bul beni kaybolmuşum

2K 115 24
                                    

Sehun kolunun altında, hafifçe hamakta sallanırken, uzakta okyanus dalgalarının sakinleştirici sesleri ve tepesinde parlayan yıldızlarla Jongin son on yıldır hiç bu kadar huzurlu hissettiğini hatırlamıyordu. Eh, hayatından memnundu. Hatta mutluydu bile. Ama bu mutluluğun altında her zaman kendisine dair bir huzursuzluk vardı. Gerçek ebeveynlerinin kim olduğuna, kendisinin kim olduğuna ilişkin gizem, o evrakları bulduğu ve bir yalanı yaşadığını öğrendiği günden beri üzerine çökmüştü. Ama Sehun'daki bir şey, içindeki cevaplanmamış soruların kargaşasını dindirmişti. Sehun'un bacağını ninkine sararak yanına kıvrılmış yatması şaşırtıcı biçimde rahatlatıcıydı. Biriyle birlikte olduktan sonra genellikle hissettiği gibi boğucu değildi. Gerçi Jongin hiçbir zaman seksten sonra hemen kaçıp giden erkeklerden olmamıştı ama yine de yatakta kendi alanını korumak isterdi ve seks sonrasında sarılmaktan pek hoşlanmazdı. Yine de bu gece Sehun'u kollarının arasına aldı, yataktan çarşafı kaptı ve sadece çıplaklıklarını gizleyecek kadar üzerlerini örterek hamağa yerleştiler. Jongin Sehun'un başının tepesini öptükten sonra sahte nişanlısıyla ilgili yeni gerçekleri düşünürken parmaklarını onun kolunda gezdirdi. Seks, en basit ifadeyle, insanın aklını başından alacak nitelikteydi. Dün gece tadına bakmıştı ama bu geceye kadar Sehun'un dizginlenmemiş halinin nasıl olabileceğine dair hiçbir fikri yoktu. Tutkulu kelimesi onu tarif etmenin yakınından bile geçmiyordu. Adeta içeriden tutuşmuş, kendisini tüketmekte olan alevleri söndürmesi için bir şeyi -ya da birini- delicesine arzuluyor gibiydi. Ve kontrollü olmak için ne kadar savaşırsa savaşsın asıl istediği, asıl ihtiyaç duyduğu şey bu değildi. Onunla tanıştıktan beş dakika sonra Jongin onun tamamen bir kontrol manyağı olduğuna karar vermişti. Sehun yaşamını ve bunun içindeki insanları, feng shui düşkünlerinin yaşam alanlarını düzenlediği gibi kurguluyordu. Jongin'in annesi eskiden, "Her şey için bir yer vardır ve her şey yerli yerinde güzeldir," demeyi çok severdi. Sehun dışarıdan ne kadar rahat ve eğlenceli görünse de içeriden tıpkı bir asker kadar katıydı.

Liderlik etmeye ve emirler vermeye alışkın, acayip güçlü bir adamdı. Muhtemelen Jongdae ve Xuimin ile bu kadar yakın arkadaş olmalarının sebeplerinden birisi de buydu. Özellikle Jongdae hiçbir şekilde akılsız bir koyunun teki değildi ama kendisi gölgeler arasında kalabilsin diye başkalarının liderlik etmesi onu her zaman rahatlatmıştı. Tabii bu Xuimin ona kancayı takana kadar böyleydi. Jongdae her ne kadar Xuimin kadar ilgi odağı olmaktan hoşlanmasa da kozasından çıktığı da bir gerçekti. Jongin onu birkaç ay önce gördüğünde Jongdae sonunda kendiyle barışmış ve fena halde âşık bir şekilde harika bir ışıltı saçıyordu. Ama Jongin'in şu anda düşünmek istediği son insan kardeşiydi. Şu anda gerçekten istediği şey, kollarındaki bu gizemli adamı daha yakından tanımaktı. Katı kurallarla yaşayan bu adamı.

Bir an şakalaşıp flört ederken, bir dakika sonra kendini tamamen çeken bu adamı. Hem kontrole, hem de bu kontrolün kendisinden alınmasına delice ihtiyaç duyan bu adamı. Onları bu senaryonun içine sokan o zırvalıkları uydurmasına sebep olan bütün bu zıtlıklar onu daha da çok içine çekmeye devam ediyordu. Sehun'un yumuşak nefesleri göğsüne değerken söylediği yalanlardan dolayı pişmanlık duyamadı. Sonuçta onları söylemese şu anda Sehun kollarında olmazdı. Asıl üzüldüğü şey, ona bunu söyler söylemez muhtemelen Sehun'un bir daha onunla asla konuşmayacak olmasıydı. Ve de kasıklarına sağlam bir tekme savuracaktı.

"Hey Sehun?" diye seslendi hafifçe. "Hı hı."

"Özel bir soru sorabilir miyim?"

"Sor."

"Kendine kurallar koyma fikri aklına nereden geldi?" Kollarında bir anda gerilen Sehun'un, Jongin'in göğsünde tembelce daireler çizen parmağı hareketsizleşti. "Sana bu konuda konuşmadığımı söylemiştim."

kafes dövüşü || kaihun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin