Geçmişe Dair

1K 126 13
                                    

     Pijamalarının rahatlığı ile koltuğun dibine kadar gömüldü. Kilitleri değiştirmenin rahatlamasına erişmek istiyordu lakin aklında sorular Yok değildi. Önceki gün kapılar kitliyken girebilmişti sonuçta. Kafasındaki kötü düşünceleri atıp televizyon izlemeye devam ediyordu. Kafası o kadar doluydu ki düşünceler yorulmasına neden oluyordu. Erdem'in söylediklerini aklından geçirmeden edemiyordu. Ne yani ? Bunca zaman yanında olan Çetin'den nasıl şüphelenebilirdi? Böyle bir şeyi aklına dahi getirmeye tenezzül edemezdi. Çetin ondan bir şey gizlemezdi.

     O sırada telefonunun titreşimini farketti. Telefona uzanıp eline aldı. Arayan Çetin'di. Açmamaya karar verdi ve meşgule attı. Bir süre sonra tekrar aradı Çetin. Artemis tekrar meşgule aldı ve telefonunu uçak moduna aldı. Rahatsız edilmek istemiyordu. Televizyon izleyip koltukta uzanmanın rahatlığına varmak istiyordu sadece.

       Gözlerini açtığında sabah olmuştu. Koltukta sızıp kalmıştı. Boynunda hafif bir ağrı ile açık kalan televizyona bir göz attı. Sabaha kadar maruz kaldığı radyasyonu düşündü. "Biraz da kafeine maruz kalayım" Dedikten sonra peluş terliklerini giyip mutfağa ilerledi. Kahve makinasının suyunu doldurup ısınması için düğmeye bastı. Fincan almak için tezgahın üstünde duran dolaba elini uzattı. Gördüğü karşısında anlamsız bir bakış bıraktı.

       Yeni bir nesne, yeni bir mesaj...

    "Yok artık" Dedikten sonra parmaklarını saçlarının arasına daldırarak kafasını tuttu. Hareketsiz kaldı o şekilde. Bir yandan dolabın kulpunda asılı olan kolyeye bakıyor bir yandan notu okumaya korkar bir tavırla ne yapacağını düşünüyordu. Nasıl olmuştu bu. Nasıl giriyordu evine? Nasıl? Elini kolyenin altında asılı olan kağıda uzattı. Sertçe çekip yerinden kopararak eline aldı.

     "Annen için ufak bir hediye. Doğum günü kutlu olsun"

     Mesaj karşısında tüyleri diken diken olmuştu. Annesinin Doğum günü olduğunu o bile unutmuştu onca sıkıntının arasında. Zaten arkadaşlarının hiç birisine annesinden Ya da doğum gününden bahsetmemişti. Hemen salona koşup telefonu eline aldı. Mesajlaşma uygulamasına girip kolyenin fotoğrafını çektikten sonra annesine gönderdi.

    Elleri titrer bir halde sigarasını içerken yaklaşık on dakika geride kalmıştı kolyeyle karşılaşmasından bu yana. Annesinden hala cevap yoktu. Aramaya karar verdi. İnce ince çalmaya başladı telefon sonra annesinin sesi ile kendine geldi.

      -" Günaydın güzel kızım. Ne yapıyorsun? Kahvaltı ettin mi?"

      + " Annem kahvaltıyı falan boşver sen sana attığım fotoğrafa baktın mı?"

     -"  Yok hayatım bakmadım daha. Kahvaltı ediyorduk telefonu duydum koştum hemen."

     + " Annem bakar mısın? Önemli"

     -" Bir saniye hemen bakıyorum." Dedikten sonra cep telefonundan fotoğrafı açıp kolyeye baktı.  " Yavrum sen bunu nereden buldun?"

     Direkt söyleyemezdi Ya " evime bir sapık girip çıkıyor o bırakmış" diye.

     + " Annem eşyalarımın arasından çıktı valizin içindeki. Kimin bu kolye?"

    -" Benim kolyem bebeğim. Çok uzun zaman önce kayboldu. Çalındı sanmıştım. Gerçekten çok mutlu oldum şu an. Değeri çok büyük İnan bana"

    + " Bu konuyu biraz açar mısın annecim? Neden değerli? Nereden geldi?"

    -" Bu kolye babanın aile yadigarı. Bilmem kaç asırlık. Ailenin en büyük oğlu olarak babana miras kalmış. O da bana takmıştı. Sen yaklaşık beş yaşındayken kayboldu. Hiç kaybolacağı aklıma gelmediği için dikkat de etmemiştim. Günlerce aradım bulamadım. Çalındığını düşünmüştüm. Aklıma son gelecek şey senin eşyalarının arasından çıkmış olması. Kaybettim diye kayın validem ne kadar laf söyledi anlatsam inanmazsın! Neredeyse evliliğimiz bitiyordu. Baban bu duruma çok sevinecek. Onbeş sene sonra ortaya çıkması çok şaşırtıcı"

     +" Demek ki koyduğun yere iyi bakman gerekiyormuş annecim. Neyse bu senin için güzel bir Doğum günü hediyesi oldu o zaman."

    -" Ah tatlım! Doğum günüme denk gelmiş olması Harika bir tesadüf değil mi?"

    + "Evet bebeğim. Doğum günün kutlu olsun! Seni çok seviyorum. Şimdi kapatıyorum meleğim. Okula geç kalacağım"

   -" Tamam canım kızım benim dikkat et. Sıkı giyin bak havalar iyice soğudu. Hasta olma sakın bak ben yokum orada. İyileşemezsin"

    + " Biliyorum meleğim. Seni çok özledim. En Kısa zaman sizi ziyarete gelebilirim İstanbul'a."

    Telefonu kapattı Artemis. Sigarasından bir dal alıp çakmağı ile tutuşturdu. Şimdi ne yapacaktı? İşler ciddiye binmişti. Anladığı kadarıyla evine gelen misafir pek de ona zarar vermeye çalışıyor gibi değildi. Neden annesine hediye bıraksın ki başka türlü? Yine de o uyurken evde birinin dolaşıyor olması çok rahatsız edici. Bir an önce onu bulup sorguya çekmeliydi. Çetin'i aramak için telefonu eline aldı. Son arananlardan Çetin'in numarasını buldu. Duraksadı. Erdem ile dün konuştukları geldi aklına. O an Çetin'i aramaktan vazgeçti. Sanırım şu noktada güvenebileceği kimse yoktu. Basıp gitmek geldi içinden. İstanbul'a geri dönmek. Lakin bu ona yakışır bir davranış değildi. O zaman kimin neden böyle bir şey yaptığını hiç bir zaman öğrenemeyecekti. Okulda ve çevresinde olan biri tanımı vardı şüpheli için. Lakin bu kolye olayı o tezi çürütmüştü.

     Salona gidip çantasından cüzdanını çıkardı. Cüzdanının kartlık kısmından Erdem'in verdiği kartı buldu. Araması gereken en doğru kişinin o olduğuna kanaat getirdi.

  "Başka çarem kalmadı. Bir profesyonelin yardımına ihtiyacım var."


                             •           •           •

SESSİZ MİSAFİR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now