senin için tüm kurallarımı çiğnedim

1.2K 106 34
                                    

Günün 2. bölümü. Bol yorumlu bir bölüm olsun lütfen. Çünkü her şey anlam kazanıyor ve düşüncelerinizi merak ediyorum.

Sehun dizlerini göğsüne çekerek başını öne eğdi ve Jongin bluzunun altından sırtındaki kulunçlara masaj yaparken rahatlamaya çalıştı. Bu şekilde saatlerce kalmış gibiydiler ama sadece on dakika sonra telefonu çaldı ve ekranda kardeşinin numarası vardı. Sehun kanepeden fırlayarak yeşil butona bastı ve cep telefonunu kulağına dayadı. "Baekhyun! Neredesin? Ne oldu?"

"Sehun, sakin ol yoksa kalp krizi geçireceksin. O zaman ikimiz de hastanelik oluruz." Sehun'un minik kardeşinin cılız ve hırıltılı sesi neredeyse tanınmaz haldeydi. Sehun'un ürpertiyle diken diken olan tüyleri hemen ardından hissettiği öfkenin ateşiyle yok oldu. "Bana neler olduğunu anlatıp yakında ölecek olan bundan sorumlu pisliği nerede bulacağımı söylediğin zaman sakinleşirim ancak," dedi çenesini sıkarak. Baekhyun telefonun öteki ucunda iç geçirdi; şüphesiz ki Sehun'un sakinleşmek gibi bir niyeti olmadığını kabullenmişti. "Ben iyiyim Hunie. Sadece biraz dayak yedim." Yoğun bir sessizlik oldu. "Bu defa," diye mırıldandı.

"Bu defa da ne demek? Tanrı aşkına Baekhyun, neler olduğunu hemen dökülmezsen seni bulana dek ülkedeki bütün dedektifleri tutarım, sonra da seni kaçırıp kendi iyiliğin için hapis tutarım." "Senin korumana ihtiyacım yok Sehun," diye terslendi Baekhyun. "Gerçekten mi? Peki o zaman hastanede ne halt ediyorsun?" Bir iç geçiriş daha.

"Bu özel bir durum. Minho yanlış tiplere borçlandı. Parayı ödeyemeyince de..." Sehun adeta kardeşinin titrediğini duyabiliyordu. "Onun içine biraz Tanrı korkusu yerleştirmek istediklerini söylediler. Eve geldiğinde beni öyle bulsun diye de biraz hırpaladılar." "Aman Tanrım." Sehun tekrar kanepeye çöktü. Jongin'in sırtını sıvazladığını tam olarak idrak edemese de vücudundaki gerginliğin bir kısmı azalmıştı ve kalbi de artık delicesine çarpmıyordu. "Minho'nun onlara ne kadar borcu var?" Sessizlik. "Baekhyun! Ne kadar?" "Yirmi bin dolar." "Aman."

"Üzgünüm Hunie, çok fazla olduğunun farkındayım ve bunu senden istemek beni gerçekten öldürüyor. Bunu biliyorsun. Ama başka ne yapacağımı bilmiyorum. Parayı bulmazsa Minho'yu öldüreceklerini, ödeme olarak da beni alacaklarını söylediler." Baekhyun'un sözleri her geçen saniyeyle birlikte gittikçe daha az anlaşılır olmaya başladı; sonunda da sadece hıçkırıkları duyulabilir hale geldi. Sehun'un kalbi iki parçaya ayrılmıştı. O da kardeşiyle birlikte hıçkırarak ağlamak istiyordu ama derin bir nefes alıp abi sesini takındı. "Pekâlâ Bakie, sakin ol. Şimdi beni dinle." Sesi, küçüklüklerinde Sehun'un Baekhyun'un kendisini dinlemesini istediği zamanlardaki gibi yumuşak ama kendinden emindi. "Derin nefesler almanı istiyorum. İşte böyle, sakin ol. Her şey yoluna girecek. Ben halledeceğim, söz veriyorum." Baekhyun'un titrek nefeslerini burun çekişler izledi, sonra da sessizlik oldu.

"Güzel. Parayı ne zaman almaya gelecekler?" "İki gün sonra." "İki gün sonra mı? Şu gangster takımını hiçbir zaman anlayamadım. Şu an paran yoksa iki lanet olasıca günde nasıl sihirli bir şekilde elinde olacağını düşünüyorlar ki?" Elini başına koydu ve dalgın dalgın şakağını ovdu. "Tamam, bir düşüneyim. Birikim hesabımda biraz param var ama geri kalanını bireysel emeklilik hesabımdan çekmem gerekecek. Bunu işleme koymak bile birkaç gün alır. Kaparo versek iyi niyetli olduğumuza inanırlar mi acaba? Ne diyorum ben ya? Adamlar suçlu; iyi niyetin anlamını bile bilmezler ki."

"Yarın parayı alacağını söyle." Sehun kanepede hızla dönüp Jongin'e baktı. "Ne dedin sen?"

"Beni duydun. Söyle hadi."

"Jongin," dedi Sehun, "iki bin dolar olarak duymuş olabilirsin ama..."

"Cep telefonuyla konuşuyorsun Sehun. Odadaymışsınız kadar net duyuluyor her şey. Yirmi bin papele ihtiyacı olduğunu biliyorum." Sehun elinden geldiğince dikkat çekmemeye çalışarak odada göz gezdirirken sevdiği adamın aslında göründüğü kadar sefil olmadığına dair işaretler aradı. "Öyle görünmediğini biliyorum," dedi Jongin sırıtarak "ama gayet iyi kazanıyorum. Güven bana, o parayı verebilirim." "Borç olarak," diye karşı çıktı Sehun. "Parayı faiziyle birlikte ödemek üzere borç olarak kabul ederim ancak."

kafes dövüşü || kaihun Where stories live. Discover now