devranı döndüreceğim

1.6K 101 14
                                    

Duke'un yerinin atmosferi, Sehun'un yaşadığı şehirdeki çok sevdiği Eunhyuk'un barına benziyordu. Hayatlarının tamamında olmasa bile çoğunda o bölgede yaşayan çalışkan tipler, yakın arkadaşları ve mükemmel bira eşliğinde rahatlıyorlardı. Tek gerçek fark, yerel halkın ve dekorun arasına karışan turistlerdi. Jongin bardan bira almaya gittiğinde Sehun da ironik bir biçimde mekândaki tek dart tahtasının yanındaki küçük masaya oturmuştu. Tahtanın yanına yapıştırılmış kâğıt parçasında tahtanın elektronik kısmının artık çalışmadığı yazılıydı. Ama oklar hâlâ üstündeydi, bu yüzden de tahta kullanılabilirdi. Sadece kendi hesaplamanı kendin tutmanı gerektiren bir durum vardı. Sehun barın açık duvarlarından dışarıya baktı.

O öğleni bir Jet Ski'nin arkasında, kollarını Jongin'e dolamış bir şekilde farklı koyları gezerek geçirmişti. Bir ara bir yunus ailesi onların yanında yüzerek birkaç saniyede bir sudan yukarı sıçramışlardı. Sehun daha önce SeaWorld'e gitmişti ama onları böyle gerçek doğada izlemek muhteşemin de ötesindeydi. Yunuslar, hızları ve zarafetleriyle gerçek anlamda hayranlık uyandırıcıydı ve sonunda onlarla yolları ayrıldığında Sehun hayal kırıklığına uğramıştı. Gerçi Jongin, gaz kolunu tutan elini biraz dinlendirmek istediğini iddia ettiğinde Sehun'un keyfi epeyce yerine gelmişti ve üç tarafı kayalıkla çevrili, dar bir girişi olan oldukça ıssız bir koya doğru girdiklerini fark etmişti. Bir şekilde öne geçmeyi becermiş, böylece Jongin'in yüzüne bakacak şekilde onun kucağına oturmuştu. "Mmm," demişti Jongin güçlü kollarını onun beline dolayıp dudaklarından öperken. "Bu oturma düzenine bayılsam da sen kucağımdayken bunu sürmenin pek güvenli olduğunu sanmıyorum bebeğim."

"Ah, böyle kalmak gibi bir niyetim yok. Sadece elinden başka yerlerini de rahatlatmanda yardımcı olabilirim diye düşünmüştüm." Sehun adamın şortunun üzerinden aletini kavradığında penisi neredeyse sertleşmişti bile. Jongin derin bir nefes aldı. "Sandığım şeyi düşünüyorsan rahatlamak yapacağım son şey olacaktır." "Ah," dedi Sehun ve dişleriyle adamın alt dudağını kavrayıp çektikten sonra bıraktı. "Listedeki son şey olabilir ama diğerlerini halledersek sıra ona da gelecektir. Haksız mıyım?" Jongin'in elleri aşağıya inip Sehun'un poposunu kavrayarak sıktı. "Çok haklısın," dedi Jongin kısık ve boğuk bir sesle.

Bu anıyla gülümseyen Sehun Jongin'in içkilerle yanına gelmesini bekliyordu. Muhtemelen şapşal gibi görünüyordu ama gülmemek elinde değildi. O Jet Ski'de oldukça yaratıcı bazı şeyler yapmışlardı. Sehun'un niyeti sadece biraz oynaşmak, daha sonra olacak şeylerin ufaktan tadına baktırmak, adamı biraz rahatlatmaktı. Ama dudaklarını adama değdirdikten sadece bir dakika sonra Jongin onu yukarı çekerek deniz şortunu çıkarıvermişti. Sehun'un boynuna dudaklarını kaptırdığı bir sırada, ona hap kullanıp kullanmadığını sormuştu. Sehun elbette bir gerizekâlı değildi ve Jongin'in boğuk bir sesle, "Sehun, seni hemen şu anda becermek istiyorum ama hazırlıklı değilim. O yüzden de hayır diyebilirsin ve buna kesinlikle saygı duyarım. Ama düzenli olarak geniş çaplı muayeneye gittiğimi ve hiçbir hastalığımın olmadığını bilmeni istiyorum. Seni riske atacak hiçbir şeyi asla yapmam," demesi karşısında ona olumlu yanıt verebilecek durumdaydı. Jongin'in elleri saçlarının arasına girmiş, başparmakları yanaklarını çevrelemişti. Alnı Sehun'unkine dokunuyor, hızlı solukları birbirine karışıyorken Jongin, "Lütfen olur de," diye fısıldamıştı. Sehun da anın mükemmelliğini bozmaktan korkarcasına aynı yumuşaklıkta yanıt vermişti. "Hem de nasıl." Bir anda Jongin adeta aç kalmış bir kaplan gibi avının üzerine saldırarak bu küçük Hawaii koyunda, bir Jet Ski'nin içinde Sehun'u tamamen yiyip bitirmişti.

"Ne düşünüyorsun?" Sehun, Jongin'in kulağının dibindeki boğuk sesiyle irkildi. Adam gülerek karşısına otururken Sehun ona ters ters baktı. "Beni bir yıl yaşlandırdığın için teşekkürler." "Pardon Kızıl. Engel olamadım. Sana bir yerlere dalmış bir şekilde rastlamak pek -hatta hiç- mümkün olmuyor da." Jongin, Sehun'un Heineken birasını ona doğru itti ve gözleri birkaç ton koyulaşmış bir şekilde ona doğru yaklaştı. "Seni o malum deniz aracının gidonuna yaslayıp sahip oluşumu mu düşünüyordun?" Ses tonu seks sırasında kullandığına dönüşmüştü. Yani her zamanki normal, oyunbaz ses tonunun tersine bu cinsel açıdan yüklü ve otoriter bir tondu. Sadece birkaç defa birlikte olmalarına rağmen Sehun bu sese Malta cinsi köpeklerden biri gibi tepki veriyordu. Bu sesi duyar duymaz, tek hedefi adamın peşinden gitmek olan bir adama dönüşüveriyordu.

kafes dövüşü || kaihun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin