01/yaramaz çocuk

10.9K 366 144
                                    

Bu hikaye neden okunmalı?

Sorun değil dese biri. İyi yapamasanda olur dese. Hataların var ama bak bunlarda doğruların dese.
Biliyorum harika bir insan değilim. Olduğumuda iddia etmiyorum zaten. Yinede herkes sadece beni değilde kendininde kusurlarının olduğunun farkına varsa... Sadece bunu istiyorum.

Deftere yazdığım satırlara son birkez bakıp kapattım. Biraz da olsa rahatlamış hissediyordum. Yayıldığım masadan kalmak için ayaklandım. Geldiğim kütüphaneyi uzun süre meşgul ettiğim için bir taraflarım uyuşmaya başlamıştı. Defter ve kitaplarımı aldıktan sonra arkamı dönmemle sandalyeye çarpmış ve onun büyük bir gürültüyle yerle buluşmasını izlemiştim. İçeride bulunan bir kaç kişi sinirle bana baktı. Elimdekileri masaya bırakıp mahcubiyetle yerden kaldırdım.

Yine sakarlık seviyem zirvelerdeydi. Tekrar masaya bıraktıklarımı alıp hızla daha fazla hasara yol açmamak için kütüphaneden çıktım. Güneş batmak üzereydi. Etrafı kızıl renge boyamıştı.

Telefonum çalmasıyla biraz irkildim. Bir elimle kitapları ve defterleri tutarken diğeriylede telefonu cebimden çıkardım.

"Annem" merak etmiş olmalıydı. Hızla açıp kulağıma götürdüm.

"Baram! Nerelerdesin? Okul biteli çok oldu!"

"Sadece kütüphaneye uğramıştım vaktin nasıl geçtiğini anlayamadım. Geliyorum zaten. Yoldayım"

"Çabuk ol gelirken marketten tuz al. Tuz bitmiş"

"Tamam. Babam geldi mi?"

"Yok daha gelmedi."

"Tamam o zaman kapatıyorum"

"Oh.."

Gerçekten güzel bir ailem vardı. Annem babam ablam ve abim benim bu dünyadaki tüm servetimdi.

Abim evliydi ve juhan adında iki yaşında bir oğlu vardı. Ablam ise üniversteyi bitirip güzel bir işe girmişti. Yakında oda abim gibi birini bulup evlenirdi.

Ben mi? Ben üniverste 3 sınıfta öğretmenleri ve sınıfta ki gerzekler yüzünden kafayı yemek üzere olan biriydim. Bırak sevgilimin olmasını yaptığım işleri kabul eden bir öğretmenim olsa harika olurdu.

Her zaman ki girdiğim markete gelince gülümseyerek daldım. Buranın sahibini seviyordum. Jungmin ajusshi ile her seferinde sohbet eder halini hatrını sorardım. Oda bana güzel dileklerini iletirdi.

Raflarda tuzu bulmamla sevinçle aldım sonra birkaç çikolatada alıp kasaya yöneldim.

"Ajusshiiii! Ben geld..." buda kimdi böyle? Kasaki genç bana bakarken ben yaptığım rezillik yüzünden kızarımıştım. O ise beni süzmüştü.

Elimdekileri kasaya koymuştum.

"Sen Baram olmalısın?"
Adı mı biliyor?

"Siz kimsiniz?"

"Ben ajussshiiii nin oğluyum"

Beni taklit etmesiyle kafamı duvara vurarak intahar edesim gelmişti.

"Peki ajusshi nerede?"

"Bundan sonra evde dinleneceğini söyledi. Ben bakacağım artık buraya"

Elindeki poşeti bana uzatıp tekrar konuştu.

"53 won" elindeki poşeti aldım ve cüzdanımdan parayı alıp ona uzattım.

"Kolay gelsin" dedikten sonra hızla dışarı çıktım. Şuan gerçekten şaşkındım.

Ajusshi diye ben sesleniyordum. Normalde gerçektende genç görünen ajusshi hep bana evde haylaz bir oğlu olduğunu söylemişti. Bende onu tahminin 30 yaşlarında düşümüyordum. Bu kadar büyük bir oğlu olduğunu kim bilebilirdi.

Telefonumu çıkarıp hızla 'tilki' ismine tıkladım. Bir kaç çalışta açmıştı bile.

"Ödevimi yapacağım unutmadım merak etme" demişti.

"Bırak şimdi onu ne diyeceğim sana"

"Ne?" ruhsuzca konuşmuştu. Eminim söylediklerimi duyduğunda hoşuna gidecekti.

"Bize gelsene cipsi keyfi yaparız"

"Biliyorum zorla ödev yaptıracaksın değil mi?"

"Hayır"

"Bunlara kanmam baram"

"Sana söz veriyorum ödev yaptırmayacağım. Gel hadi"

"Sen iyi değilsin hemen geliyorum" telefonu yüzüme kapatmıştı. Bende gülümseyerek eve gidiyordum.

Kolumu elektirik direğine çarpmamla acı içinde inledim. Bir kaç kuş korkuyla kaçmıştı bile. Ovalayarak yoluma devam ettim.

Neredeyse uçarak eve gelmiş kapıyı açıp annemin eline tutuşturduğum poşetle odama fırlamıştım.






Yeni hikaye ile merhaba. Değişik bir hikaye olmasını umuyorum. Kısa bölümleri olan bir hikaye olacak. Umarım güzel bir şekilde bitirebilirim...
Hadi size iyi okumalar💚

Farklı Hayatlar/ Jeon Jungkook✔Where stories live. Discover now