° 10

157K 4.9K 1.3K
                                    


Yol boyunca sessizliğimi koruduğum arabadan indikten sonra gidişimin sarsıcı olduğu eve ilk adımımı attım. Ve gözümün önüne yaşadığım o mutlu saatler geldi. Nefes almamdan rahatsızlık duyarda uzaklaşır diye sessizce yavaşça nefes almış vermiştim. O anlar benim için paha biçilmezdi.

-"Geçsene." dedi belimi destekleyip. Bir kaç adımla daha ilerledim. Arkamdan kapıyı kapatmıştı. Ceketini çıkartıp koltuğun kenarına koyduktan sonra bana dönünce nefeslerim hızlanmaya başladı.

-"Biliyorum bana çok kızgınsın. Sana herşeyi anlatmama izin verirsen beni anlayacağını biliyorum." Ellerimi tutacakken geriledim. Temasta bulundukça onu affetme oranım yükseliyordu ve bunu istemiyorum.

-"Bir şey anlatmanı istemiyorum. Herşey ortada değil mi ? Ben senin anlattığın neye inanmalıyım ? Hadi en baştan anlat o mahallede ne işin vardı mesela ?!" Ona bağırırken yabancı birisiymiş gibi öfkemi kusmak değişik bir hismiş.

Bunu yapmak çok zordu. Ona karşı soğuk olmak herşeyden daha zor.

Yüz hatları gerildikçe alnında belirginleşen damarına gözlerim kaydı.

Çok seksi göründü.

Ihım saçmalama Duha.

Gözlerini kapatıp açtıktan sonra nefesini seslice üfledi. Çok yakınıma girip belimden tutarak koltuğa oturttu. Kendiside karşıma gelecek şekilde sehpanın ucuna oturunca dizlerimiz birbirine sürünüyordu.

-"İlk olarak mahallede sadece birisi hakkında bilgi edinmek için takılıyordum. Asıl konuya gelirsek Hüma benim amcamın kızı. Biz bundan iki yıl önce nişanlandık. Açıkçası ne olduğu pek umrumda değildi sadece iki aile çok istediği için kabul ettim çünkü benim için hiçbir anlam içermiyordu. Sadece adı koyulmuş bir olay aramızda hiçbir şey yok. Ama o bana yıllar boyunca aşık. Bu yüzden de bir tek onun duyguları var. Yani senden çok uzun zaman önceydi. Bu yıl da amcamı hastalığından dolayı kaybettik ve ben yengemle Hüma bu durumdayken onu ortada bırakamam. Anlıyor musun beni ?"

Ağlamamak için gözlerimi göğsüne dikmiş tek bir mimik dahi oynatmıyordum. Tırnaklarımı batırdığım avucum sızım sızım sızlarken kalbimin dağılan parçalarını nasıl toplayacağımı umutsuzca düşündüm.

Ben varken de birisine aitti. Ve hep birisine ait olarak kalacaktı.

Tonlarca yükün altında kalmışcasına sesim soluğum kesildi. Boğazıma o kadar büyük bir nesne takıldı ki yutkunmaya gücüm yetmedi. Duyduklarımı hazmetmem baya uzun bir zamanımı alacaktı.

Kendi ellerimle vazgeçmem gereken adam karşımdayken işler hiç de kolay değil.

-"Bir şey söylemeyecek misin ?"

Yanaklarımın iç kısımlarına dişlerimi geçirip başımı kaldırdım. Dirseklerini dizlerine dayayıp eğilerek kucağımdaki ellerimi tuttu. Avucuma bastırırken kasılmış parmaklarımı birer birer açtıktan sonra tırnak izi olmuş avuçlarımı öptü.

Ellerimin üstüne ellerini kapattı. Yüzlerimizi yaklaştırıp gözlerini yumdu ve iç çekti.

-"Benim ellerimi acıtabilirsin. Ama benimle konuş. Sesini duymak istiyorum. Bunu benden esirgeme."

Aramızdaki tuhaf çekimin nedeniyle ritmini kaybeden kalbim huzurla atmaya başladı. Çünkü kokusu burnuma dolmuştu.

Başımı olumsuz anlamda iki yana sallayıp ellerimi çektim ve ayağa kalkmaya yeltendim. Nasıl olduysa beni boylu boyunca koltuğa yatırıp üzerime bedenini getirdi. Bunu o kadar hızlı yapmıştı ki hızına inanamadım.

TUTKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin