asla kontrolü elinden bırakma

2.2K 164 48
                                    

Bir yılı geçti ve yiyeceğim küfürlere hazırım... Hala bekleyenlerin olduğunu görünce bırakayım bir bölüm dedim. Umarım iyisinizdir.

.....

"Sana bir teklifim olacak." Jongin özel havuzlarının kenarında, sörf tahtasını cilaladığı yerden kafasını kaldırıp baktı. Kumsaldan döner dönmez oda servisinden akşam yemeği sipariş etmişlerdi; daha sonra Jongin akşam koşusuna çıktığında Sehun da bir süre çalışmıştı. Jongin duş aldıktan sonra Sehun'un kendini hâlâ dosyalara kaptırmış olduğunu görünce havuz kenarına yerleşip dalgaların kumlara çarpışını ve mekânın diğer tarafındaki sahil barından gelen boğuk müzik ve kahkaha seslerini dinleyerek sörf tahtasını cilalamaya koyulmuştu. "Otursana," dedi Jongin yanını işaret ederek. Sehun kıçını zar zor kapayan, kesik eşofman altından bir şort ve askılı bluz giyiyordu. Ada yaşamına uygun, rahat bir kıyafet. Ayrıca Jongin'in penisinin de kalkıp aloha demesini sağlayan türden bir kıyafet. Yüce Tanrım. Aklını aletinden uzaklaştırmaya çalışarak elindeki işine odaklandı. Sehun bacaklarını havuz kenarına sallandırarak oturduktan sonra ellerini kalçalarının altına sokup derin bir nefes verdi. "Hım," diye dalga geçti Jongin hafifçe sırıtarak. "Ciddi bir şeye benziyor. Yasaları senin kadar iyi bilmiyorum ama evlenmeden önce boşanmamız mümkün olabilir mi acaba?"

"Bu konuda seni sonra bilgilendireceğim," diye yanıt verdi Sehun ilgisizce. "Ananas kokusu mu alıyorum?" Jongin cila kutusunu kaldırdı. "Sex wax balmumu. Gerçi seks sırasında kullanılan kayganlaştırıcıyla karıştırmamak gerek bunu." "Seks sırasında balmumu kullandın mı hiç?" Jongin bir kaşını kaldırdı. "Seks sırasında balmumuyla oynamayı deneyip denemediğimi mi soruyorsun?" Sehun duraksadı... Sonra da başıyla onayladı. "Henüz değil." Adamın kaymak gibi cildinden süzülen balmumu görüntüleri beynine hücum etti. "Ama içimden bir ses, doğru insanla pek çok yeni şeyi deneyimleyebileceğimi söylüyor."

"Ya," dedi Sehun ; sesi, Jongin'in testislerini isıtan boğuk bir tona bürünmüştü. Otuz saniye içinde tahrik ol-maksızın ona saldırmak istemiyorsa konuyu hemen değiştirmelilerdi. Ki, maalesef bunu isteyip istemediği tartışılırdı. "Aklında ne olduğunu söyleyecek misin artık? Ya da benim tahmin etmemi mi tercih edersin?" dedi; onun da sesi bir ton alçalmıştı. "Şey, peki," diye söze başladı Sehun boğazını temizlemeden önce. "Hawaii'ye tabiri caizse biraz keyfime bakmak. için gelmiştim. Yani işte biraz takılacağım birini bulurum diye düşünüyordum ama beni nişanlı olduğumuz bu çılgınca çıkmazın içine soktuğun için gidip kimseyle flört edemiyorum." "Hı hı." Jongin bu konunun varacağı yerden hoşlanmıştı. "İşte, gördüğün üzere başka bir şansım olmadığından keyfime bakacağım kişi olmanı teklif ediyorum," diye sözünü tamamladı beceriksiz bir şekilde. "Sade bir şekilde anlat Sehun." "Ah, lanet olasıca, neden bahsettiğimi biliyorsun. Bir tatil kaçamağı istiyorum işte." "Peki bu tam olarak ne anlama geliyor?" Genç olanın teklifinin ne olduğunu anlamıştı ama bunu onun ağzından duymak istiyordu. Nefesleri birbirine karışıncaya dek ona yaklaştı. "Söyle," diye emretti yumuşak bir şekilde. Sehun derin bir nefes alıp cesurca onun gözlerinin içine baktı. "Seninle sevişmek istiyorum."

"İşte böyle. Çok mu zormuş?" Gülümsedi. "Zor demişken..." Jongin onun elini yakalayıp teklifi hakkında tam olarak ne düşündüğünü gösterdi. "Tanrım," dedi Sehun soluğu kesilerek. Şortunun kumaşı tampon görevi görmesine rağmen Sehun'un avcunu sertleşen penisinde hissetmek adeta damarlarına şok dalgalarını göndermişti. "Teklifini kabul ediyorum." Sehun hızla elini çekip sanki nefes almak için biraz alana ihtiyacı varmışçasına birkaç santim uzaklaştı. Bu, Jongin'in beklediği tepkinin tam tersiydi. "Ama yarına kadar başlayamayız."

Bu da Jongin'in duymayı beklediklerinin tam tersiydi. "Ne dedin?" "5. Kural: Asla bir kaçamağın üç günden fazla sürmesine izin verme. Bugün Pazartesi. Yarın başlarsak Perşembe akşamına kadar zamanımız olur, ki yemek daveti için bizimkiler Cuma günü geleceği için yarın harika bir başlangıç olur." Jongin , Sehun'un bir kaçamağa lanet olasıca bir otopark saatiymişçesine zaman limiti koyduğuna inanamıyordu. "Ciddi olamazsın. Her erkekle böyle mi yapıyorsun?" Birdenbire Sehun'un rastgele heriflerle üç günlük kaçamaklar yaşadığını düşünmek içinde bir kum torbasını - ya da daha iyisi o rastgele herifleri- yumruklama isteği uyandırdı. "Yani normalde bu kuralı onlarla konuşmam. Sadece işler ciddiye binmeden noktalarım. Ama kendine has bir durum içinde olduğumuzdan beklentilerim konusunda sana açık olmam gerektiğini düşündüm." "Yani kimseyle üç günden fazla ilişkin olmadı öyle mi?" "Elbette ki oldu ama ilişkilerden bahsetmiyoruz, kaçamaktan bahsediyoruz. İkisi birbirinden farklı şeyler." Bunu bir düşünürken çenesindeki kirli sakalı sıvazladı. Oh Sehun tuhaf bir yaratıktı. Jongin , onun neden bu kadar çok çılgınca kuralı olduğunu ya da şahsi incili gibi bu kurallara uyduğunu bir türlü çözemiyordu. Kişisel fikri, kurallarının absürt olduğuydu ama onunla birlikte olmak istiyorsa -ki bunu gerçekten ama gerçekten istiyordu- birkaç kurala uymak o kadar da kötü değildi. Tabii bu kurallardan hiçbirinin uçuk şeyler olmadığını varsayarsa.

Sehun boğazını temizleyerek arka cebinden bir kâğıt parçası çıkarıp açmaya başladı. Hassiktir. "Sözleşme mi o?" "Tabii ki değil! Ama hiçbir şeyi unutmak istemediğimden." "Kuralları mı yazdın?" diye sordu iğneleyici bir şekilde bir kaşını kaldırarak. Sehun ona kendine güvenli bir şekilde bakarken çenesini de biraz daha kaldırdı. "Evet, kuralları yazdım." Jongin, Sehun'un kararlarını sınadığında geri adım atmamasına bayılıyordu. Bazıları onun pek memnun olmadığını gördükleri ilk işarette pes ederlerdi. Ama Sehun öyle değildi. Kendi çılgınlıklarıyla tamamen barış içindeydi ve nedense bu onu daha da azdırıyordu. Görünüşe bakılırsa bu eksantrik, müstakbel eşinin hoşuna gidecek pek çok şey yapacaktı. Sörf tahtasını kenara bırakıp kollarını göğsünde kavuşturarak, "Pekâlâ, duyalım bakalım," dedi. "Anlaşma şöyle: Salı gününden başlayarak, ki bu da yarın oluyor, birbirini takip eden üç günlük cinsel ilişki şayacağız, bunun sonrasında da zararsız arkadaşlığımıza döneceğiz ama ortak arkadaşlarımız olduğundan gelecekte de birbirimizi çok büyük ihtimalle göreceğiz. O yüzden aynı zamanda o karşılaşmalarda tekrar cinsel ilişkiye girmeyeceğimiz konusunda anlaşmalıyız." "Yani eski zamanların hatırına yatamayacağız, öyle mi? Niyeymiş?" "Çünkü üç gün, üç gündür Jongin. Ondan fazlasını yaşarsak birbirimize karşı bir şeyler hissetme riskine gireriz ve bunu ikimiz de istemeyiz."

"Hı hı. Peki o nedenmiş?" Sehun gözlerini kaçırarak kâğıdın kenarını kıvırış biçimine karşı ani bir ilgi göstermeye başladı. "Bana uygun biri değilsin." Ah. Bu, Jongin'in tahmin ettiğinden daha çok canını yaktı. "Kuralların yüzünden mi?" Sehun başıyla onayladıysa da daha fazla ayrıntı vermedi. Jongin da tam o anda bir karar verdi: Gelecek birkaç gün içindeki amacı, o kural listesini öğrenip Sehun'un bu kurallardan mümkün olduğunca fazlasını çiğnemesini sağlamaktı. Bu aşırı gergin adamı rahatlatma işini bizzat üstleniyordu.

"Başka ne yazdın?" Sehun incecik omzunu silkti. "Kaçamağımız sırasında kimsenin başkalarıyla kırıştırmayacağını yazdım sadece. Bu hem daha doğru olur, hem de gerçek çiftimizi düşünmemiz gerek." Sonra da gözucuyla Jongin'e bir bakış attı. "Buna flört etmek de dahil. Çenesini sıvazlayarak onun şartlarını düşünüyormuş gibi yaptı. Jongin, elbette ki kısıtlı zaman dilimi ve gelecekteki cilveleşmeleri yasaklayan kuralların saçmalık olduğunu düşünüyordu ama bu kuralların katı olduklarını düşünmeyi reddediyordu. Kızıl Engerek'in bile büyülenme potansiyeli vardı. "Pekâlâ," dedi sonunda. "Tek bir şartla kurallarına uymayı kabul ediyorum." "Neymiş o?" "Kontrolü bana vereceksin." Sehun, Jongin ona başkanı öldürmesini söylemişçesine kafasını iki yana salladı. "2. Kural." Jongin kızgınlıkla iç geçirmemek için kendini tuttu. Sa- bır. "Nedir o?" Sehun dişleriyle dudağını kemirmeye başladı ve yakında konuşmaya başlamazsa etini kanatacaktı. "Sehun, bu işin yürümesini istiyorsak neyle karşı karşıya olduğumu bilmeliyim. Kural nedir?" "Asla kontrolü elden bırakma." Bum. Bu kural tek başına, Jongin her dizginleri eline almak istediğinde kızılın neden öyle çileden çıktığını açıklamaya yetiyordu. Kızılın bu konuda bu kadar hoşgörüsüz olması için geçmişte ne yaşadığını kafasında canlandırmaya çalıştı. Aklına gelen hiçbir şey önemsiz kategorisinde yer almıyordu, bu yüzden de Jongin'in içinde ateşli bir koruma güdüsü yükseldi. Ama aynı zamanda Sehun'un kendini bırakmasına izin vermeyen şey her neyse, bu konuda ona yardımcı olmak istiyordu; bunun da tek yolu kızılın korkusuyla yüzleşip bunu Jongin'e söylemesiydi.

"Sehun," dedi yumuşak bir şekilde, "sadece yatakta kontrolü almak istiyorum. Onun dışında istediğin gibi beni yönetebilirsin." "Hayır." Yumuşakça, kararlı bir şekilde, "Evet," dedi Jongin . "Yapamam," dedi Sehun cılız bir şekilde. "Yapabilirsin. Tek istediğim benim yönlendirmeme izin vermen. İstemediğin bir şeyi sana asla yaptırmam. Durmamı istediğin an dururum. Ama sana söz veriyorum ki, sana yapacaklarım sırasında en son isteyeceğin şey durmam olacak." Jongin ona doğru eğilerek burnunu beyaz boyun kıvrımına dokundurdu; kirli sakalı nazikçe beyaz tene sürterken Jongin onun kulağına fısıldamak için kafasını kaldırdı. "Kontrolü bana ver Sehun." Sehun öyle şiddetli bir şekilde ürperdi ki Jongin bu dalgalanmayı kendi içinde de hissettiğine yemin edebilirdi. "Ben..." Titrek bir nefes Jongin'in yanağını serinletti. "Deneyeceğime söz veriyorum, tamam mı? Anlaştık mı?" Jongin, bir dövüşte üstünlüğü ele geçirmiş gibi hissetti. Sehun'un sırf denemeyi dahi kabul etmesinin onun için büyük bir adım olduğunu biliyordu. "Anlaştık." Suyun içine kayarak Sehun'un bacaklarının arasına yerleşti, ellerini de kızılın kalçalarının yanında, betona koyarak onu olduğu yere sıkıştırdı. "Yarın başlayacağımıza dair söz verdin." Jongin ona doğru eğildi, yüzü onunkine değerken, du- daklarını Sehun'un kulağına dayadı. "Sana dokunmak gibi bir niyetim yok. Ama seni tahrik etmenin tek yolu dokunmak değil. Mesela sen dün gece beni nasıl azdırdın. Üstelik tek yaptığın.." dedi ve imalı bir şekilde Sehun'un gözlerinin içine bakmak için geri çekildi, "bana bakmaktı."

kafes dövüşü || kaihun Where stories live. Discover now