I will wait.

1.5K 105 0
                                    

Beni bırakıp gittiği yerde dakikalardır dikiliyordum. Sanki son anda vazgeçip dönecekmiş gibi, içim de garip bir huzursuzlukla ağaçların altında, arabalar yanımdan hızla geçerken öylece duruyordum. Yirmi yıldır ilk kez hiçbir şey yapmadan, yapamadan duruyordum. İlk kez gücüm yetmiyordu, ilk kez işler kontrolüm dışında ilerliyordu. Bir an geliyor kollarımda gözümün içine ihtiyacı olan tek şey benmişim gibi bakıyor, diğer bir an gözlerindeki nefret kanımı donduruyordu.

Bacaklarım kıpırdayabileceğine karar verince hareket etmeye başladım, kahvaltı yaptığımız yere doğru yavaş adımlarla yürüyüp anahtarı çıkarttım. Arabayı çalıştırıp biraz önceki yavaşlığın tam zıttında ilerlerken müzik çaların düğmesine bastım. Mumford & Sons, i will wait çalarken gaza daha da yüklendim.

Eve geldiğimde ne yapacağımı bilmez halde odamda dolanıyordum. Ceketimin cebinden gelen sesle telefonu çıkartım.

"Kayra?"

"Kerem, naber?" Sesi durgundu.

"İyidir. Bir şey mi oldu?"

"Yoo, yok. Buluşalım mı konuşuruz biraz."

"Olur evdeyim ben istersen buraya gel ya da nereye dersen-"

"Spor merkezindeyim ben kimse yok sen buraya gel."

"Tamam geliyorum."

~

Spor merkezine girdiğimde gerçekten etraf sessizdi, cumartesi için garip bir durum. Kayra, camla kaplı bir odanın içinde masanın önündeki sandalyelerin birinde oturuyordu. Beni görünce ayağa kalkıp kapıyı açtı.

"Hoş geldin, abi."

"Hoş bulduk, hayırdır, birkaç kişi hariç kimse yok."

"Birkaç eğitmen izinli bugün o yüzden."

Anladığımı belirtmek için kaşlarımı kaldırırken karşısındaki sandalyeye oturdum.

Durgun ve düşünceli bir hali vardı.

"Ne içersin?"

"Sert bir kahve alayım."

Ayağa kalıp kahve makinesinin yanına gitti, iki kupaya sadece ve normalden biraz fazla kahve koyup yanıma döndü. Kupanın birini bana uzatırken konuşmaya nasıl gireceğini düşünür bir hali vardı.

"Kayra, sorun ne?"

"Ya aslında, şimdi bunu seninle konuşmak da doğru olmayacak ama aslında bunu senden başka konuşacak kimsem yok."

"Anlat." Kahveden bir yudum alıp masaya bırakıp onu dinlemek için öne doğru eğilirken güven veren bir ifadeyle baktım.

"Begüm." Yüzünü buruşturdu, utangaç bir ifadesi vardı.

Rahat bir tavırla arkama yaslanırken elimi devam et manasında salladım, gülümsememden biraz cesaret almış olacak ki arkasına yaslandı.

"Hafta sonunu birlikte geçirdik biliyorsun." Başımı evet manasında sallayınca devam etti. "Begüm benim daha önce karşılaşmadığım tarzda biri; açık, net, dürüst, eğlenceli ve sınır tanımıyor. "

Başını öne eğip söyleyeceği kelimeleri tartarken araya girdim.

"Ne zaman ne yapacağı belli olmaz."

"Aynen." Söylediği şeye gülüp başını iki yana sallarken arkasına tekrar yaslandı.

"Kerem ben nasıl davranacağımı bilmiyorum o yüzden seninle konuşmak istedim."

Ask Me To StayWhere stories live. Discover now