17/sen olmasanda birşey değişmez

2.6K 223 85
                                    

Ödevimi teslim etmenin rahatlığıyla uzun zamandır görmediğim jungkooka hediye götürmeliydim. Nede olsa üzerimde büyük bir emeği vardı. Bana konu bularak resmen hayatımı kurtarmıştı. Buda yetmezmiş gibi ayrıca o çatlak kadına ettiği iltifatlar sayesinde bana ek puan bile geliyor ve o kadın beni sevdiğini ama jungkooku daha çok sevdiğini söylemiş en kısa zamanda tekrar onu yanımda getirmemi istemişti. Şimdi tekrar düşündümde aldığım hediye bile ona az gelebilirdi.

Hediye paketiyle gülümseyerek yürüyordum.

Gerçekten neredeyse bir ay olmuştu onunla görüşmeyeli. Bir kaç kere mesajlaşmıştık ama o da sadece bir kaç cümleyi geçmemişti.

Neredeyse günlerimin her dakikası Taehyungla geçiyordu. O kadar mutluydum ki. Kimse beni üzemezdi.

Bana oldukça iyi davranan Taehyung la kaybettiğimiz yılların acısını çıkarıyorduk. Birlikte sinamaya gidiyorduk. Evde yemekler yapıp yiyorduk. Onun bahçesini düzenliyorduk. Arkadaşlarıyla buluşup takılıyorduk. O kadar çok şey oluyordu ki.. Hızına yetişemeyip akşamları soluksuz uyuyordum.

Onu gerçekten seviyordum. Beklemenin mükafatı gerçekten harikaydı.

Şimdi bu hediyeyi verip bir kaç saatimi jungkooka ayıracak sonra tekrar Taehyunga koşacaktım. En son sabah birlikte okula gitmiştik. Ve ben onu özlemiştim.

Sokağın başına gelince bağırma sesleri duymuştum. Ve bu seslerin ikisinide gayet iyi tanıyordum. Taehyung.? Jungkook? Olayı anlamak için durdum. Bunlar neden kavga ediyor du şimdi?

"Sana bir daha onunla görüşme dedim!" taehyung yumruklarını sıkarak jungkooka bağırdı. Jungkook ise sakince onu dinliyordu. Ama biliyordum ki onunda Taehyungdan farkı yoktu. Sadece kendini tutuyordu. Gözlerindeki bakıştan anlayabiliyordum.

"Arkadaşımla konuşup konuşmam seni ilgilendirdiğini sanmıyorum. Kısacası sana soracak değilim" dişlerini sıkarak yüksek sesle söyledi. sanırım kastettikleri kişi bendim? Taehyung bu zamana kadar hiçbir arkadaşıma karışmamıştı. Bende onunkine karışmamıştım. Durduk yere neden böyle birşey yapıyor ki?

"Soracaksın!"

"Sormayacağım!" Jungkookunda sınırı vardı ve taehyung onu zorluyordu. Ayrıca tabiki benide. Şuan Taehyunga gerçekten sinirlenmiştim. Çocuk yada ergen değildik. Kiminle görüşeceğimi tabikide karışamazdı. Ne onun üzerinde benim bu konuda hakkım vardı ne de benim üzerimde onun hakkı vardı. Sevgili olmamız sınırları aşabileceğimiz anlamına gelmiyordu.

"O benim anladın mı? Sadece benim ve sen ondan uzak durmak zorundasın!"

"O bir eşya değil! Yada sahiplendiğin bir hayvan. Sevgilin oluyor diye ona karışabileceğini sanman çok zavallıca" şuan hızlıca onların yanına adımlarken Taehyung sıktığı yumruğu jungkookun suratına geçirmişti!

"Taehyung!!!" yüksek sesle bağırmamla ikiside bana dönmüştü. Jungkookun dudağı kanıyordu. Ve taehyungda yanıma gelip kolumu tutmuştu.

"Baram açıklaya bilirim" sesi okadar narin çıkıyor ki beni kendimle çeliştiriyordu.

"Sonra dinlemek istiyorum. Şimdi lütfen git Taehyung. Kalbini kırmak istemiyorum" jungkook bana bakarken bende ona bakıyordum. O kadar mahçup hissediyordum ki ona karşı. Kendimi bir deve kuşu gibi kafamı yere gömesim geliyordu.

Taehyung sessizce yanımdan uzaklaşmıştı. Beni iyi tanıyordu. Sinirlenince insanın kalbini fazlaca kırabiliyordum. O da bunu kaldıramayacağın farkındaydı.

Jungkookun kolundan tutup marketin içine sürükledim. Sessizce benim onu yönlendirmeme izin veriyordu. Tezgahın oradaki sandalyeye oturttum. Sonra hızlıca ilk yardım çantasını alıp bende onun önüne oturmuştum. İkimizdende ses çıkmıyordu. Sanki konuşursak ikimizde sinirimizi kusacakmış gibiydik. Zaten hala eli yumruk halindeydi ve sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Bana bakmıyordu. Kırılmıştı sanırım kalbi. Ve bu benim yüzümdendi.

Farklı Hayatlar/ Jeon Jungkook✔जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें