İtiraf

865 118 34
                                    

+ " Beni korkutmaksa amacın bunu başarıyorsun. Ama benim bunları duymaya değil, ne yapacağımı duymaya ihtiyacım var."

~ " O sana da kafayı takmış. Kızım. Kurtuluşun yok."

+ " Yalvarırım anlat bana. Bak çok çaresizim. Ne yapacağımı bilmek istiyorum."

~ " İlacım. İlacımı ver. Odamda masada."

Hakan odaya girip masanın üstündeki hap kutusunu aldı. Nurten teyze haplardan alıp ağzına attı. Bir müddet dişlerini sıkarak bir köşede oturdu. Derken yavaş yavaş sakinleştiğini farketmek zor olmadı. Artemis kara kara düşünmeye başlamıştı bile. İşin içinden çıkamıyordu. İpuçları onu buraya kadar getirmişti.

~ " Okan senin abin."

Bunu duyan Artemis arkasını dönerek teyzesine kulak kabarttı. Sonunda mantık çerçevesinde konuşmaya başlamıştı.

~ " Okan doğduğunda sevimli bir çocuktu. Annen onu emzirirken göğüsünü ısırırdı."

" Pardon. Yine deliye bağladı. Sanırım mantıklı konuşmasını beklemek benim hatam." Diye aklından geçirdi Artemis.

~ " Şiddet dolu bir çocuk olduğunu anlamak çok zamanımızı almadı. Çok küçük yaşlarda elleri kanlı bir şekilde bulmaya başlamıştı annenler onu. Ne olduğunu anlamak zaman aldı. Sokakta bulduğu kedilerin kafalarını taşla eziyordu." Kadın derin bir nefes aldı. Konuşmakta güçlük çekiyordu.
        ~ "Sana yemin ederim ki ben bu kadar duygusuz bir insan evladına ilk kez rastlamıştım."

Artemis pür dikkat teyzesini dinliyordu.

~ " O zamanlar mahalleliden sürekli şikayet geliyordu. Okan daha 5 yaşındayken sokaktaki çocukların kafasına taşla vuruyordu. Arzu hanım vardı o zamanlar komşumuz. Okan yaşlarda bir kızı vardı. Okan onunla beraber oyun oynarken çok sakin davranıyordu. Biz de olabildiğince onların bir arada olmasını sağlamaya çalışıyorduk. O kara güne kadar onun hırçın yanını zaptetmekte başarılı olmuştuk."

Kadın suyundan bir yudum daha aldı.

~ " Arzunun kızı Ayşe oyuncaklarını getirmiş oynamak için. Bizimkisi oyuncak bilmez. Varsa yoksa hayvanlara zarar versin. En büyük tutkusu buydu. Almış Ayşe'nin bebeklerini eline kafasını kopartmış. Ayşe'de üzülüp ağlamaya başlamış. Okan oyuncaklarla Ayşe'ye vurmaya başlamış. Ayşe korkudan ne yapacağını bilemeyip ağlamaya başlayınca Okan komidinin üzerinde duran kalemi almış. Kızcağızın sağ gözüne saplamış."

-" Hadi be!"

+ " Şaka yapıyorsun !"

~ " Keşke şaka olsa. Kızcağızın çığlıklarını duyup salona indiğimizde şoka girdik. Gözünde kalem saplı duruyordu. Oluk oluk kan akıyordu. Üstü başı kan olmuştu. Baban hemen arabayla hastaneye götürse de nafile. Gözü kurtarılamaz haldeydi."

-" Kör oldu yani.."

~ " Aynen öyle. Tek gözünü kaybetmişti küçük kız. Mahalleli evimizi taşladı. Sokak ortasında bizi sopalarla dövmeye kalkıştılar. Alel acele ordan taşındık. Bir nevi kaçmak zorunda kaldık kızım."

+ " Doktora falan götürmediniz mi? Her hangi bir tedavi olmadı mı? Yani psikolojik bir problem olduğu çok ortada."

~ " Götürmez olur muyuz! Düzceye yerleştik. Baban doktora götürmeye başladı. Doktor Okan ile bir saat geçirdikten sonra bir daha gelmesini istemediğini söyledi."

+ " Nasıl ya? Beş yaşında bir çocuktan bahsetmiyor muyuz? Doktor nasıl tedavi olmasını reddedebilir?"

~ " O beş yaşında dediğin çocuk doktora korkudan altına yaptırıyormuş. Sanki otuz yaşında bir yetişkin gibi konuşmuş adam ile. Annesini, babasını ve beni nasıl öldürmek istediğini en ince ayrıntısına kadar anlatmış. Doktor duydukları karşısında şok olmuş. Çocuğun içinde şeytan olduğundan bahis ediyordu. Baban vaz geçmedi. Başka doktorlara götürdü. Bu sefer doktor Okan ile konuşurken baban da odada bulunmuş. Olup biten her şeye tanıklık etmenin tek yolu buydu."

+ " Babam bunlardan bana hiç bahis etmedi. Yani abim olduğunu bugün öğrendim."

~ " Neden bahsetmediğini biraZdan anlayacaksın. Neyse konuyu uzatmayayım. Gel zaman git zaman bu çocuk başımıza iyice dert olmaya başladı. Onunla konuşurken sanki karşımızda yetişkin biri varmış gibi hissediyorduk. Çok korkunçtu. O yaşta bir çocuk oyuncaklarla oynamalıydı. O hep can yakmanın derdindeydi. Bir gece oturmuş çay içiyorduk. Babaannen bir anda fenalaştı. Kendini odanın ortasında yere attı. Baban ve annen müdahale etmek için başındalardı. Babaannenin ağzından sapsarı sular akıyordu. Yüzü bembeyaz olmuştu. İşte o an Okan'ın kahkahaları ile ev inlemeye başladı. Kadın can çekiştikçe Okan bağıra bağıra gülmeye devam ediyordu. O gece babaanneni kaybettik."

+ " Neden gülüyormuş? Bir şey açıkladı mı?"

~ " Babaannenin içtiği çaya mutfak dolabında bulunan fare zehirinden katmış. Kadıncağız acı çeke çeke odanın ortasında can verdi. Tabi biz bunları kimseye açıklayamıyorduk. Babaannenin yaşlı olduğundan dolayı ölümünün bu şekilde olduğunu gizledik. Doğal yollarla öldüğüne inandırdık insanları."

+ " O halde yaşamaya devam mı ettiniz?"

~ " Tabiki de hayır kızım. Baban Okan'dan nasıl kurtulacağımızı düşünmeye başladı. Gözden çıkarmıştı artık onu. İyileştirilemeyeceğine kanaat getirmişti. Bir çocuk esirgeme kuruluşu ile anlaşmaya vardı. Her ay oraya bağışta bulunacaktı. Onlarda çocuğa diğer kimsesizlerle aynı muameleyi yapacaklardı. Bu bir süreliğine başarılı oldu."

Kadın anlattıkça geriliyor, gerildikçe daha hararetli anlatıyordu.

~ " Bir gece yarısında kapı çaldı. Baban gidip kapıyı açtı. Gördüğümüz karşısında donup kalmıştık. Okan kapıda dimdik duruyordu. Gülümseyen yüz ifadesi ile onu içeri davet etmenizi bekledi."

+ " Sürekli gülüyor olması objelerdeki Güler yüz simgelerini açıklıyor sanırım."

-" Baban onu içeri aldı. Baban yurdu arayıp haber vermek için telefonun başına geçti. Geçti de ne geçti! Adam mahvolmuştu duydukları karşısında. Yurdun yatakhanesinde yangın çıkmıştı. Yangının kaynağını öğrenememişlerdi. Tamı tamına Yirmi üç çocuk o Akşam orda yanarak can vermişti."

+ " Yangını abim mi çıkarmış?"

~ " Keşke sadece yangın çıkartmış olsa. Nereden bulduysa buldu bu çocuk yurtta bıçak bulmuş. Tam yirmi üç arkadaşının boğazına saplayıp hepsinin tek tek ölümünü izlemiş. Çocukları uykularında öldürüp yatakhaneyi ateşe vermiş."

+ " Bu ortaya çıktı mı sonra?"

~ " Hayır. Kendisi eve geldiğinde anlattı tek tek. Nasıl zevk aldığını. Nasıl hoşuna gittiğini."

+ " Bunun sonucu hiç hayıra alamet değil."

~ " Yemek yerken Okan'ın kafası birden masaya düştü. Baban birden ayaklandı. " Bunu söylemek çok zor ama bu bizim tek şansımız" dedi bize. Okan'ın yemeğine uyku ilacı atmıştı. Okan'ı alıp odasına çıkardık. Yatağına urganlarla bağladık."

-" Bu bana çok tanıdık geldi." Dedi Hakan.

~ " Baban bahçeden aldığı benzini abinin üzerine dökmeye başladı. Bende çantamdaki kibriti çıkardım. Annen o sırada bavulları hazırlamıştı. Elimdeki kibritten bir taneyi alevlendirip abinin üzerine attım. Abinin yanışını gözlerimle gördüm. Yanık et kokusu evin her yerini sarmıştı. Çantalarımızı alıp evden çıktık. Her şey planladığımız gibi oldu. Evin içinde yandı Okan. Ondan kurtulduğumuzu sanmıştım."

" O geceden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmadı"

SESSİZ MİSAFİR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now