Ö.L.2

285K 8.4K 5.3K
                                    

İkinci bölümü de yazmış bulunmaktayım :) Bölümlerde fazla ara açılsın istemiyorum. Olaylar ağır gelişiyorsa lütfen belirtin.

Multimedia:Elisa, Çağkan, Cenk ve Alin var.

Şokun etkisini çoktan atlatmış, uzun düşünmeler sonucunda şaka olabileceğinde karar kılmıştım.

Hatta kimin yaptığını da biliyordum, daha önce neden düşünmediğimi kestirememiştim. Cenk'ten başkası olamazdı. Telefonuna ses değiştirme programı yüklemişti belki de.

Düşüncelerimi uyanmakta olan Alin bozdu. Uykudan yeni kalkmış olan sesiyle "Günaydın" diyebilmişti aynı şekilde karşılık verince somurtmuştu. O kadar mı kötü gözüküyordum.

"Ne var?" diye sordum merak ederek. Yüzümde herhangi bir yabancı madde mi vardı acaba, diye düşünmeden edememiştim.

"Bir şey mi oldu, rengin atmış? Hasta mı oluyorsun yoksa bana bulaştırma sakın mendille gezmek istemiyorum" Alin'den daha ne beklenirdi ki? Çok mu belli oluyordu korktuğum. Kötü bir şakaydı.

Gerçekten korkutan da sesiydi. İlk gördüğüm yerde tebrik edecektim onu.

"Hasta değilim ama olursam söz veriyorum ilk sana bulaştıracağım" diyerek ağır adımlarla elimi yüzümü yıkamak amacıyla banyoya yönelmiştim. Asıl amacım aynadaki yansımama bakmaktı.

Yatakhanedeki her odada iki öğrenci kalıyordu. Kendimize ait bir banyomuzun olması okulun sevdiğim diğer bir yanıydı.

Şehirden uzaktı fakat bir o kadar doğayla iç içeydi. Bundan şikâyet eden onlarca kızdan biri değildim, doğayı ve hayvanları seviyordum.

Aynadaki halime bakınca çığlık atma isteğimi zor bastırmıştım.

Bu da neydi? Cenk odama kadar giremez değil mi? Ayna üzerine yapıştırılmış bir postiş.

"Seni hissediyorum." kırmızı keçeli kalemle kalınca yazılmıştı. Hangi ara gizli bölgemize girdiği onlarca soru arasından biriydi sadece.

Odanın kapısını kilitleme gibi bir şansımızın olmasını dilerken bulmuştum kendimi.

Kendimize ait odamızı kilitleyemiyorduk anahtarlarımızı bile hepimizden toplamışlardı. Anormal kurallardan birinde buydu.

Saçma okulun saçma kuralları. Olanlardan Cenk'i suçlamam hataydı.

Alin gelmeden kağıdı alıp sağ tarafta duran çöp kutusuna atmıştım. Saçlarımı da tarayıp dışarı çıktığımda sıra Alin'deydi.

Çok süslü olduğu için önce ben girip işimi hallediyordum. Sevgilisi için süslendiğini söyleyip dururdu her zaman. Herkes biliyordu ki palavraydı hepsi..

Kıyafet dolabının önüne geçip düşündüm. Fazla bir alternatifim yoktu aslında yalnızca okul üniforması.

Üşenerek giyinmiş ve uygun ayakkabılarımı da seçtikten sonra hala banyoda hazırlanmasının ilk yarısını tamamlayan Alin'e seslenmiştim.

"Alin, hadi geç kalıyoruz!" her sabah aynı şey olurdu. Diğerleri kahvaltı yaparken, biz derse zor yetişirdik.

"Tamam, çıkıyorum" dedi korkunç sesiyle. Ne amaçla olursa olsun bu kızın bağırmasından nefret ediyordum.

Ağır olmayan çantamı tek omzuma asmış ve odadan çıkıp prensesimizi beklemeye başlamıştım.

Başımı yere eğdiğimde gözlerim fal taşı gibi açılmasına engel olamamıştım. Yine mi aynı şeydi?

ÖLÜM LİSESİ(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin