*18. bölüm*

10.2K 861 114
                                    


Potifar'a göre Züleyha üç hece; sarayın dar koridorlarında sınırsız bir güzellik,
bir görüntü ele güne, bir iktidar sağlaması.
Potifar Mısır'ın en güzel kızının kocası.
Potifar en nadide elmasın sahibi ama o kadar, sadece o kadar.
Züleyha bir uzun nâme idi ; Potifar'ın okuması yazması yoktu.






🍃 VÂZI-UL YED 🍃




Derinden bir nefes çekip ağır adımlarla yürümeye devam etti dar sokakta Serdar . İçinin sıkıntısını ne şıkır şıkır güneşli olan bahar havası , nede sokakta oyun oynayan çocuk sesleri ferahlatabiliyordu . Halbuki demiyor muydu Güzeller Güzeli (sav.) ; 'Çocuk sesi ve yağmur sesi size Allah'ı hatırlatır .'diye .. Gözünün ucuyla az ilerideki mavi boyalı kapının önünde ip atlayan iki yandan örgülü sarı saçlı minik kıza baktı . Ne kadar da neşeli görünüyordu . Çocuktu işte .. Ne dert vardı ne tasa , nede sevda ... Halbuki Serdar öyle miydi ? Yaşar amcanın Emir'e zorla görüşmeyi kabul ettirdiği kızın adını duyduğundan beri yüreğine oturan taşın ağırlıyla tüm benliği eziliyordu sanki .


Nurbera ... Çakır hareli huri ...


İlk kez iki ay önce camiinin yeni Kur'an kursu hocasının geleceği gün karşılaşmıştı onunla . Hemen camii'ye giden yolda .. Nurbera çekingenlikle , kapı önünde çekirdek yiyen teyzeye camiinin yolunu karıştırdığı söyleyip adres tarif etmesini rica etmiş , teyzede Serdar'ı görünce 'al sana caminin müezzini' diye adres yerine onu göstermişti . İşte o anda birkaç saniyeliğine buluşmuştu Serdar'ın bakışları Nurbera'nın çakır hareleriyle .. Şimşekler çakmış ama yağmur yağmak yerine güneş açmıştı sanki gökyüzünde . Kar taneleri havada uçuşmaya başlamış ama ilkbahara has kuşlar ötüşüvermişti birden ... Ve Nurbera edeple başını önüne eğip bakışmalarına son vermişti . Serdar'da kaçırıvermişti bakışlarını , göz zinasıdır diyerekten .. Ama gözleri unutsada hem aklına , hemde kalbine kazınmıştı o çakır hareler .. O günden sonrada birkaç kez sokakta , birkaç kezde camiinin giriş çıkışlarında karşılaşmışlardı o kadar . Her birinde de Nurbera Serdar'ın gözleriyle buluşunca bakışları , başını eğmiş , Serdar da Nurbera yanından geçerken hafif sesle selam vermişti .  Seviyordu ..uzaktanda olsa seviyordu işte . Sevmek haram değildi ya ? Gözlerine bakamasada , elini tutamasada , sesini duyamasada , seviyordu ...


Eliyle alnına dökülen saçlarını geri ittirdi . Ve iç çekti . Ah be Yaşar amca ! Ne yaptın sen .. Emir kardeşten öteydi Serdar için . Ve şimdi sırf 'Allah aşkına' denildiği için Serdar'ın yüreğinin çiçeğine görücü olacaktı .. Kardeşi !


-Allahım sen yardım et .. Sen bana sabır ve dayanma gücü ver ..'dedi mırıldanarak . Şaka  gibiydi .. Kötü bir şaka . Peki ya Nurbera'da istiyorsa Emir'i ? O zaman ne olacaktı .. Ya o babasına rica ettiyse , adamda o yüzden illa Emir hoca diye ısrarcı olduysa ? Hayır , hayır .. Olmazdı . Nurbera öyle biri değildi ki zaten ! Adımlarını biraz daha hızlandırıp gözlerini yerden ayırmadan yürümeye devam etti Serdar . Emir zaten Hümeyra'yı beklerken , Nurbera ile birşey düşünecek değildi . Peki ya ikiside isterse ? Birbirlerini beğenirlerse...

-Ahh !'


Serdar duyduğu minik çığlıkla hemen yanıbaşında olan küçük kızın yanına koştu . Az evvel mavi boyalı kapının önünde ip atlıyordu ama şimdi düşmüştü . Hızla yere çömelip kızın omuzuna elini uzatmıştı ki , aynı hızla diğer yandan gelen bir diğer kişinin elini uzatmasıyla küçük kızın omuzunda birleşti eller . Serdar burnuna aniden dolan yasemin kokusuyla başını kaldırıp elinin değdiği elin sahibine baktı . Bu .. bu...

Göklerdeki Nikah (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin