Işıklar yeniden açıldığında, Marcella James'i itekledi.
"Benden uzak dur sefil yaratık."
James, yana doğru dengesini kaybederken gülmeyi de esirgemedi.
"Sefil yaratık mı? Sendeki bu cesaretle nasıl Griffindor'a seçilmedin anlamıyorum."
"Bende sendeki bu yetersiz beyinle nasıl Hogwarts'a seçildin anlamıyorum."
James, kaşlarını çatarak Marcella'ya baktığında Marcella'da aynı şekilde ona karşılık verdi.
"Siz ikiniz." Duydukları sesle iki çocukta aynı anda irkildi. Lastrange, içeri girmişti. "Benim yanımdayken bir kere daha atışırsanız, gecenin geri kalanını zindanda geçirirsiniz. Benim daha caydırıcı cezalarım vardır."
Marcella, oturduğu yerden kalktı. Profesöre doğru yürürken, James içinden lanet olası ölüm yiyen diye bağırıyordu.
James de oturduğu yerden kalkıp, onların yanına gitti. Profesör Lastrange, konuşmaya başlamıştı.
"İlk olarak en yukarıdan, en aşağıya doğru kontrol etmeye başlayacağız." Dedi Lastrange. "İkinizde benimle geliyorsunuz. Ben sağ, siz sol tarafı kontrol edeceksiniz. Ben olsam ikinizi de ayrı ayrı yollar, ne haliniz varsa görün derdim ama Müdüre McGonagall çok insaflı biri."
James kafasını diğer tarafa çevirip gözlerini devirdi.
"Hadi, yürüyün."
Profesör Lastrange önden, diğer ikisi arkadan yürümeye başladılar. Karanlık koridorlara girdiklerinde üçü de asalarıyla Lumos yaptılar ve koridoru az da olsa aydınlattılar.
Hareket eden merdivenlerden en yukarıya çıktılar.
"Potter, Marcella siz sola gidin. Koridoru baştan aşağı gezin ve yine buraya gelin. Bende sağa gidiyorum."
Marcella, gülümseyerek başını salladı. James ise yeniden ve yeniden gözlerini devirdi. Kendisine Potter denilirken, Slytherinli kıza ismiyle hitap ediliyordu.
Lastrange, sağ tarafa doğru yönelirken James ve Marcella sola doğru yürümeye başladılar. Her zamanki gibi uyumak üzere olan portreler onlara kızıyordular.
"Bu adamın en büyük hobisi neymiş biliyor musun?" Diye sordu James.
"Hangi adamın? Profesör Lastrange mi?" Diye sordu Marcella gözlerini karanlık koridorda gezdirirken.
"Evet."
"Neymiş?" Diye sordu Marcella. "Öğrencilere işkence etmek mi?"
"Hayır. Bulanıklara işkence etmek."
Marcella, yüzünü James'e çevirip buruşturdu. "Sana inanmıyorum."
"Karısı Bellatrix Black ile-"
Marcella inleyerek elindeki asayı bıraktı ve elini hemen kazağının içine soktu. "Lanet kolye!" Kolyeyi çıkarıp baktı. James de kolyeye bakıyordu.
"Güzel tılsım." Dedi James.
"Tılsım mı? Bu bir Muggle kolyesi."
"Muggle doğumlu olduğun ne kadar belli. Bu kolyenin bir tılsım olduğu her yerden belli bulanık."
Marcella, yeniden kolyeye bakıp kazağının içine soktu.
"Bir şey anlatıyordun?"
"Hah evet. Karısı ile birlikte bazen bulanıkları kaçırıp işkence ederlermiş. Zaten bu adamın karısı tam bir manyakmış. İşkenceden zevk alan, Karanlık Lord'un en sadık kuluymuş. Bulanıkların kollarına 'bulanık' yazarlarmış. Black ailesinin bir hobisiymiş bu, bulanık yazmak."

YOU ARE READING
Asil Bulanık
Fanfiction*TAMAMLANDI* "Lütfen Andromeda yalvarırım." Bellatrix Lestrange, birine yalvarıyordu. Gözleri dolu doluydu ve bedeni titriyordu. "Ama, Bella-" Bellatrix, kardeşinin sözünü kesti. "Bu benim seçimim! Druella ve Rodolphus'un bu bebekten haberi olmamas...