''Yoldaş Baekhyun... "
Baekhyun kaldığı otel odasında karşısındaki iki askerine bakarken düşünceliydi.
Askerlerini böyle bir şey için suçlayamazdı. Suçlamaması gerektiğini biliyordu. Eğer o sarhoş geri zekalı öldürülseydi evlenmek ve ülkesinden kopmak zorunda kalmayacak, şimdi burada oturmuş en iyi askerlerine en okkalı cezayı düşünmeyecekti.
"Kimden emir aldınız? "
Diye sert ve soğuk sesi odanın dört duvarında yankılandığında askerlerden kadın olan selam durarak bir adım öne çıkmıştı.
"Emir almadık Yoldaş Baekhyun. Böyle bir konuda emir almamıza gerek yok. O adam, o ruhu boş adam ölse de dünyanın bir kaybı olmazdı. Ama siz, ordumuzun en zeki adamı ve geleceğin başkanının sürgün edilir gibi buraya gönderilmesi ülkeyi savunmasız bırakacaktır.''
"Kelimelerine dikkat et yoldaş Kim. Karşında emir erin yok. Siz, size verilen emirler dışına çıkmazsınız ve ben bu sabah karargahtan ayrılırken size emir verdiğimi hatırlıyorum. Benim emrimi ancak benden üst rütbedeki biri geçersiz kılabilir. Söyleyin!"diye hala koltukta rahat otursa da sesindeki ölüm iki askerinde yutkunmasına neden olmuştu.
"Bana emir aldığınız kişiyi söylemezseniz burada, bu odadan ancak leşiniz çıkar. Sizin olmayan bir toprakta, ismi olmayan mezarlara gömülürsünüz. "Diye konuşurken az önceki sakinliği yerini belirgin damarlar ve sıkılı yumruklara bırakmıştı.
Bunun altından çıkacak şeyden emin değildi ama emir veren üst makamlardan bir bakansa bu meclisin aynı görüşte olmadığı ve karışıklığa yol açacağının habercisiydi.
"Yoldaş Jong konuşmak için sana saniye bile tanımıyorum "dediğinde uzun ve iri yapılı siyahlar içindeki erkek ona hitapla bir adım öne çıkıp selam durarak konuşmuştu.
"Efendim. Burada yanınızda kalmama müsaade buyurun, geri döndüğüm taktirde de kelem vücudumdan ayrılacaktır. Burada sizi korumama müsaade buyurun.''
"Sorumu cevapladığın taktirde yanımda kalmana izin vereceğim. "Diyerek Baekhyun sinirden dişleri sıkılı, sabrının son demlerini yaşarken genç asker duraksamıştı.İşin sonunda her şekilde de öleceğini biliyordu.
"Başkan... O prensi ortadan kaldırmamızı emretti.Siz karargahtan ayrıldıktan sonra bir telefon aldık.Emir basit üç kelimeden oluşuyordu' Prensi ortadan kaldırın' ve sonrasında telefon kapanmıştı."
Baekhyun askerin dediklerini algılamakta zorlanırken kaşlarını çatmıştı.Babasının onu umursamadığını düşünüyordu.
"Yoldaş Kim, ne yapacağını biliyorsun.'' diye sakin kalmaya çalışıp ayağa kalkarak boydan boya olan cama ilerlerken odada duyulan çırpınışları umursamıyordu.
Böyle görmüş, böyle büyümüştü. En yakın arkadaşları ihanetle suçlanıp gözlerinin önünde öldürülürken merhamet kavramını tamamen en derilere gömüp, buralara kadar gelmişti, gelmek zorundaydı.
"Bittiyse onu gömecek bir yer bulun. Bu da sana ders olsun yoldaş Kim. Canınız için ihanet etmeyin. Bundan sonra benimle kalacak, Young olmadığında beni koruyacaksın. "Diye camdan yansıyan aksine bakarken genç kadın titreyen ellerindeki kanla selam durarak odadan çıkmıştı.
.
.
.
"Dertliyimmmm dostlarrrrrrrrr, elinnnnnn katilleriiiii gece beniiiii ah-kafam yavaş ol köleeee!!!" diye sarhoş olan bağırken Young. Sırtındaki adamın kafasını lanet kirli sokak duvarlarına sürte sürte kıvılcımlar çıkartmak isterken, kalçasını sıkan elle kolları gevşemiş sırtındaki adamı yere fırlatmıştı.
YOU ARE READING
Romantik Komedi [ChanBaek]
FanfictionKuzey Kore ve Güney Kore Amerika'nın yıkıcı tehdine karşı birleşmeye karar verirse... Ve bunu Güney Kore kendi prensleri ,Kuzey Kore ise başkanlarının tek çocuğu ve oğlunu zorunlu bir evlilik ile birleştirme kararı alırsa ne olur? ♣ Güneyin başı...