04/ mutluluk?

4.1K 310 143
                                    

"Ne gibi mesala?" dedi merakla.

"İlk önce beni gördüğün ilk zamandan beri adımı biliyorsun. Şimdi ise evimide bildiğini görüyorum. Sapıksın desem ajusshi nin oğlu olduğun için yakıştıramıyorum. Kimsin sen?" yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Başını eğip bir kaç kıkırtıdan sonra bana baktı.

"Ne kadar da safsın. Ajusshiiii nin oğlu olduğum için sapık olmayacağım diye bir kanun mu var?" ağzıda iyi laf yapıyormuş.

"Sapıksın yani?" dedim soğuk bir sesle.

"Hayır tabikide"

"Kimsin o zaman sen?" dedim biraz daha kaşlarımı çatarak.

"Adımı biliyorsun jungkook. Jeon jungkook"

"Beni nerden tanıyorsun"

"Babam yüzünden. Seni defelarca onun ağzından dinlemişimdir" parmaklarıyla oynuyordu. Suçluluk piskolojisi...

"Beni mi anlatıyordu?" dedim merakla.

"Evet neredeyse her gün" tamam insan bahsederde bukadarı?!

"Ne diyor du?"

"Senin gibi olmalıymışım. İyi bir üniverstede okuyup senin ki gibi güzel para kazanacağım bir bölüme gitmeliymişim"

"Okumuyor musun?"

"Hayır okumak istemiyorum" şimdi onu merak etmeye başlamıştım.

"Hiç istemiyor musun güzel bir meslek sahibi olup güzel paralar kazanmak"

"Bunları yaparsam mutlu olacak mıyım?"

ilk defa böyle bir soruyla karşılaşıyordum. Insanlar mutluluğun bunlarla olduğunu söylerdi hep. Anneler babalar çocuklarını bu şekilde büyütürdü. Peki gerçeten bunlara sahip olanlar mutlumuydu? Babam bir polis memuruydu. Güzel bir iş ve güzelde parası vardı. Peki ya mutluluk? Akşam işten geldiği zamanı düşündüm. Koltuğa oturduğu gibi uyuklamaya başlıyordu. Bazen yemek yemeden uyuyor yada gece işe gitmek zorunda kalıyordu. Onu çok nadir gördüm gülümserken. Ya ablam? Onunla eskisi gibi takılamıyorduk. Zamanının çoğu kağıtlar arasında geçiyordu. Ve benimde ondan kalır yanım yoktu. Evet istediğim bir mesleği seçmiştim. Ama ben bende mutlu muydum?

"Ya evimi nasıl biliyorsun?" sorusunu es geçip konuyu değiştirdim.

"Buraya gelen bütün herkese seni sormuş olabilirim" ağzım kocaman açılırken bunu yaptığına inanamıyordum.

"İnanılmazsın!"

"Bunu birçok kez duydum"

"Peki bana bu kutuyu yapma amacın ne?" asıl konuya yavaş yavaş giriyordum.

"Sadece seninle arkadaş olmak istemiştim" işte biliyordum. Cazibem onuda etkilemişti.

"Niye ben?"

"O defteri okuduktan sonra senden başka kimsenin beni anlamayacağını biliyorum" anlamak derken?

"Neyini anlamıyorlar?" bir anda sanki yeni keşfettim bir kitap gibi bakıyordum ona. Tuhaf bir enerjisi vardı insanı kendine çeken..

"Hayalimi" bu nasıl bir hayaldi ki kimse onu anlamıyordu. Merak etmiştim doğrusu.

"Biliyorum çok soru sordum ama son birşey daha sormama izin ver"

Ufak bir gülümseme sunarak gözlerini onaylamak için açıp kapattı.

"Hayalin ne?"  sanki bunu bekliyormuş gibi gözleri parlamıştı.

"Bilim adamı olmak." cevabı duyduktan sonra hazmedemedim. Doğru duydum değil mi? Diye kendime bir daha sordum.  Tamam çokta düşük birşey beklemiyordum ama bukadar da fazla olmuştu sanki?

"Bilim adamı?" okumak istemediğini söylen bir bilim adamı?

"Evet"

"Jungkook ah!" ben onunla konuşurken biri önümüzde durarak ona seslenmişti. Benden müsade isteyerek gelen gençle birşeyler konuşup elindeki kağıdı aldı ve arkaya yöneldi.

oysa bir kaç dakika önce kutuku alıp kalkmak istemiştim. Şimdiyse hergün onu dinleyebilirmişim gibi geliyordu. Dediğim gibi ağzı iyi laf yapıyor.

"Jungkookun arkadaşı mısın?" diye merakla sordu yeni gelen genç.

"Evet" demiştim konuyu uzatmamak için.

"Şaşırdım" dedi merakla.

"Neden?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Hergün zırvalıklarını dinlemekten bıkmadın mı?"

"Zırvalık mı?"

"Hani şu garip garip 'icatlar' dediği şeyleri diyorum"

"Senin zırvalık dediğine bilim deniyor."

"Herneyse benim için zırvalıktan ibaret hepsi.."  böyle insanlar var oldukta hayattan iki kat yoruluyordum. Çünkü bunlar beni yoruyordu. Beni tanımıyor hatta jungkookun arkadaşı sanıyor. Buna rağmen söykedikleri.. Çıldırmamak elde değil.

"Bilir misin? Ben cahil insan sevmem ki senin cahilliğin gözümü yaşarttı. Gidersen mutlu olacağız" resmen kovmuştum onu. Sinirlenmiştim. Tamam sana göre mantıklı gelmiyor olabilirdi. Ama bu onun hayaliydi. Ve bu kimseyi ilgilendirmezdi. Ki birde gelmiş arkadaşına dert yanıyor. Tanrım geri zekalılık nasıl olur diye görmemiz için mi yolluyorsun bunları?

Genç ağızı açık bana bir kaç dakika baktıktan sonra geldiği gibi gitti.

Şimdi jungkookun neden böyle söylediğini anlamıştım. Insanların beyinleri sabit yazılımla dolu olduğu için üstün zekaları manyak sanıyorlar.

Jungkook elindekilerle geri geldiğinde kimseyi göremeyince merakla bana sordu.

"Müsteri nerde?"

"Bilmem telefonla konuştuktan sonra acil işim var diyip çıktı" böyle acil durumlarda çalışan aklımı seviyordum.

"Birazdan gelir belki" diyip tezgaha elindekileri koydu. Üzgünüm jungkook ama gelmeyecek.

Bu beyinsizin söylediklerinden sonra icatlarını merak etmiştim.
"Jungkook peki yaptığın bir icat var mı?" sevinçle gözleri parladı.

"Tabiki. En son çalıştığım şeyi göstermemi ister misin?"

"Isterim" dedim haline gülümseyerek. Cebinden çıkardığı defteri masaya koydu.

"Henüz plan halinde" diyerek sayfaları çevirip birinde durdu.

"Bu bir yağmurluk. Ama aynı zamanda kışın mont yerinede kullana biliyorsun. Güneş enerjisiyle çalışarak kendini ısıtıyor. Şeffaf bir görüntüsü var ama telefonla ayarlanan bir mekanizması olacak. Bu sayede üzerindeki kıyafetin desenini rengini kendin ayarlaya bilirsin. Hatta kendi resmini bile koya bilirsin. Bunuda üzerindeki mikro led ışıklarla sağlanıyor. Gözle görülemeyecek kadar küçükler. Bu sayede şeffaf ama ışığı açıldığında renkler sayesinde desenler çıkıyor."

Hayal gücü inanılmaz olan bu çocuğu alkışlamamak için zor duruyordum. Zırvalık dedikleri bu ise zırva olmayanlar ne?











Hikaye nasıl gidiyor bakalım? Sonunda gelişme kısmına girmeye başladık😂

Farklı Hayatlar/ Jeon Jungkook✔Where stories live. Discover now