° 12

151K 4.6K 679
                                    


Aralarında bir şey geçmediği için ilişkilerini bozan kişi olmuyordum. Belki de kendimi böyle kandırıyorum ama bu ihtimale inancım sonsuz. Eğer ki Mirza onunla en ufak bir duygusal bağ yaşamış olsa eminim bırakmazdı.

Hüma için vicdan azabı çekmek istemiyorum. O da onu sevmeyen bir adamla birlikte olmasaydı bunları yaşamazdı.

-"Anladın mı beni ? Artık bırak bu zıt gitmeyi de anın tadını çıkaralım. O kadar yoğunluk arasında seninle buraya geldim ve huzursuz ayrılmak istemiyorum."

Kurduğu cümleyi sindirirken telefonunun zil sesi evin içerisine yayıldı. Hafifçe kıpırdanıp cebinden çıkarttığı telefonu kulağına getirdi.

-"Efendim Deniz ?"

Deniz kimdi diye düşünmeme gerek yoktu çünkü onun hayatındaki sayılı kişileri tanıyordum.

-"Ben onu unuttum ya." derken elini alnına yaslamıştı.
-"İyi ki hatırlattın daha Defne'ye bir şey almaya vaktim olmamıştı." diyerek devam etti konuşmasına.

Ağzımdaki lokmayı yutup alttan alttan ona baktım.

-"Tamam uçak saatine gelirim." dedi ve kapatıp tezgahın üstüne bıraktı.

Sormaya pek cesaretim yoktu. O yüzden sessiz kaldım.

-"Bütün günümü burada geçirmeyi planlamıştım olmadı." dediğinde bana odaklı duruyordu.

Başımı kaldırıp gözlerimi yüzünde gezdirdim. Sakalları uzamıştı.

-"Neden ?" diye sordum ister istemez.

Ağzına bir zeytin atıp yedikten sonra konuştu.
-"Arayan en büyük kardeşim Deniz. Defne doğum gününü yalvararak Paris'te kutlamak istedi. Bizde tabii onunla beraber gidiyoruz. Bugündü uçağımız unutmuşum." diye yaptığı açıklama beni üzmüştü.

Gitmesini istemiyordum. Bir yandan uzaklaşmak isterken diğer yandan çekimimize karşı koyamamak çok zor.

-"Öyle mi ? Benim yerime de Defne'nin doğum gününü kutlarsın. Sende geç kalma gidelim." Üzüldüğümü belli etmeden masadan kalktım. Doğru düzgün yememiştik ama benim iştahım kalmamıştı. Kahvaltılıkları tezgaha birer birer koymaya başladım.

-"Ne yedin de kalktın ?" Tezgahla oturduğu yer arasında fazla mesafe olmadığı için kalktığı gibi beni kollarının arasına hapsetti.

Umursamazca omuz silktim.

Hüma da onlarla gidiyor mudur ?

-"Asmasana o güzel yüzünü. Bak ne diyeceğim benimle Paris'e gelmek ister misin ?" Beklemediğim sorusuyla gözlerimi kırpmadan ona baktım.

Beni ailesinin içine ortak etmeyi istemesi değişik bir histi.

Bakışlarımı kokusuyla sarmalanmış geniş göğsüne indirdim. Bel boşluğumu okşadıkça tenim karıncalanıyordu. Ve ben sustukça onun yavaş yavaş yaklaşması cabasıydı.

-"B-ben...şey..." Nefesi yüzüme vurduğu an sesim soluğum çıkmaz oldu.

-"Sen ne ?" diye fısıldarken artık burnu burnuma değmişti.

Kalbim hızlı hızlı atarken boynumdan yukarısını ateş sarmıştı. Bir şey dememe kalmadan dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Alt dudağımı arasına aldığı an iç çekercesine bir ses çıkarıp durdu. Gözlerim kendiliğinden kapandı ve düşmemek için kaslı kollarına tutundum. Kalçamı nazikçe tezgaha yaslamış beni arada bırakmıştı. Öpmeye devam ettiği süre zarfında çok tutkulu öpüyordu. Elleriyle iki yanağımı kavramış dudaklarıma gömülmüştü.

TUTKUWhere stories live. Discover now