bir, iki, üç yudumda öpüvermiş.

2.6K 220 56
                                    

Jongin dikildiği yerden laptopu başında oturan Sehun'u izliyordu. Dün olanları sindirmek için Sehun kendini tamamen işlerine vermişti, adeta bir transtaydı.

"Seni kaç erkek incitti Sehun?" diye sordu kızıl olanın beklemediği bir anda.

"İlişki kurduğum adamları mı soruyorsun?" Jongin onaylarcasına başını salladığında Sehun elindeki kahve kupasını kaldırarak yanıtladı. "Sıfır."

Geçmişte onu kimsenin incitmemiş olmasına rağmen nasıl olur da konu ilişkilere geldiğinde bu kadar kalın duvarları olurdu? Parçaları kaybolmuş bir yapboz gibiydi Sehun ve Jongin onu tamamlamak için can atıyordu.

"Dün geceden beri çalışıyor musun?"

"Evet, sen neler yaptın?"

Jongin gülümseyerek poposunu Sehun'un oturduğu koltuğun koluna yasladı. "Çalışanlardan biriyle kaçıp gitmemden mi korktun?"

"Öyle ummuştum," dedi umursamaz bir tavırla. Jongin tekrar konuşana kadar gözleri daima bilgisayarının ekranındaydı. Jongin ise elini kalbine koyarak yapmacık bir şekilde konuştu. "Kalbimi kırdın güzel eşim."

"Eşin falan değilim aşk böceği ve bu iş bittiğinde nişanlın bile olmayacağım."

"Eh," dedi Jongin ellerini birbirine sürterek "O zaman her fırsatı değerlendirmeliyim. Seni gelip kaçırıncaya kadar yarım saatin var."

"Nişanlı kelimesi ne zamandan beri efendi kelimesi ile eşanlamlı hale geldi?" İşlerimi halledene kadar hiçbir yere gitmiyorum."

Sehun yine bildiğini okuyordu. Herhangi bir diyaloğun altında kalmaktan, üstünlüğü elden bırakmaktan ölesiye korkuyordu ve bu korku onu geçi kadar inatçı biri yapıyordu. Jongin onun oturduğu koltuğa gitti ve çenesini yakalayarak dudaklarını sertçe öptü. "O zaman tam yarım saat içinde o işlerini bitir." Sonra da ardında afallamış bir kızıl bırakarak odadan dışarı çıktı.

***

Jongin Sehun'u kendi gizli üç yerinden birine getirmişti. Burası yeşilliklerle dolu bir şelalenin tepesiydi ve birini getirdiği ilk seferdi. Muazzam bir yemek sepeti hazırlamıştı ve Sehun'un iştahla yediği çileklere bakılırsa o da Jongin ile burada olmaktan epey memnun görünüyordu.

Jongin kızıl olana sıcak bir gülümseme verdi. "Yeterince doydun mu?"

"Aman Tanrım, dalga mı geçiyorsun? Şu an bir Vegas açık büfesi doğurabilirim. Yemekler inanılmaz lezzetliydi. Bunları hazırlaması için buradaki bir çalışanı mı ayartman gerekti?"

Bir eline yaslanmış, diğer eli de kıvrık dizinin üzerinde sarkan Jongin, kaşındaki seksi yara izi ile kaşını havalandırdı.

"Benim hakkımda böyle mi düşünüyorsun? İstediğini elde etmek uğruna herkesle yatacak biri miyim?"

"Bilmem, öyle misin?"

Lütfen evet de ki böylece senden nefret edeyim ve bu önüne geçemediğim çekim de son bulsun.

"Emin değilim," dedi alaycı bir sırıtış ile. "Seninle tanıştıktan sonra çevremdeki olası her seçeneği unuttum."

Sehun gülerek kafasını iki yana salladı. Şerefsiz herif, kendisi ile flört etmek için yanıp tutuşuyordu. "Pisliğin tekisin." dedi başı öndeyken. Diğerinden bir cevap gelmediğinde kafasını kaldırıp yanındaki bedene baktı. Jongin'in az önceki halinden eser yoktu. Alaycı bakışları yerini ciddiyete bırakmıştı.

"Ama bir şeyi unutmadım," dedi erkeksi sesi ile. Yere yaslı olan eli artık Sehun'un çenesini okşuyordu.

"Neymiş o?"

"O gece öpücüklerime nasıl karşılık verdiğini ve seni nasıl delicesine öpmek istediğimi unutamıyorum."

Jongin, Sehun'un dudakları aralanana dek baş parmağını dudağının ortasına bastırdı. Parmak ucu Sehun'un alt dişlerindeydi. Sehun bir anlık cesaret ile diliyle dudakları arasındaki parmağı yaladı ve Jongin'in az önce yediği ananasın tadına esmer olanın parmaklarından baktı. Bedenleri istemeden birbirine doğru sokuldu, Jongin oturuyor olmasına rağmen Sehun'a tepeden bakıyordu. Sehun'un dilinin parmağında gezinişini izlerken Jongin kesik kesik nefesler alıyordu. Bunun ardından Sehun gözlerini kapayarak Jongin'in parmağını emdi. Bir anda dün gecenin intikamını alma isteği ile doldu. Ona, kumandanın tamamen onda olmadığını kanıtlamak için başını biraz daha yana yatırdı ve ağzının içindeki parmağı ısırdı. Hem de sert bir şekilde.

Jongin'in acıyla ona küfretmesini falan bekliyordu ama olmamıştı. Aksine Jongin derince inlemişti.

"Şu an halka açık bir alanda olmasaydık sana bunun beni ne kadar tahrik ettiğini gösterirdim. Şimdilik paçayı kurtardın ama daha sonra kurtaramayacaksın.

" Peki bana bir şey göstermeni istemiyorsam?" Jongin gülümseyerek Sehun'un dudaklarına yaklaştı. Onu bir, iki, üç yudumda azar azar öptü. Sonunda geri çekildiğinde "O zaman bu düşünceni değiştirmek zorunda kalacağım." dedi.

Sehun zorlukla kendini toparladığında kesilen nefesinin diğeri tarafından fark edilmemiş olmasını umarak gülümsedi. "Pek kötü bir başlangıç yapmış sayılmazsın."

"Bunu duyduğuma sevindim. O zaman sen dinlenirken ben de gidip ereksiyonumu dindireyim."

Sehun kıkırdamadan edemedi. "Bol şans."

"İhtiyacım var. Muhtemelen dengemi bozacak." göz kırptı. "Ben yokken uslu dur müstakbel eşim." Jongin oradan uzaklaşırken Sehun arkasından göz devirdi vr kendi kendine mırıldandı.

"Peki benim ereksiyonum ne olacak?"

kafes dövüşü || kaihun Where stories live. Discover now