SEN LEYLA'SIN 🕸️ 24

6.1K 506 43
                                    

Acaba öncesinde de şu son üç buçuk ayda yaşadığım kadar aksiyon dolu muydu hayatım? O örümcek ağından beri ya ben fırtınanın içindeydim ya fırtınalar benim içimdeydi. Hakkımda bir şeyler öğrenmiştim. Ne var ki öğrenmek de öğrenmemek de kahrediciydi. Ben Leyla'ydım ve Leyla bir zavallıydı.

Libya'dan ayrılıp Türkiye'ye gelişimiz planlarımızın dışında olmuştu. Yavuz akşama kadar Libya'da beklememizin tehlikeli olabileceğini söylemişti. Türkiye'ye dönmek için daha erken bir vakitte uçak olmadığı için önce karayoluyla Tunus'a oradan da Türkiye'ye gelmiştik. Üç ayrı uçak yolculuğunun ardından dün gece nihayet eve gelmiştik.

Bu evi fazlasıyla sahiplenmiştim. Libya'daki o büyük evde ya da başka bir evde olmak istemiyordum. Bütün karmaşaya karşın bu ev benim huzurlu yuvamdı. Karakol, cezaevi, oteller hatta Libya'daki sarayımsı ev, köşkler, konaklar korkunçtu. Yavuz'un evi de eşyaları da çok güzel ve konforluydu. Kendimi buraya ait hissediyordum.

***

Ne Libya'da olanları ne öncesini düşünmek istemiyordum artık. Leyla'nın kim olduğunu sorgulamaktan bıkmıştım. Libya'yla birlikte eski Leyla'yı, Nevfel'i ve diğerlerini geride bırakmıştım işte. Ben yeni bir Leyla'ydım. Artık geleceği düşünmem gerekiyordu. Libya'ya gitmeden önce, Yavuz'un sahilde söyledikleri, evlilik teklifi aklıma geldikçe tuhaf hissediyordum. İkimiz de bir daha bu konuyu açmamıştık ama on gün yarın bitiyordu. Belki Yavuz yeniden sorardı aynı soruyu. Bunu düşündükçe telaşlanıyordum. Biraz kafamı toplasam, Libya'da öğrendiklerimi iyice sindirip Yavuz'a olan duygularımdan emin olabilsem ne güzel olurdu. Birkaç gün daha bu konuyu açmamasını, bir süre daha aynı evde yaşayan iki yabancı gibi devam etmeyi diliyordum. Gene de tekrar aynı soruyu duyarsam teklifini kabul edecektim. Bu yüzden artık kendimi evlilik düşüncesine hazırlamalıydım.

Yavuz daha Samsun'a gelişimizin ilk gününün öğleninde hastaneye gitmişti. Yorgun olduğumuz için evde kalıp dinlenir sanmıştım ama öyle olmamıştı. Açıkçası evde yalnızken kendimi daha rahat hissediyordum. Gene de yorgun haliyle hastaneye gittiği için kendimi suçlu hissetmiştim. Sonuçta benim için Libya'ya gitmiş ve bir sürü sıkıntı yaşamıştı. Tabi bir de yaptığı masraf vardı. Ben de onun için güzel yemekler pişirip yokluğumuzda tozlanan evi temizlemiştim.

Eylül ayının ilk yarısındaydık. Artık havalar soğumaya başlamıştı. Buna rağmen bugün hava balkonda bir akşam yemeği için uygundu. Akşam yemeğimizi belki de kıştan önce son kez balkonda yemiştik.

...

"Eline sağlık. Yemekler çok güzel olmuş."

"Afiyet olsun."

"Bu güzel yemeklerden sonra çayları ben hazırlamalıyım."

"Dinlen sen. Ben burayı toplayıp, çayı hazırlıyorum hemen."diyerek ayağa kalktım. Yavuz da gülerek ayağa kalktı. Ne vardı ki bunda gülecek? Benimle birlikte sofrayı toplamaya başladı. Sofrayı toplayıp çay suyunu koyduktan sonra bulaşıkları Yavuz'la birlikte halletmiştik. Kendi başıma yapabileceğimi söylediğim halde bana yardım etmek istiyordu. Ev işlerini pek de sevdiğim söylenemezdi ama Yavuz yakınımdayken de kendimi rahat hissetmiyordum. Bu yüzden içeri gidip beklese daha iyi olurdu. Israrla yardım etmek istediği için yüzüne bakmadan bir şeylerle uğraşıp duruyordum.

Çayımızı da balkonda içiyorduk.

...

"Hala, kafanda soru işaretleri var mı?"

"Elbette. Hafızam yerine gelene kadar o soru işaretleri hep olacak."

"Kadının söylediklerinin hiç mi etkisi olmadı?"

SEN LEYLA'SINWhere stories live. Discover now