başı belada

2.3K 140 12
                                    

"Hadi uyan bakalım Sehun."

Sehun güneşin sıcak ışınlarının yüzünde gezinişini hissedince gözlerini kısıp yastığa doğru inledi. "Hadi ama... Spor salonuna gitmem gerek. Bugün sen de benimle birlikte geleceğine söz verdin, hatırlamıyor musun?" Hatırlamak mı? Adamın kollarının bedenini kavraması ve onu içinin derinliklerinde hissetmesi dışında hiçbir şey hatırlayamıyordu. Şimdi bile kasıkları onun dokunuşunu hatırlayınca karıncalanıyordu. "On dakika daha," dedi yastığa doğru boğuk bir sesle. Jongin karşısına geçince gölgesi Sehun'un yüzüne düştü ve sesi de bedeninde gümbürdeyerek tam göbek deliğinin derinliklerine yerleşti. "Genellikle çok daha uzun sürdürmeyi tercih ederim ama kısıtlı vaktimiz düşünüldüğünde seni on dakika içinde uyandırmaktan ben de çok memnun olurum."

Bir anda gözlerini açınca beyaz spor şortunun ipini çözmeye başlayan Jongin'in şeytani gülümsemesiyle karşılaştı. Yüce Tanrım. Her ne kadar sözünü -yoksa bu bir tehdit miydi? - yerine getirmesine izin vermek istese de bir sonraki sevişmelerinden önce kendini biraz toparlamak istiyordu. Hazırlıksız yakalanmaya pek alışkın değildi ve dün gece düşünüldüğünde bu ifade epeyce yetersiz kalıyordu. Jongin başparmaklarını şortunun lastiğine sokup aşağı doğru ittirmeye başlayınca Sehun yatakta hızla doğrulup fikrini değiştirmesine engel olabilecek herhangi bir görüntüye engel olmak umuduyla elini kaldırdı.

"Kalktım! Kalktım. Sadece... şey.." Düşünmeye çalışıyordu ama zihni, bir Londra sabahından bile daha sisliydi. "Önce bir kahve içeyim, sonra da gideriz."

"Ben hazırladım bile." Jongin zafer kazanmış bir gülümsemeyle şortunu düzeltti ve Sehun'u belinden tutarak yataktan kaldırdı. "Tezgâhın üzerindeki termosa koydum." İşte o anda Sehun, sabahın parlak ışıkları altında onun karşısında çırılçıplak vaziyette durduğunu fark etti. Soluğu kesilerek yataktaki çarşafı çekti ve etrafına sardı. Jongin pis pis sırıtarak fazlasıyla dibine kadar girdi. Maalesef Sehun geri gittiği anda ancak yatağa düşecekti, bu yüzden de çenesini kaldırıp kendinden emin bir şekilde ona baktı. "Nedir bu kadar komik olan?" Jongin o koca ellerini Sehun'un kalçalarına yerleştirdi. Sehun çarşafı tam olarak vücuduna dolamadığından adamın uzun parmakları kumaşı geçip o sert sıcaklığıyla, dün geceden kalma anıları canlandırarak tenine dokundu. "Sadece birkaç saat önce dilediğimi yapmakta özgür olduğum bu çıplak vücudu kapamaya çalışman.."

"Eh, birisini ay ışığında görmekle güneş ışığında görmek arasında büyük fark var. O yüzden müsaade edersen..."

Jongin'in yüzünden fırtına bulutları geçti. "Tabii ki de etmem," diye gürledi. "Senin kadar güçlü ve seksi bir adamın bedeniyle sorunları olabileceğine inanamıyorum. İşte şimdi gerçekten de deli olduğunu biliyorum."

Sehun dudak büktü. "Her insanın bedeniyle sorunu vardır Jongin."

"O halde dünyada bundan kurtulan ilk kişi olmanı sağlayacağım." Jongin kollarını sıkıca ona dolayıp ateşli bir şekilde öptüğünde Sehun görüntüsüyle ilgili titizlenmeleri bir yana kendi adını dahi unutacaktı neredeyse. Jongin sonunda geri çekildiğinde her ikisi de soluk soluğaydı.

"Ama şimdi değil. Şimdi spor salonuna gidiyoruz, o yüzden o tatlı poponu kaldır bakalım." Jongin kıçına bir şaplak atarak onu banyoya doğru yollayınca Sehun irkildi ve şaşkınlıkla ciyakladı. Arkasını dönerek adama dilini çıkardıktan sonra banyoya doğru yürürken içgüdüsel bir şekilde ona işkence etmeyi umarak kalçalarını sağa sola salladı. Dün gece çevirdiği oyun yüzünden bunu fazlasıyla hak etmişti. Gerçi Sehun'un bu oyundan pek şikâyeti olduğu söylenemezdi. Adamın kendisini o şekilde uyandırışı delicesine tahrik ediciydi. Ama şimdi Sehun daha da dikkatli olması gerektiğinin farkındaydı yoksa Jongin'e kontrolünden çok daha fazlasını kaptırabilirdi.

kafes dövüşü || kaihun Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum