta kapıdan dışarı attım kendimi. Adamlar hala peşimdeydiler. Bakırcı dükkânlarının arasından geçtim. Korkuyla çarpan kalbim bakırcıların çekiç seslerini bastırıyordu. Dar sokağa dizilmiş bakır kaplara çarptığım zaman başımı çevirip sebep olduğum zarara baktım. Bir güğüm adamların geldiği tarafa yuvarlandı. Bakırcı kafasını uzatmış bağırıyordu ama özür dilemek için duramazdım. O iki adam yaklaşmıştı.

Karşılıklı dizilmiş kahve, tütün, bakır kumaş dükkânları arasından koştururken nereye gittiğimi bilmeden şehrin dar sokaklarından birine daha girdim. İki adam hala peşimdeydi. Mahvolmuştum. Yakalayıp öldüreceklerdi beni! Nefise Teyze Nevfel'in ne kadar acımasız olduğunu söylemişti. Bu adam gaddar Nevfel'di. Bir çıkmaz sokağa girmemek, arkamdaki iki adamdan kurtulmak için dualar ederek limandaki gibi kaçıyordum. Sadece bu sefer hava daha aydınlıktı.

Yüksek duvarların arasındaki sokaklar o kadar dardı ki bir labirentin içinde gibiydim. Adamların sesi geliyordu ama görünmüyorlardı artık. Bu adamları atlatabilmem için bir yere saklanmam gerekiyordu. Seslerini duyuyordum. Her an yakalanabilirdim. Elimin değdiği tahta kapıları ittirerek açmaya çalışırken nefesimi kontrol ediyordum. Soluk seslerimi duyarlarsa yakalanabilirdim. İttirdiğim üçüncü kapı açılınca bilmediğim, tanımadığım insanlara ait o evin avlusuna attım kendimi. Sırtımı kapının yanındaki duvara dayadıktan sonra elimi de kalbime bastırarak sakinleşmeye çalıştım. Kulağım sokaktan gelecek sesteydi. Ayak seslerini duyunca kalbime bastırdığım elimi çekip ağzımı kapattım. Korkuyla başımı çevirip kapının kenarındaki boşluktan adamlara baktım. Nevfel ve siyahi adam kapının bir iki metre aşağısında sokağın başındaydılar. Nevfel ellerini dizine dayamış derin derin nefes alırken sokağın iki tarafına bakıyordu. Sonra yerde duran bir şeyi fark etti. Eğilip yerden aldığı şeye baktı. Bileklik! Koluma baktım. Bilekliğim yoktu.

Bir şey diyordu ama sesini net duyduğum halde soluk soluğa kalmış adamın ne dediğini anlayamıyordum. Bir iki öksürükle ciğerlerini, boğazını temizledikten sonra doğruldu. Yanındaki adama sokağın yukarısını işaret etti.

"Sen... sen bu tarafa git. Onu... Onu bulmak zorundayız! Hadi... Acele et!"

Siyahi adam başını tamam, anlamında salladıktan sonra Nevfel'in işaret ettiği yola doğru koşturdu. Nevfel, "Nereye kayboldu bu Allah'ın cezası!"diye söylenerek başını çevirip etrafa bakındı.

"Onu bulmak zorundayız! Onu... Bulmak zorundayız!"dedi neredeyse ağlamaklı bir sesle.

Sonra sokağın diğer tarafına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Artık kapının arasındaki boşluktan onu göremiyordum.

SEN LEYLA'SINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin