16/mutlu olmalıyım

2.8K 209 127
                                    

Kollarının arasından uzaklaşarak yüzüne baktım. Kaç yıl olmuştu? Kaç yıldır beklemiştim bu anı? Emin değildim. Defalarca bu anın hayalini kurdum. Hep bekledim. Bana geleceği günü. Ufacık bir umutla bekledim. Hep sessizce başkalarına gidişini izledim. Doğru kişinin onu asıl sevenin ben olduğumu anlaması için.

Şimdi ise gelip bana bunları bildiğini ama gelmediğini söylüyor. Tabikide acıyacaktı kalbim. Tabikide gözlerimden damlalar düşecekti. Yılların yorgunluğu var nede olsa üzerimde.

"Taehyung ah~" sızlayan boğazımdan zorlayarak sonunda bir ses çıkara bilmiştim. Her zamanki o sevdiğim gülümsemesi vardı yüzünde. Bunuda biliyor muydu acaba? Bu kadar güzel olduğunu bilmeliydi. Ve kimseye göstermemeliydi.

Elini kaldırarak yanağımdan süzülen yaşı sildi.
"Ağlama kalbim acıyor senin her ağlayışında." burnumu çekerek belli belirsiz başımı salladım. Bilmiyordu. Bende ki etkisi gerçekten büyüktü. Ve bu aptal gerçekten farkında değildi.

"Neden daha erken gelmedin?" burnumu çekerek konuştum. Bunu sormaya hakkım vardı değil mi?

"Aptalım. Anlayamadım."

"Daha erken gelmeliydin!" kızmıştım. Üzgündüm. Yorgundum. Tamamen duygu karmaşası yaşıyordum. İçimdeki duygular dolabım gibi karma karışıktı. Elimi attığımda ne çıkacağını tahmin edemiyordum.

"Yoksa gerçekten geçmi kaldım? Beni artık sevmiyor musun?" aptaldı. Herşeyi bildiğini sanan aptallardandı. Onu sevdiğimi biliyordu. Ama nasıl ondan vazgeçeceğimi düşünebilirdi ki? Korkuyla bakan gözlerine odaklandım.

Aşk bencillikti benim için. Beni uzunca bir zaman parçalamıştı. Ama buna rağmen hala ona gitmeye devam ediyordum. Sonunda bana gelmişti değil mi? Önemli olan buydu.

"Seni aptal. Okadar kolay mı seni sevmemek!" yüzünde ki korku yerine mutlu bir ifade gelirken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Sonunda herşey bitmişti. Tüm yorgunluar ve kırgınlıklar tuzla buz olup savrulmuştu tatlı bir meltem rüzgarında.

"Bundan sonra bana aitsin baram. Sakın başkasına gideyim deme!" sevimli bir kızgınlıkla söylemişti. Gülmemek için dudaklarımı bir birine bastırdım. Nasıl gidebilirdim ki? Bunca yıl gidememişken bir anda gitmek kolay olurmuydu?

"Sen gitmediğin sürece ben hep burada olacağım" dedim. Utangaç bir şekilde başını eğmişti. Bu hali kalbe zarardı. Başını kaldırmış bana bakıyordu.

Gözleri dudaklarıma kayarken ne yapmak istediğini anlamıştım.
Bana yaklaşırken öylece duruyordum. Sanki biraz korkuyor gibiydi. Gideceğimi mi sanıyordu?

Ya ben? Neden heyecanlanmıyorum? İnsanlar böyle durunlarda kalbinin delice atması gerekmiyor muydu? Gözlerini kapatır sevdiğini beklerdi. Ama ben bunların hiçbirini hissetmiyordum. Bu arkadaşlığın verdiği bir etkiydi sanırım. Yıllarca yanyanaydık. Evet. Evet. Onun için olmalıydı.

Bana yaklaşan Taehyungun aksine yüzümü yana çevirmiştim.

"Annem beni bekliyordu" diyerek ayağa kalktım. Bana hayal kırıklığı dolu gözlerle bakıyorken oda ayağa kalkmıştı.

"Ah tabiki. Gitmen gerekiyor"

"O zaman görüşürüz" dedim sevecen bir şekilde. O ise kırılmış gibiydi. Buna rağmen gülümsemeye çalışarak konuştu.

"Görüşürüz"

"Önden ben gidiyorum" diyerek el sallayıp oradan ayrıldım. Taehyung gözünü kırpmadan bana bakıyordu. Ben ona dönünce el sallıyordu.

Hızlı adımlarla eve girdim. Neden garip hissettiğimi bilmiyordum. Acaba brn heyecanlanınca böylemi oluyordum.? Saçmalama Baram. Bu his başka birşeydi.

Farklı Hayatlar/ Jeon Jungkook✔Donde viven las historias. Descúbrelo ahora