03/ gerçekler

4.8K 311 84
                                    

Bu yazı! Bu yazı demek oluyor ki 'senin özelin çokta umrumda değil. Bir güzel okudum. Bu da okuduğumun kanıtı!' bu yazı resmen bu demekti. Sinirle ayakkabılarımı giyip tekrar çıktım evden. Ayaklarımı yere vura vura gidiyordum.

bir kaç dakika içinde markete gelmiştim bile. Burnumdan soluyarak kasaya yöneldim.

"Hoşge.... Şimdi yandım" beni gördüğü anda ilk söylediği sözler bu olmuştu. Demek yediği haltı kendide iyi biliyordu.

Defteri masaya vurarak ona baktım. Şuan defterime acımıştım ama geri adım atmayada hiç niyetim yoktu.

"Bu defteri ne hakla kurcalarsın" gözlerinin tam içine bakıyordum.

"Herşeyi açıklayabilirim"

"Bende onun için geldim. Gerçekten mantıklı bir açıklama yapmazsan.. Olacaklara garanti veremem."

"Önce sakin ol"

"Sakin olmasam direk saçına yapışacağımdan emin olabilirsin. O yüzden hemen açıkla!"

"İlk defter kime ait diye bakınmak istedim. Belki içinde ismi felan yazıyordur diye. Sonra yazmıyordu bende buraya koydum" parmağıyla defteri ilk  gördüğüm yeri gösterdi.

Derin bir nefes alıp verdim.

"Asıl bunun için gelmediğimi sende iyi biliyorsun. Okumanı geçtim! Bu da ayrı bir kabahat ama neden bir insanın kişisel eşyasına müdahale edersin?"  dişlerimi birbirine bastırarak konuştum. Gerçekten sinirliydim. En sevdiğim şeylere benden başkasının karışmasına gerçekten sinir oluyordum.

Gözlerini gözlerimden bir saniye bile ayırmadan öylece bakıyordu. Sessizlik insanı daha da çileden çıkartıyor.

"Cevap versene artık!" öylece bakmaya devam ederken doğrulup yiyeceklerin dizili olduğu raflara yöneldim.

"Heran.. Burayı yıka bilirim! Mantıklı bir cevap gelmezse yıkacağım herşeyi. Bunda ciddiyim" hala ses yoktu.

"Sen bilirsin başlıyorum" diyerek yere bir jelobon paketi atmakla başladım. Seni çok severim ama üzgünüm jeliboncuk!

"Bekliyorum" diyip çikolata kutusunu yere attım. Söyleyene kadar devam etmekte ciddiydim.

"Hala bekliyorum" dedikten sonra raftaki bir diğer kutuyu tutmamla bileğimin tutulması bir oldu. Hızla başımı çevirdim.

Keskin bakışlarla karşılaşmak ürkütmüştü.

"Içimden geçenleri orada gördüğüm için yazdım. Yazdım çünkü gerçekleri defterin sahibinin görmesini istedim" dedikten sonra biraz sessizlik olmuştu. Sonra tekrar ekledi.

"Oldu mu? Ikna oldun mu?" bileğimi bırakmıştı. Olduğum yerde birkaç saniye durdum. Bu neydi şimdi?

"Oldum" dedikten sonra defyerimide alıp.. Yavaş adımlarla çıkışa yöneldim. Böyle ani çıkışlarda verecek cevap bulamıyordum. Oda nedenini açıklamıştı zaten. 

Evi görmemle biraz daha hızlanıp içeri girdim
Karşıma çıkan ablamın yanından geçerken konuştum.

"Film gecesini sonra yaparız şuan işim var" dedim ve kapıyı kapatarak yatağa attım kendimi. Yorganı kendime sararken bir larva gibi oluştum.

Onun söyledikleri aklımda yankılanırken düşünmeden edememiştim.

"Kendime sinir oluyorum!" dedikten sonra sinirle tepindim. Cevap vermeden çıktığıma çoktan pişman olmuştum bile.


Gözlerimi açtığımda her yerimin sızladığını hissettim. Vücudum hareket edemediği için sızlıyordu. Yorganı açmaya çalışmış ama başaramamıştım. İçinden sıyrılıp çıkmamla yataktan düşmem bir oldu. "Sükürler olsun ki bu sefer yaralanmadım" dedim ve ayağa kalkarak terliklerimi giydim.

Kapıya çarparak banyoya yöneldim. Yüzümde anlaşılması zor bir ifade vardı. Ama ben biliyordum. Yorgunluk. Evet dünyadan yorulduğumun kanıtıydı bu ifade.

Bu yüzden kendime bir ödül verip bugün ki ilk bir kaç derse girmeyecektim. Onun yerine kulaklığımı alıp yürüyüşe çıkacaktım. Evet bu kendime verdiğim en güzel hediyeydi.

Banyoda işimi hallettikten sonra üzerime bulduğum ilk şeyleri geçirdim. Birazda makyaj yaptıktan sonra çantama cüzdanımı ve anahtarımı attım. Telefonuma cebime koyup ayakkabılarımı giydim. Kapıyı açmamla küçük bir paket beni karşıladı.

Üzerinde ismim yazıyordu. Hızla alıp etrafına bakındım. Ama hiç birşey yoktu. Yavaşça paketi alıp açtım.

İçinde jelibonlar ve çikolatalar vardı. Bir de küçük bir not.

"ÖZÜR DILERIM..
Jungkook" 

Jungkook ta kimdi? Jungkook. Jelibon? Çikolata?

Ah bu o! Yine mi o? Artık sıkılmaya başlamıştım. 

Yalnız.. Evimi de biliyor? Kutuyu kucakladığım gibi doğruca ona gittim. Neden bukadar çok gider olmuştum ona? Beni görünce gözlerini kocaman açtı.

"Jungkook?"

"Evet?"

"Demek sendin bunu kapıma koyan. Tahminim doğruymuş"

"Kafamda parçalamayacaksın değil mi?"  başımı olumsuz anlamda salladım.

"Otura bilir miyim?" yanındaki sandalyeyi gösterdim.

"Ah.. Tabi" tazgaha paketi koyup yanına oturdum. Bu sefer sakince konuşacak ve artık iletişimde olmamak için açıklamamı yapacaktım. Evimi ve adımı bilmesi gösteriyor ki benden fazlada hoşlanıyordu. Iki yetişkin insandık. Biliyorum güzel bir kızdım. Ve erkekler kolaylıkla benden etkileniyordu ama ben henüz bir ilişki istemiyordum.

"Evet jungkook sshi... Bana birşeyleri açıklaman için geldim" önce derdi neymiş bir öğrenelim. Sonradan rezil olmak istemiyordum.

Farklı Hayatlar/ Jeon Jungkook✔Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu