final

1.7K 122 47
                                    

Düğün günü gelip çatmıştı ve Sehun ile Jongin her ne kadar köşe bucak kaçan kovalanır oynamışsa da fotoğraf çekimlerinden tutun da sağdıç olarak çiftin her anında yan yana gelmek zorunda kalmışlardı. Xuimin ve Jongdae kendilerine ayrılan masanın en başındaydı; Sehun, Xuimin'in sağında, Jongin de Jongdae'nin solundaydı. Geri kalan konuklarda on iki sandalyeye yerleştiler. Jongdae Sehun'dan en azından yemek bitimine kadar kalmasını istemişti ve Sehun, bütün kaçma girişimlerine rağmen işte buradaydı. Şimdiyse ilk dans başlamadan ve düğündeki partneriyle dans etmek zorunda kalmadan önce buradan tüymeye çalışacaktı.

Garsonlar masadaki tabakları toplamaya başladığında en yakın iki erkek arkadaşı ve dart ligi partnerleri Eric ve Kyle da dahil olmak üzere birkaç kişi ufak tiki tarzı bara doğru yöneldi. Mükemmel. Sehun kalkmak üzere sandalyesini geri itti. Ama daha tam olarak ayağa kalkmamışken Jongdae'nin eli, bileğini bir kobra gibi kavradı. "Nereye gidiyorsun Sehun? " Sehun gülümseyerek başıyla barı işaret etti. "Çocuklarla konuşmaya ve baş harfi alkol olan bir sürü şey ismarlamaya."

"Ha, tamam. Bana da bir bira getirir misin? Biraz daha şampanya içersem bir şey hatırlamak için albüme bakmam gerekecek." "Tabii ki." Ya da en azından çocuklardan biriyle yollardı. Yazlık sandaletlerinin elverdiği en hızlı şekilde uzaklaşarak bara doğru seğirtti. Arkadaşlarına sarıldıktan sonra buzlu bir tekila söyledi ve ancak ilkini kafaya dikip ikinciyi ısmarladıktan sonra rahatladı. "Herkese iyi akşamlar." O tarafa bakmasa bile bu sesin kime ait olduğunu anlamamasının imkânı yoktu. Bu ses kulaklarına girip beynine uğradıktan sonra güneye doğru yollanıp doğruca bacaklarının arasına yerleşince bedeni Sehun'a ihanet etti. Üst bacaklarını birbirine sıkıca bastıran Sehun, Jongin ayağa kalkıp göğüs cebinden katlı bir kâğıt çıkarırken o tarafa döndü. Sağdıç konuşması. Sehun'un kaçması için mükemmel bir zaman. Bütün gözler Jongin'in üzerinde, Jongin'inkiler de mutlu çiftte olacaktı. Sehun herkesin yerleşmesi için bir süre bekleyecek, sonra da harekete geçecekti. Bir el dirseğini kavrarken, diğeri de beline yerleşti ve onu yemek masasına doğru yönlendirdi. Düğün Nazisi onu bulmuştu. "Robert ben yerimden memnundum," diye fısıldadı.

Düğün salonuna ilk girdiğinde Sehun, Jongin yerine Robert'ten kaçmıştı çünkü adama büyük bir özür borcu vardı fakat Robert sanki hiçbir şey olmamışçasına Sehun'un yanına gelip bir sorun olmadığını, Jongin'in her şeyi açıklayıp tüm sorumluluğu üzerine almıştı.

"Saçmalama, kadeh kaldırma zamanı. Baş sağdıcın, diğer baş sağdıcın yanında olması gerekir." Olay çıkarmak istemiyorsa Sehun'un adamın dediğini yapmaktan başka çaresi yoktu. Robert onu Jongdae'nin yanına bıraktıktan sonra bir sonraki görevine yönelmek için uzaklaştı. Belli etmeden, Jongin'e döndü ve mutlu bir ilgiyle onu dinliyormuş taklidi yaptı. Aptal herif de ona göz kırpıp gruba döndü.

"Onlar yeni bir hayata başlarlarken yanlarında olarak bugünlerini daha da özel kıldığınız için Jongdae ve Xuimin'in adına size teşekkür etmek istiyorum. Bir dövüşçü olarak, rakipleriniz için ancak pek çok planlama ve hazırlık yapabileceğinizi biliyorum. Adımlarını, stratejilerini inceler, nasıl kendinizi savunup karşılık vereceğinizi öğrenirsiniz. Ama işin gerçeği, o kafesin içine adım attığınızda o adamın size ne sunacağını asla bilemezsiniz. Kabul edip uyum sağlamalı ve buna göre manevra yapmalısınız. "Aşk da bundan farklı değil," dedi Jongin; adamın boğuk sesi, tuzlu esintiyle Sehun'un üzerinden aktı.

"Büyürken, günün birinde aşık olacağımız insanı hayal ederiz ve zaman içinde bu kişiyi bulmak -ya da bizim gibi bağlılık fobisi olanlar da bu kişiden kaçmak- (bu yorumun ardından alçak sesli, kibar kahkahalar duyuldu) adına planlarımızı uygulamak için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışırız.

kafes dövüşü || kaihun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin