Ö.L. 19

65.5K 3.5K 713
                                    

Bölüm geç geldi biliyorum kusura bakmayın :)) Bu bölümü yorumundan dolayı @KardelenBasol'a ithaf ediyorum. İstediğin bir bölüm olmuştur umarım. :)

Multimediada bölümle ilgili resim var bakın derim :D

Dışarıdan yaklaşan ayak seslerini duyabiliyordum. Zaman kaybetmeden harekete geçmeliydim. Aksi takdirde onlarca kişi yerde dağılan resimleri fark edeceklerdi.

Cenk’in ruhsuz bedenine bakmamaya çalışarak düştüğüm yerden dağılan kâğıtları tomar haline getirmeye çalışıyordum. Bir gözüm kapının açılmasını beklerken bir diğeri hızlıca toparlanmamı sağlıyordu.

Sonuncu fotoğrafı da ters gelecek biçimde üst üste yığdıktan sonra yardım sesleri şiddetini arttırmıştı. Duyduklarım genellikle kızların çığlıkları oluyordu. Kalabalık iyice artmadan bunaltıcı ortamdan çıkıp beraberimdeki katilin oyununu imha etmeliydim.

Yanıma gelen bir alt sınıftaki kızın yardımıyla yerimden kalkmayı başarabilmiştim. Topladıklarımı göstermemek adına göğüs hizamda bastırıyordum. İçinde bulunduğumuz durumda zaten kimsenin derdi benim telaşlı bakışlarım değildi.

Adım sıklığımı arttırarak arkamı dönmeden çıkış yapmıştım okuldan. Yurda doğru ilerlerken elimdekileri ne yapacağımı düşünüyordum.

Çöpe atmama karşılık mutlaka birilerinin dikkatini çekecekti. Tamamen ortadan kaldırmanın en iyi yolu yakma olduğuna kanaat getirirken yatakhaneye giriş yapmıştım çoktan.

Okula göre daha sakin görünüyordu. Ötede beride yukarı kata koşan ve çığlıklarını saklayamayan şeyden haberi olmayanlardı. Bizim gruptan ilk benim öğrendiğime emindim. Tabi ki, ben onlara açıklama yapmayacaktım. Düzeltmek olursa açıklayamayacaktım.

Odanın kapısına geldiğimde derin bir nefes alarak nefesimin düzene girmesini beklemeye başladım. Alin uyanmışsa elimdeki kağıtların ne olduğunu mutlaka soracaktı. Bazı şeylerin açıklığa kavuşmasının zamanı gelmişti.

Katilimiz bizimle uğraşmadan sadece bir hafta sabredebilmişti. Esaretlikten çıkmamız ise aynı hafta içinde yaşanmış ve bitmişti.

İçeri girdiğimde tahminlerimde yanılmış olduğumu, Alin’in uyanıp yatağını düzeltmekte olduğunu görmüştüm. İçeri girmemle yüzünü benimkine dönmüştü.

Şimdilik açıklamayı sonraki adıma bırakarak banyoya doğru yol almaya başlamıştım. Daha önemli işlerim vardı.

“İyi misin sen?” Alin’in sorusunu duymazlıktan gelerek yoluma devam edip ulaşmıştım köşedeki banyoya. Peşimden geldiğini çıkardığı ayak seslerinden anlayabilmiştim.

“Sana diyorum Elisa! Neler oluyor?” duşa kabinin önünde diz çökerek elimdeki kâğıt toplarını içine atmıştım.

“Çakmağın var mı?” böyle bir soru beklemediği her halinden belli oluyordu.

“Ne?”

“Çakmak?” sorusuna soruyla karşılık vermiştim.

“Yok çakmak falan.”

“Bittim ben.” Çömeldiğim yerden bıkkınlıkla soğuk taşlara bırakmıştım kendimi. Herkes gibi çaresiz kalmaktan nefret ediyordum.

Umut’un beni öpmesine izin verebilecek kadar kör mü olmuştum. Başıma iş açmanın yanında arkadaşlarımı ve sevgilimi çalmıştı da benden.

“Elisa, dinliyorum. Hadi anlat bana.” Dediğinde fotoğraflardan birini alarak Alin’e uzatmıştım.

“Arkası dönük olan kişi sen misin?” iyice incelediğinde konuşmuştu.

ÖLÜM LİSESİ(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin