24/final

3.6K 239 110
                                    

Bugün jungkook bize yemeğe gelecekti. Kimin mi fikriydi tabiki de annemin!

"Sen hala yatıyor musun?" dedikten sonra ayağımdan tutup çekmiş ve beni yerle buluşturmuştu. Annem beni gerçekten çok seviyordu!

"Anneeeeee! Bugün dersim saat birde başlıyor ikinci olarak jungkook akşam gelecek ne diye benimle uğraşıyorsun kadın!"söylenerek popomu ovalıyordum. Gerçekten acıyordu.

"Sen bana ne diyorsun öyle terbiyesiz! Jungkookum sana nasıl katlanıyor bilmiyorum ki!" tekrar bana vuracakken ayağından terliği çıkarmadan önce tuttum.

"Onu jungkook gelince sorarsın anneciğim!" uçan öpücük attıktan sonra akşam hazırladığım kıyafetlerimide alıp son hız banyoya koşmuştum. Arkamdan güzel dualarını eksik etmiyordu.  Dedim ya annem beni çok sever!

Banyoya girip ilk güzelce bir duş almıştım. Sonra saçlarımı kurutarak açık bıraktım. Uzun saçlarımı seviyordum. Kol dirseğime değdiğinde içimde tarifi olmayan bir his oluşuyor buda hoşuma gidiyordu.

Bol çizgili gömleğimi üzerime geçirip üstünede elbisemin giydim. Sevimli olduğuma kanaat getirmiştim. Tabiki jungkook kadar değildi. Hayır yani bir insan hem sevimli olup hem nasıl çekici olabilirdi. Jungkook bunun vücut bulmuş hali gibiydi.

Jungkooka sevgili olalı bugün tam bir ay olacaktı. Bunun düşünmek bile kalbimi hızlandırıyordu. O gün beni o kafese öpmeseydi sanırım hala ikimizde aptalca arkadaşız diyip dururduk. Sahi o günden beri Namjoonun yüzüne de bakamıyordum. Bizi o halde basmıştı resmen! Utancımdan neredeyse camdan atlayacaktım. Tabiki bu halim onlar için eğlence haline gelmiş rüzgar kızdan domates kıza terfi etmiştim. 

Odama girdiğimde annemin çoktan yatağımı düzeltip gittiğini görmüştüm. Masanın üzerindeki telefonumu alacakken defterim gözüme çarpmıştı. Sahi? Ben en son ne zaman ona birşeyler yazmıştım? Artık hayatıma giren jungkook yüzünden ona ihtiyacım kalamıştı. Dertlerime çözüm bulan bir sevgili kulağa harika gelmiyor muydu? Başkasına gerek varmıydı ki?

Defteri alıp en alt çekmeceye koydum. Yıllarca benimleydin teşekkür ederim ama artık sana ihtiyacım yoktu.

Telefonumu alıp jungkooka mesaj atmıştım. Bir kaç dakika öylece ekrana baktım ama henüz mesaj gelmemişti. Sanırım derste olmalı.

Jungkook artık üniversteye gidiyordu. Hemde istediği bölüme. Ajusshiyi ikna etmeyi başaramayınca ben devreye girmiştim. Uzun bir konuşma yaptıktan sonra sevimli şekilde zıplayarak onu ikna etmeye çalıştım. Ama kabul etmemişti. Taki ona sevgili olduğumuzu söyleyene kadar. Ajusshi sanki bunu bekliyormuş gibi hemen kabul etmişti. Jungkooka bana gözkulak olmasını yoksa başkalarının benim aklıma girmesine neden olacağını söylemişti. Tabiki de bu kadar harika bir sevgili varken başka birine bakacak mıydım? No! Tam tersi yarışmada birinci olmasıyla bütün okul onu konuşur olmuştu. Özellikle kızlar. Kıskanç bir insan değildim ama benim olanıda paylaşacak değildim.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle elime aldığım converslerimi yere koydum. Telefonun ekranında gördüğüm isimle güldüm. Hangi ara ismini değiştirmişti bu tavşan!
Yakışıklı Deha!

"Dersteydim. Şimdi boş vaktim var yanıma gelir misin?" buda sorumu tabikide gelecektim.

"Yoldayım bile"  yazıp gönderdim. Ayakkabılarımı ayağıma geçirip hızla durağa gittim. Bir kaç dakika sonra gelen arabaya binip kartımı bastım. Bulduğum ilk yere oturdum. Yanıma birinin oturmasıyla kafamı ona çevirdim. Bana gülümseyerek bakan bu yakışıklıyı görmeyi seviyordum.

Taehyung eliyle saçımı karıştırmıştı. En sinir olduğum şey! Bende özenle yapmış olduğu saçlarını bozmuştum.

"Hiç bana bakma sen kaşındın" diyerek onu tehtit etmiştim. Elimle aynı zamanda saçlarımı düzeltirken.

Farklı Hayatlar/ Jeon Jungkook✔Where stories live. Discover now