Zat-ı ali.

1.5K 99 4
                                    

Gözlerimi araladığımda hissettiğim huzur ve güven duygusuyla gülümsedim, kolları etrafımda sımsıkı dolanmış, burnum boynunda, dudakları saçlarımdaydı. Bu anının bitmemesi için gözlerimi tekrar sıkıca kapattım. Hafifçe kıpırdandı, burnunu saçıma sürtüp küçük öpücükler kondururken daha da sıkı sardı kollarını.

"Kokun, bana özel yaratılmış gibi." Fısıldamasıyla burnumu boynuna daha da gömdüm, ben de senin kokun için aynısını düşünüyorum diye aklımdan geçirirken kıkırdadım.

"Birileri uyuyor numarası yapıyormuş." Dudaklarımı tekrar gülmemek için birbirine bastırırken bana bakmak için doğruldu. Uzaklaşmasının yarattığı huzursuzlukla yüzümü astım. Nedenini anlamış gibi gülümsedi.

"Karnım aç." Dudaklarına yayılan gülümsemenin etkisiyle gevşedim.

Yerimden kalkmak için doğruldum. "Mutfağa o zaman." Elini karnıma doğru sarıp beni tekrar kendine çekti. Sırtım göğsüne değecek şekilde dururken, burnunu boynuma uzatıp uzun ve yoğun bir şekilde öptü.

"Dışarı çıkalım."

Boynumdaki nefesinin etkisiyle gözlerimi kapatsam da yerimden fırlayacak gücü buldum. Yüzüme hoşnutsuz bir ifadeyle bakarken, kıkırdadım.

"Hazırlarım ben hemen bir şeyler, cumartesi sabahı dışarının gürültüsünü hiç çekemem."

Yerinden kalkıp aramızda iki adımlık mesafe bıraktı. En sevimli haliyle gülümsedi.

"Sessiz bir yere gideriz." Tabii Kerem Sayer bu istersen seni ıssız bir adaya bile götürebilir kahvaltıya.

"Hadi üstünü değiştir." Söz dinleyen küçük bir kız edasıyla minik adımlarla odama doğru yürürken arkamdan seslendi.

"Pijamalarını sevmediğim söylenemez ama benden başkası görsün istemem."

Aptal aptal sırıtarak odama girdim, dizleri yırtık yırtık olan kotumu giyip üstüne beyaz, uzun bir bluz ve onun da üstüne krem rengi, kalın bir kazak giydim. Tokayı çekip saçlarımı özgür bıraktım, fırçayı alıp hızla saçlarımı düzelttim, parfüm sıkıp çantama ve ceketime uzandım. Mutfakta, elinde bir kupa kahveyle camdan dışarı izleyen Kerem'e doğru yürüdüm.

Arkasını döndüğünde şaşırmış bir ifadeyle beni süzdü. Aynı şekilde üstüme doğru baktım, bir sorun mu vardı?

"Hızlı oldu." Önce anlamasam da sonra hazırlanmamdan bahsettiğini anladım, adam alışmış tabii podyuma çıkacak gibi hazırlanan kızlara, benim bir kot bir kazak giyip hazırım demem garibine gitti. Hoş benden öyle şeyler hiç beklemesin, çok özel günlerde ancak.

"Işte mükemmel bir özellik daha." derken elindeki kupayı lavaboya bıraktı. Hoşuna gitmesine gülümserken, ayakkabılığa yönelip kahverengi botlarımı çıkartıp giydim. Üstüme ceketimi de geçirip kapıdan çıktım. Anahtarlarını ve montunu alıp kapıyı kapattı. Doğrudan merdivenlere yönelip asansörü pas geçtim, bu adamın hareketlerini bu kadar benimsememe şaşırırken basamakları küçük bir çocuk gibi zıplayarak inmeye başladım.

Arkamda bir çift gözün beni sırıtarak izlediğinden emindim.

Otoparka girmek için yöneldiğimde uzanıp beni kolumdan tutup çekti.

"Araba dışarda." Omuz silkip sevimli bir ifadeyle gülümserken dış kapıya doğru ilerleyen adımlarını izledim.

Arabaya ulaştığımızda benim tarafımım kapısını açıp binmem için bekledi, bu ne kibarlık. Gülümseyip kemerimi takmak için döndüm. Kendi tarafına geçip arabayı çalıştırdı, kemerini takıp sürmeye başladı.

Ask Me To StayWhere stories live. Discover now