° 37

102K 3.3K 164
                                    

Hazal'ın uyumasını fırsat bilip sıcacık kahveyle camın önüne geçtim. Dinlenmek için kızımın uyku aralarını kullanıyordum. Uyandığında onu severken bütün dünya benim için geride kalıyordu.

Hazal dün iki aylık olmuştu ve git gide çok güzel tatlı mı tatlı bir bebeğe dönüşüyor.

Kahvem sonlanırken evin kapısı çalmıştı. Mukaddes hanım yiyecek bir şeyler hazırladığı için ben gidip açtım. Karşımda iki hamile olan sevdiklerim duruyordu. Defne ile Rüya somurta somurta evden içeri girdiler.

Arkasından gülümserken kapıyı kapattım. İkisinin hamilelikleri biraz huysuz geçiyordu. Rüya'nın ki ilerlemişti ve karnı oldukça şişmişti ama Defne henüz bir aylıktı. Eşleri etraflarında pervane oluyorlardı. Rüya'nın hamileliği öğrenildikten sonra onun huzuru ve mutluluğu için Mirza Rıfat babamla konuşmuş aralarında anlaşarak yeni bir eve taşınmışlardı.

Yani bizim hepimizin havaları bu sıralar iyi gidiyor.

-"Hani benim güzel yeğenim nerede ?" diye sordu Defne ana salonda koltuğa otururken.

-"Uyuyor halası birazdan acıkır uyanır." dedim ve bende oturdum.

-"Acıkır dedin de sanki midem süzdü."     
Gülmekten kendimi alamadım. Rüya'nın iştahı bir hayli açık denebilir.

-"Mukaddes hanım hazırlıyordu şimdi biter." dedikten yaklaşık on dakika sonra farklı çeşitte yemeklerden tabaklarımıza alıp yemeye başlamıştık.

Biz yemek yerken sürpriz olarak gelen Hande'yi karşılayıp yanımıza oturtmuştuk. Her ne kadar tok olduğunu söylese de zorla çayın yanında bir şeyler yemişti. Kızını da getirmişti ve Hazal'a aldığım oyuncaklarla kenarda oynuyordu.

-"Ah benim kızım uyandı." Masadan hızlıca kalkıp avaz avaz ağlayan minik kuşumun yanında soluğu aldım.

Ağlarken bile öylesine güzel ki ağzını burnunu yiyesim geliyor.

-"Burdayım annem." Beşiğinden alıp göğsüme çektim. İç çeke çeke sessizleşmişti.

Mis kokulu boynunu öperek yatağa oturdum. Göğsümde karnını doyururken uyuya kalana dek bekledim ve mışıl mışıl uyuduğunda beşiğine yatırıp odadan çıktım.

-"Abim aradı canım." Defne'nin yanına oturup uzattığı telefonumu aldım ve Mirza'yı geri aradım.

İlk çalışta hemen açtı.

-"Niye açmıyorsun Duha ?" dedi açar açmaz.

-"Hazal'ı emziriyordum." derken yüzüm düşmüştü. Hemen kızıyor.

Verdiği nefesi duymuştum. Bizim için hep fazla endişeliydi. Hazal doğduktan sonra günde otuz kere ne yaptığımızı sormak için arıyordu.

-"Aradığımda aç lütfen. Neyse ne yapıyorsun ?"

-"Kızlar burada , oturuyoruz. Sen ne yapıyorsun ?" diye sordum.

-"Ben iş güç bildiğin gibi güzelim. Bu arada akşama bizimkiler biraz takılalım dediler sorun olur mu ?"

Görecekmiş gibi tebessüm ettim.
-"Sorun değil git tabi." dedim.

-"Tamam bebeğim görüşürüz. "

Telefonu kapattıktan sonra Hazal yeniden uyanınca onu yanıma almıştım. Kızların ilgi odağı olurken iri gözlerle onları inceliyordu.

Akşam saatlerine doğru gittiklerinde yalnız kalmıştım. Üzerime rahat pijamalar geçirip Hazal'a da bir tulum giydirdim ve kucağıma alıp alt kata indim. Koltuğa ince örtüyü serdikten sonra Hazal'ı yatırmamla ağlamaya başlaması bir oldu. Onu birazcık kucağa alıştırdığımız için artık yatmaktan hiç hoşlanmıyordu.

TUTKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin