Bölüm 26

5.1K 200 24
                                    

Yeni bölüm geldi umarım beklediğinize değer. Ben kendi açımdan söyleyeyim beğendim ama önemli olan sizin fikriniz umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum 😊
Güzel yorumlarınız içinde çok teşekkür ediyorum ❤

Azranın ağzından :

Şu an yaşadığım şeyin bir kabus olmasını o kadar çok istiyordum ki. Birazdan uyanıp içime derin bir nefes çekerek 'Kabusmuş' demek istiyordum ama değil di. Meriç tam karşımızda Arese doğru silah doğrultmuştu. Silahın namlusunu takip etiğimde tam Aresin kalbinin üzerindeydi ve o an kalbim öyle bir sıkıştı ki ölürorum zanettim. Meriç bu kadarını yapaz değil mi ? Bu kadarına cüret edemez. Ama Meriçe baktığımda gözlerindeki nefreti ben bile görmüştüm ve bu benim içimdeki korkuyu daha da artırdı. Ares ise o kadar sakindiki sanki o silah ona doğrultulmuş değil di. Ona zarar gelme düşüncesi bile kalbimi sıkıştırıp kendimi bayılıcakmışım gibi hissetmeme yol açarken bunun bir de gerçek olma düşüncesi beni öldürüyordu. Sahi ben ne zaman bağlanmıştım bu adama bu kadar, ne zaman sevmiştim de şimdi ona bir şey olucak diye korkar olmuştum. İşte gerçek aşk buydu sanırım onunla seneler, ya da aylar geçirmene gerek yok belki sadece bir dakika içinde kendine bağlayıp kendine aşık ede bilir di.
Silaha ve Arese bir şey olma düşüncesine o kadar odaklanmıştım ki Ateşin silahını çıkarıp Meriçe doğrultuğunu daha yeni fark etmiştim.

Meriç "Bu sefer başaramıyacaksın Aslıyı elimden aldığın gibi Azrayı almayacaksın"

Ares "Benim o sürtükle işim yok Meriç Aslı senin ola bilir ama bir daha Azranın adını ağzına alırsan konuşacak bir ağzın olmayacak"

Meriç "Aslı artık umurumda değil" diyip silahı saha sıkı tutu. Artık birinin bir şey yapması gerekiyordu ama kimse kıpırdamıyordu. Şu an ne yapabileceğimi bilmiyordum ama bir şeyler yapmam gerekiyordu. Ani bir kararla yavaş yavaş Aresin yanından uzaklaştım zaten Meriçle tartışmaya o kadar dalmışlardı ki beni farketmediler bile. Ardanın silahına uzandığını gördüğümde ondan önce davranıp eline aldığı silahı elinden çekip aldım. Arda bana kaşlarını çatarak bakıyordu sanırım ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Ona sesiz olmasını işaret ederek yavaşca Meriçin arkasına dolandım ve silahı kaldırıp tam başına dayadım.

"Şürpriz" dediğimde herkez şaşkınlıkla bana bakıyordu. Ne yapıyım kimse bir şey yapmayınca bende mecbur kalmıştım.
Daha demin ki Aresin rahatlığından eser bile kalmamıştı şu an endişeyle bana bakıyordu. Ne yani kendisi için değil de benim için mi endişeleniyordu.

Meriç "Meleğim sen de mi oyuna katılmaya karar verdin" bunu o kadar rahat söylemuşti ki sanki başına silah diğrultan biri yokmuş gibi. Meriçin sözlerini duyan Ares üzerine doğru yürümeye başlamıştı kı Meriç "Dur sakin bir adım daha atma" diye bağrınca hiç duymamış gibi üzerine yürümeye devam etti.

"Ares lütfen dür sana bir şey olamsını istemiyorum" dediğim zaman durup bana baktı. Bana kızgın bakıyordu neden kızdığını biliyordum kendimi tehlikeye attığım için kızıyordu ama ben de ona bir şey olsun istemiyordum.

Ares durduğuna göre şimdi biraz cidiye anlınma zamanı geldi. Elimde ki silahın emiyetini açtığımda Meriçin gerildiğini anladım işte bu iyi.

"Şimdi ya o silahı bırakırsın ya da " diyip silahı başına biraz daha yaklaştırdım

Meriç "Sen bunu yapamazsın" demişti ama sesindeki şüpeyi anlamıştım.

"O kadar emin olma" dediğim gibi silahı ters çevirip tam kafasına vurduğumda önce sendelendi sonrada yere serildi ve böylece de filmlerde gördüğumüz bu sahnenin gerçek olduğunu kanıtlamış oduk.

Piskopat MafyamΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα