bu yüzyılda adından başka savunma sanatı bulamadım

2K 131 11
                                    

2 bölümdür boş yapıyorum biliyorum ama gerekli olan bu. Çok sıkılmayın diye boş beleş kısımları adeta bu bölümde topladım jdjdkdl Zaten 5-6 bölüme final gelir. Keyifli okumalar.

👀👀

Sehun kendini tam bir pislik gibi hissediyordu. Jongin antrenmanını yaparken ağzı bir karış açılmasın diye uğraşmak zorunda kalmıştı. Jongdae, abisinin ve Xiumin'in dövüşlerinden bahsederken onu daha dikkatli dinlemediği için kendi kıçını tekmelemek istiyordu. Herhangi bir durumda bilgisiz olmaktan nefret ediyordu ve o anda da gezegendeki en kara cahil insan gibi hissediyordu. Jongin ilk birkaç saatte bile bir sürü şey yapmıştı: Üzerine elastik halatlar bağlıyken deparlar atmış, bir balyozu devasa bir traktör lastiğine savurmuş, bu devasa lastiği hiç durmaksızın çevirip durmuştu. Her bir egzersizde yaptığı farklı hareketlerde kasları esneyip titreşiyordu. Sehun'a yuvarlanarak kıyıya çarpan dalgaları anımsatıyorlardı. Jongin'in vücudu çok güzel bir makineydi; her ne kadar kan ter içinde kalsa ve göğsü hızlı soluklarla inip kalksa da adam bir kez bile yavaşlamamış, verilen görevden şikâyet bile etmemişti. Tam tersine, her yeni seansta kendini daha da zorluyormuş gibi görünüyordu. Sehun yakalama egzersizlerini büyüleyici buldu. İki adam, sadece güreş hareketleri ve sarılmalarla birbirlerini yenmeye çalışıyorlardı. Mesele güç değil, hızlı tepki vermek ve rakibini atlatmaya çalışırken ona vurman için açık vereceği o saliseyi kollamaktı. Jongin, antrenman partnerini neredeyse her seferinde yendi ve Sehun adamlardan bazılarının Jongin'in Brezilya Jujitsusu hareketlerinin nasıl da güçlü olduklarından bahsettiklerini duydu. Şimdi de onun her iki elini birden iki metre uzunluğunda, yedi santim genişliğinde siyah kumaşla bağlamasını izliyordu. Jongin bezi, bileğiyle avucuna çapraz şekilde defalarca doladı; bunu yaparken de kumaşı parmaklarının arasından geçirip eklemlerini üzerini kapatmaya dikkat etti. Kumaşın cırt cırtlı ucunu sıkıca yapıştırdıktan sonra elini açıp kapatarak ve yumruğunu birkaç kez sıkarak nasıl olduğunu kontrol etti; ardından eldivenlerini kapıp tavandan asılı olan irice bir kum torbasına doğru yürüdü. Sonraki yarım saat boyunca Jongin yumruklarını torbaya geçirdi. Bazen de yumruklarına yüksek tekmeler ya da dönerek attığı tekmeler eşlik ediyordu. Sırılsıklam olan saçları yüzünün kenarlarına yapışmıştı ve beyaz, kolsuz tişörtü de onu ıslak tişört derecesinde birinci yapabilecek hale gelmişti. Gırr.

"Jongin!"

Jongin, Frank'in içinde durduğu kafese doğru baktı. "Koç?" "Buraya gel de Yixing ile boks yapın." Jongin'in dudaklarının kenarında şeytani bir gülümseme belirdi. "Memnuniyetle." Sehun onunla, Jongin'in daha önce seslendiği şekliyle "Ufaklık" arasındaki meselenin ne olduğunu bilmiyordu ama Örümcek Adam hisleri ona bu ikilinin birbirinden hiç hazzetmediğini söylüyordu.

Birbirinden pek hoşlanmayan iki adam düzgünce dövüşmek zorunda kaldığında ne yaptıklarını ise hiç bilmiyordu. "Eh," dedi kendi kendine, "bunu öğrenmek üzereyiz." Kahretsin, diye düşündü rahat sandalyesine yerleşirken. Keşke patlamış mısırı da olsaydı. Jongin tişörtünü çıkardı, geniş, sekizgen kafese doğru birkaç adım çıktı, şort lastiğinde duran -ıyy- ağızlığını aldı ve üst dişlerine taktı. Yixing, kafeslerde dövüşen diğer adamlar gibi bir kask takıyordu. Jongin'deyse böyle bir şey yoktu.

"Hey," diye seslendi Sehun. "Senin başlığın nerede Jong?" Jongin ona, arkadaşlarının önünde kendisini utandıran annesine kızmış bir ergen gibi baktı. "Beni merak etme canım." Sevgi sözcüğü alaycı bir tonla kaplıydı. Sehun ona gözlerini kısarak bakıp kollarını göğsünde kavuşturdu. Bu üslubundan hoşlanmamıştı ama öyle olsundu. Sehun anlamıştı. Jongin koca bir çocuktu ve kendi başının çaresine bakabilirdi. Yixing'in onun suratına iyi bir yumruk çakmasını umdu.

Dev gibi bir adam olan -yanlış hatırlamıyorsa- Dongho onun yanına çöküp ağzına doldurduğu suyu yuttu. "Jongin için endişelenme," dedi ona rahat bir gülümsemeyle. "Yixing daha bir çömez. Boks egzersizinde Jongin'e zarar vermek gibi bir şansı yok. O sadece savunma yapıp ufaklığı çalıştırmak için orada."

kafes dövüşü || kaihun Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora