9. Bölüm : En Sevdiğim Şiir

134 63 85
                                    

"En sevdiğim şiiri iki yıl önce ezberlemiştim. Çünkü aşıktım, hem de çok."

Akşam ben odamda mışıl mışıl uyuyorken yine huzurumu bozacak o ses geldi. Ablamın sesi... Sevmiyordum onu. Hiç anlaşamadık biz. Ama çok yakın bir zamanda yurt dışına Erasmus için gidecekti ve ben bunun için seviniyordum.

Odama hızla dalınca korktum. Her zaman ki gibi bağırıyordu. Acaba gene hangi eşyası kaybolmuştu da benden hesap soracaktı çok merak ediyordum gerçekten?

"Kalk çabuk! Kalk! Tavuk gibi erkenden yatmış birde. Seni uyandırmayacağımı mı düşündün acaba?" diye cırlayınca kulağımın dibinde kalkmak zorunda kaldım. Bir daha böyle olası durumlar için kapımı kilitleyecektim. Şarttı bu!

"Yine ne var ya?" diye bağırdım bende yatakta doğrulup. Karşıma geçip elini beline koymuş dik dik bana bakıyordu.

"Benim parfümü utanmadan nasıl bitirirsin ya? Sen nasıl bir insansın! Daha yeni almıştım. Kaç lira verdim bu gördüğün parfüm şişesine sen biliyor musun?" Söylediklerine karşılık yüzüne boş boş bakmaya başladım. Hem ben bitirmemiştim ki onu. Odasına girmeye korkuyordum bir eşyası kaybolacak da benden bilecek diye. Daha da benim bitirdiğim nerden düşünebilirdi ki. Gerçi o her şeyi benden biliyordu. Ölse mezardan dirilir, bana hesap sorar. "Sen mi öldürdün beni be?" derdi.

"Ben bitirmedim ve şimdi derhal odamdan çık. İzinsiz girme bir daha!" dedim. Sesim ne kadar sinirli olabiliyorsa, kaşlarım ne kadar çatılıyorsa çattım. Bana gıcık gıcık bakıp odadan çıktı. Bu büyük bir gelişmeydi benim için. Çok azarlamamıştı. Ama uykumu da kaçırmıştı. Neler yapabileceğimi düşünürken yarın matematik yazılısı olduğu aklıma geldi. Kalkıp çalışma masama oturdum. Çantamdan matematik kitabını çıkardım ve test çözmeye başladım. Matematiğim o kadar kötü değildi. Orta derecedeydi.

Yarım saatin sonunda yorgun bir ben vardım ama bu yazılı benim için önemliydi. Zor olacağını da biliyordum. Bizim hoca çok gaddardı. Kendime kahve yapmaya mutfağa gitmeye karar verdim. Mutfağa geldim ve sıcak suyu bardağıma koyarken mutfağa annem geldi.

"Kahve haa? Bizi de yapsan mı?" diyen anneme göz devirdim. Sanki kahve ustasıydım ben. Beni ne zaman mutfakta görse ya kahve yaptırıyordu ya da yemek. Ama ben hiç beceremiyordum. Üstelik babamla annem Türk kahvesi içiyordu ve onu yapması hamarat gerektiriyordu. Ben nescafe içtiğim için bir paket nescafe ve sıcak suyla iş bitiriyordu.

"Yarın yazılım var. Yapamam anne. Kusura bakma." dedikten sonra ben annemin kendisi yapmaya başladığını görüp kahvemi de alıp hemen odama gittim. Yatağıma kendimi atıp yan komidinimin ikinci çekmecesinde duran romanımı aldım ve okumaya başladım. Bu romanı arkadaşımdan yeni almıştım ve güzeldi. Kahvemi içip kitabımı okurken telefonumdan bildirim sesi geldi.

"Uyudun mu?" diye gelen bir mesajdı. Kimden geldiğine baktım. Gizemli Adam. Tam tahmin ettiğim gibi.

"Hayır. Kitap okuyordum. Ne oldu?" dedim merakla. Ne diyeceğini çok merak ediyordum cidden. Gözlerimi ovalarken bildirim sesiyle irkildim.

"Öyle, seninle konuşmak istedim. Sizin yazılılar ne zaman başlıyor?" Bu meraklı tavrını sevmiştim. Bana bir şeyler soruyordu ve benim hakkımda bir şeyler öğrenmek ister gibi bir çabası vardı. İşte bu benim hoşuma gitmişti. Belki size saçma gelebilir ama neden bilmiyorum. Yaptığı her hareket hoşuma gitmeye başlamıştı.

"Maalesef ki yarın başlıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Üstelik ilk günden matematik yazılısı olması da cabası yani." deyip bir mesaj daha gönderdim ardına.

"Sen ne yapıyorsun?"

"Ben de ne yapayım. Yarına yetiştirmem gereken bir dersim var benimde." Yarına yetiştirmesi gereken bir dersi vardı ve benimle konuşuyordu. Ne kadar iyi kalpli bir çocuktu bu ya. Harbi sevdim. Bende sıkılıyordum ve konuşacak birilerini arıyordum. Bu iyi olmuştu cidden.

Bulutlarda BuluşalımWhere stories live. Discover now