*1. bölüm*

35.9K 1.5K 312
                                    

(multi : Emir hoca ve Su Hümeyra)

Rabbim, diye devam etti Yusuf duasına.
Benim tedbirim senin takdirinden küçüktür...”


🍃 Dualar ve Rüyalar


Çektiği tesbihi yavaşça yere bıraktı İbrahim Hoca . Zikrini tamam etmiş, besmelesiyle duaya durmuştu. Duaların kabul olduğu beşinci makamdı nede olsa Bursa Ulu Camii. Burada edilmiş dualar makbul dualardandır derdi bilenler. Avuçlarını Rahmet-i Rahman'a açtı. Başında küçücük takkesiyle yanında oturan cânparesi Emir'de onu taklit etmeye devam ediyordu. O da küçük parmaklarıyla kavradığı tesbihini bırakmış, tıpkı babası gibi açmıştı ellerini.

-Allahım , sen bize gözlerimizin aydınlığı olacak eşler ve zürriyetler bağışla . Ve bizi takva sahiplerine önder kıl ..'

İbrahim Hoca her zaman dilinden düşürmediği virdini birde burda yinelemişti . Ama kapatmadı ellerini. Kapatamadı. Yüreğine sımsıcak bir dua düşüvermişti . Dönüp yanında elleri açık onu dinleyen oğluna baktı. Gözbebekleriyle kucakladı Rabbinin emanetini. Sonra da gönlünde katre katre yağan duayı döktü cümle kelama.

-Ya Rabbim... 'dedi tok sesiyle. 'Vedud isminin hürmetine , Emir'ime Emir Sultan ve Hundi Fatıma Sultan gibi göklerde nikah nasip eyle . Onu salih kulların arasına kat . Saliha bir eş nasip et .'

Ve amin diyerek kapandı elleri . Baba duasıydı nede olsa . Edilebilecek en güzel yerde edilmiş en güzel duaydı. Henüz aklı ermese de babasının onun için yedi kat göğe uçurduğu dileğini tebessümle karşıladı Emir.

-Amin .'dedi kaderini çizecek bu duaya. Minik elleri nurlu yüzüne kapandı . Lakin şairin dediği haktı. Kaderin üstünde bir kader vardı. Yanlız değildiler amin dedikleri bu duada . Hemen arkalarında, kucağındaki minik torunuyla sütuna yaslanmış yaşlı teyze kulak kesilmişti onlara . Bu baba oğulu imrenerek izliyor, bir yandan da evladının yavrusunu kollarında saklıyordu.

-Amin .'dedi tüm içtenliğiyle İbrahim hoca'nın duasına . Ve minik torununun sağ elindeki küçük yaraya değdirdi kuru dudaklarını.

-Sana da güzel Hümeyram ..'dedi fısıltıyla. Lakin dualarının bir meleğin kanadına takılıp Levh-i mahfuz'a taşındığını hiç biri bilemedi...

Sıçrayarak uyanmıştı Emir uyuduğu yataktan . Alnında biriken terleri elinin tersiyle silmişti. Gördüğü rüyanın etkisi halen geçmemiş, boğazında hissettiği kement nefesini kesmeye devam etmişti. Derken hızlıca açıldı yatakhanenin kapısı. Hocası üzerindeki cübbesiyle  telaşla içeri girmişti .

-Emir?'dedi endişeli bir tonla.'Oğlum iyimisin ? Sesin mescide kadar geldi .'diyerek yanına oturdu delikanlının . Emir kendini toparlamaya çalışarak hocasının yüzüne baktı. Kalbi yaşadığı ile hızlıca atıyordu. Elini göğsüne bastırdı.

-İyiyim hocam. Rüya... Rüya gördüm sadece. 'dedi nefes nefese haliyle. Hocanın kaşları üzgünce havalandı. Emir iyi bir çocuktu. Bu medresede diğer talebeler arasında parmakla gösterilirdi. Hem ahlakına hem çalışkanlığına diyecek yoktu. O da öğrenciden çok evladı gibi severdi bu genci. Elini uzatıp bana şefkatiyle saçlarını okşadı.

-Ah oğlum...'dedi yüreği kaygıyla kavrulurken. 'Yine mi aynı rüya? Kursa kayıt olduğun günden beri her akşam görüyorsun ama anlatmıyorsun.'

Emir başını önüne eğdi. Babası küçüklüğünden beri her rüyanın anlatılmasının uygun olmayacağını söylerdi. Üstelik artık o da gitmişti... Ellerini kucağında birleştirip mahcubiyetle başını salladı.

Göklerdeki Nikah (Tamamlandı) Where stories live. Discover now