° 7

159K 5.1K 602
                                    

Mirza ilk içkisini bitirdiği sırada babası arayınca kalkıp gitmek zorunda kalmıştı. Kapıdan çıkmadan yanağıma kondurduğu öpücüğü ise gece uyuyana kadar gözümün önündeydi.

Ertesi günler baya sıradan geçti. Mirza ile hiç konuşmadan geçirdiğimiz günler bile olduğu için biraz moralsizdim. Ama aklım dağılsın diye annemin butiklerinden birinde vakit geçiriyordum. Bu durumdan yalnızca annem memnun. Ben Mirza'yı görmek istiyorum !

Haftaları tek düze geçirirken bugün bir farklılık yapmıştım. Kendimi ne zaman kötü hissetsem bana en iyi gelen insana giderdim. Kahvaltı saatinden önce kalkmış soğuk havaya karşılık bir mont üstüme almıştım ve taksiyle babamın yanına gitmiştim.

-"O kadar da kötü değil ama bakma bana hep kötü olayları anlattım." dedim saatler sonrasında gülümseyip. Gülümserken gözlerimi kırpınca bir kaç damla daha yaş akmıştı. 

-"Evde seni görmeyi özledim baba. İnan sen olmadan orası bana evimmiş gibi gelmiyor. Yerine yabancı bir adam oturduğunda tam şu göğsümün ortası sıkışıyor." Hıçkırıklarımın ardı arkası kesilmezken mezarlık bekçisinin uzattığı mendili aldım. Buraya her gelişimde gelip kontrol ederdi beni.

-"Su ister misin ?" diye sordu.

Başımı iki yana sallayıp soğuk mermer taşına yasladım. Yerde oturmaktan hiç gocunmuyordum. Toprağa değdiğimde babamı hissederdim.

-"Birazdan yağmur yağacak gibi duruyor çok durma tamam mı ?" diyip uzaklaştı. Montumun şapkasını kapayıp ıslanmış yanaklarımı sildim.

Kaç saattir burada durduğumu bilmiyorum ama kimsenin merak ettiğinide sanmıyorum. Annem sabahları beni evde göremeyince babama geldiğimi biliyordu , alışmıştı.

Gök gürültüsü ile irkilip gökyüzüne baktığım sıra cebimde telefonum titremeye başladı. Bulanık gözlerim dolayısı ile göremeyince tekrar silip öyle baktım.

Mirza arıyordu. Hemde üç dört gün üzerine.

Şimdi konuşmak içimden gelmeyince meşgule attım. Çiçeklerle döşenmiş babama bakarken burnum sızladı. Göz bebeklerim ağlamak için titrerken yeniden Mirza aradı.

Titrek bir şekilde nefesimi üfleyip aramasını yanıtladım.

-"Neden aramama cevap verilmiyor acaba ?" Sesini duymak biraz olsun bana iyi gelmişti. Elimin tersiyle gözlerimi silip burnumu çektim.

-"Kusura bakma müsait değilim açamadım." Ağladığımı bu kadar belli etmesen keşke sesim.

-"Duha...orada herşey yolunda mı ? Evde misin ?" Duygusal anınızda birisi size bir şey sorunca ağlama isteğiniz artıyor mu ? Benim tam olarak artıyor ve anında hıçkırmıştım.

-"Yolunda , ben sadece babamın yanına gelmiştim de sonra konuşsak daha iyi olucak. Seni ararım görüşürüz." dedim ve telefonu kapayıp cebime geri koydum.

Kollarımı mezarlığın kenar mermerine koyup yüzümü gömdüm. Sarsıla sarsıla ağlarken yağmurun altında ıslanmak umrumda bile değildi. Bir tek sevgi gördüğüm insanın toprağın altında olmasına dayanamıyordum.

-"Keşke yanımda kalsaydın. Sana son kez bile sarılamadan gitmemeliydin. Hala seni çok özlüyorum." dedim yarım saat süren ağlamamın sonunda.

Buraya her girişimde bütün savunma sistemim çöküyordu. Çok kırılgan ve savunmasız oluşum babasızlığım yüzündendi. Benim tek koruyucum o'ydu. Yanımda olmadığı için de haliyle fazla dağılmamı engelleyemiyorum.

-"Güzelim ? İyi misin ?" Arkamda hissettiğim varlığın sonrasında bedenime sarılan kollar karnımda buluşmuştu. Dizlerimin üzerine çöktüğüm için arkamdan bana sarılan her kimse geldiğini göremedim ama sesin sahibi kalbimi titreten adamdı.

TUTKUWhere stories live. Discover now