07/karşı komşu

3.3K 249 89
                                    

Bilgisayara bakmaktan artık gözlerim acıyordu. Aralıksız balık araştırması yapmıştım. Bu konuda hala jungkooka minnettar hissediyordum. Yoksa kendimi biliyorum. Muhtemelen bir çok şey düşünecek ve hiçbirini yapamayacaktım. Ya bulduklarımdan 200 tane çizim çıkmazdı yada bulduğum konuyu çoktan biri almış olurdu. Son güne kadar sürünmekten kurtulmuş ve bunun mutluluğu yüzümü sarmıştı.

Oluşturduğum klasör içine bulduğum balıkların resmini atıyor ve önümdeki not defterine notlar alıyordum. Bulduğum bu balıklarla kesinlikle kısa zamanda bitirecektim. Bunun hevesiyle daha azimle çalışmak istiyordum. Gözlerimi ovuşturarak gözlüklerimi düzelttim.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle korkuyla irkildim. Korkak birisi olarak ilk önce bilgisayarın yanındaki su şişesini hızla alıp içtim. Sonra telefonumu alarak kimden mesaj geldiğine bakmak için ekranı açtım.

Bilinmeyen numaradan bir mesaj vardı. Mesaja tıkladım.

"Merhaba Baram. Ben jungkook
\(^.^)/"

yüzümde oluşan tebessüme engel olamamıştım. Jungkook her defasında nasıl beceriyor bilmiyorum ama tam yorulmaya başladığımda elimden tutuyordu.

Rehbere ekle yerine basarak "bilim adamı \(^·^)/" olarak kaydettim.

"Ah üzgünüm saat oldukça geçmiş. Umarım uyandırmamışımdır."

Tekrar gelen mesajla gülümsemem iyice genişlemişti.

"Sanada merheba jungkook. Sorun değil uyumuyordum^^" yazarak gönderdim. Merakla mesajın gelmesini beklemeye başladım.

Bir kaç dakika geçmesine rağmen mesaj gelmemişti. Ekranı kapatıp telefonu tekrar yerine koyarak yarım kalan işime devam ettim.

Ödevimi yaparken aklıma firar eden düşüncelerden kurtulamaz olmuştum. Not defterimi kenara koyarken sadık dostum olan defterimi elime aldım. Sanırım biraz birşeyler yazıp rahatlamalıydım.

"Bazen insan elinde olmayan şeyin hayalini kurmakla bile mutlu olabiliyor. O bana hayalini anlatırkenki parlayan gözlerini başka hiçbir zaman göremiyorum. Oysa bu zekayla en iyi üniversiteyi kazanıp yüksek puanla mezun olabilirdi. Yada harika bir işi. O ise bunları reddedip sadece mutlu olduğu şeyi yapıyor. Ben bunca şeye sahipken hiçbir zaman bu kadar mutlu değildim. Hiçbir zaman gözlerim parlamadı. Hedefime ulaştığım zaman bile tepki vermemiştim. Şimdi varlığıyla insanı mutlu eden bu kişiyi kıskanmadan edemiyordum. Anladım ki mutluluk paranın alamadığı birşey diyenler çok haklıymış."

Yerimden kalkıp defterimi kapattım. Rastgele kalemide fırlatıp hızla kendimi yatağa bıraktım. Sanırım biraz dinlensem iyi olacaktı.

Belirsiz sabaha gözlerimi açtığımda daha gün aydınlanmamıştı. Birkaç araba sesi duyulurken boş sokakta bir kaç saniye geçmeden gürültü yankılanmaya başlamıştı. Tekrar gözlerimi kapatıp biraz daha oyalanmak istemiştim. Ama dışarıdan gelen gürültü buna izin vermiyordu.

Merakıma yenik düşerek üzerimdeki yorganı yere atıp kalktım. Bir kaç saniye kendime gelebilmek için beklemiştim. Yoksa bir yerlerimi kırmak istemiyordum. Terliklerimi ayaklarım yardımıyla bularak giyip ayağa kalktım. Bir kaç adımda pencereyi bulmuştum. Perdeyi hafifçe kaldırıp gürültü kaynağına bakmak istedim. Sokağın ortasında bir kamyonet ve üzerinde ev eşyaları vardı. Sanırım biri taşınıyordu.

Çok geçmeden göz hizama giren tanıdık silüetle kalbim hızlanmıştı. Son kalan uyku kırıntıları bir anda yok olup tüm vücudumu sıcaklık sarmıştı.

Onu en son gördüğüm zaman tam olarak üç yıl önceydi. Gözlerim dolmuştu. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Nasıl özlemiştim. Hızla sandalyemin üzerindeki hırkamı alarak odamdan çıktım. Çok geçmeden sakarlığımda gün yüzüne çıkarak yere serilmiştim ama umrumda değildi. Tekrardan kalkıp merdivenlerden bir çırpıda indim. Dış kapıyı açar açmaz hızımı kesmeden ona doğru koştum. O benden habersiz talimatlar verirken ben ona arkadan sarılmıştım.

Farklı Hayatlar/ Jeon Jungkook✔Where stories live. Discover now